Kazanmak ve kaybetmek

Dünya iki kapılı bir han, bir bekleme solunudur. Bir imtihan meydanı, ahiretin tarlası. Burada zerre kadar yaptıklarımızın karşılığını ahirette göreceğiz. Allahın rızası için, onun yolunda yapılan, harcanan hiçbir şey boşa gitmiyor, kaydediliyor, fanî ömrü bakileşiyor.

Şer yolunda, isyanla, itaatsizlikle, günahlarla, haramlarla ömrünü geçiren insanlar, ahlarla, eninlerle, feryat ve figânlarla dünyalarını da, ahiretlerini de karartıyor, kaybediyorlar.
Etrafımıza baktığımız zaman ders alacağımız, bize hakkı, hakikati, doğruyu öğretecek: “Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarif var.”(1) Üç büyük öğretici, tarif edici, delil var. Doğruyu bulabilmek için onlara bakmak, okumak, dinlemek ve itaat etmek gerekiyor.
Onlardan birisi Cenâbı-ı Hakkın “Ey Habibim, sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım” buyurduğu Peygamber Efendimizdir.(a.s.m.) Peygamber Efendimiz, kâinat içindeki bütün mânâları, sırları, hakkı, hakikati, güzellikleri insanlığa öğretmiştir. Hiçbir şeyde tesadüf bulunmadığını Allahın Kudret, Azamet ve Hikmetiyle her şeyin planlı ve programlı bir şekilde yaratıldığını insanlara ders vermiştir. İnsanların iki cihan saadetinin reçetesini en güzel biçimde sunmuştur.
İkincisi Kur’ân-ı Kerimdir. Yaş ve kuru ne varsa onun içinde vardır. Bütün kâinatın mânâları, sırları ve hakikatleri O’nun içersinde yer almış, Allah'ın kelâmıdır, mucizesidir.  İnsanlığı perişaniyetten ve keşmekeşlikten kurtararak saadet ve mutluluk yolunu gösteren Mukaddes Kitabımızdır.
Üçüncüsü de büyük kâinat kitabıdır. Kâinat yaratılması, varlığı, büyüklüğü, işleyişi ve içindeki zerrelerden kürrelere kadar harika sanatları, faaliyetleri, güzellikleri ile Allahın varlığının, ilminin, hikmetinin; kısacası isimlerin her yerde ve her zaman en güzel bir şekilde tecelli ettiğini gösteriyor. İlimle, irfanla, anlayarak, tefekkür ederek ve düşünerek kâinata baktığımızda her şeyin O’nun Rahmeti, Bereketi ve Kudretinin eserleri olduğunu gösteriyor.
İnsanlar kısa ömür çizgisi içersinde, bir imtihan salonunda olduğunu idrak ederek,  iman, idrak ve şuur ile sırat-ı müstakimde giderse sonsuz mutluluklar müjdelenmiştir. Bir çocuğun bir-iki saatlik, kısa bir zamanda üniversite sınavıyla aldığı başarı geleceğini, ömrünün sonuna kadar meslek hayatını etkilediği gibi; İnsanların bu fanî, geçici, kısa dünya hayatları ahireti kazanmak için verilmiştir. Kur’ân-ı Kerimdeki âyetler, Peygamber Efendimizin sözleri ve tavsiyeleri ile bütün âlimlerin, evliyaların, asfiyaların ikazları insanların imtihanı kazanmaları içindir. Kâinat kitabı ve onda tecelli eden hakikatler, harikalar ve güzellikler aynı manayı ders veriyor. Siyah topraktan rengârenk çiçekler, meyveler, bitkiler gönderiliyor. Bütün canlılar, kuşlar, ağaçlar zerreler, kürrelerdeki harika sanatlar, güzellikler, süsler, itina ile yaratılmaları hep Allah'a işaret ediyorlar.
Ancak bütün bunları anlamak istemeyenlerde oluyor. “Evet, şimdi siracü’n-Nur başındaki münacatı okudum. Ülfet ve âdet ve yeknesaklık perdeleri altında çok harika hakikatler gizleniyor gördüm. Bilhassa ehl-i gaflet ve ehl-i tabiat ve felsefenin dinsiz kısmı bu âdetullah kanunlarının perdesi altında çok mu’cizat-ı kudret-i İlâhiyeyi görmeyip, dağ gibi bir hakikati, zerre gibi bir âdi esbaba isnad eder, yükletir. Kadir-i Mutlakın her şeydeki mârifet yolunu seddeder. Ondaki nimetleri kör olup görmeyerek, şükür ve hamd kapısını kapıyorlar.”(2)
Bizlere Peygamber Efendimizi dinlemeliyiz. O’nun insanlığa getirdiği yüce dinimizin emirlerine sarılmalıyız. Kur'ân-ı Azîmüşşan’ı okumalıyız ve O’nun bu asra bakan Risâle-i Nur tefsirleriyle aklımızı, kalbimizi, ruhumuzu ve bütün latifelerimizi doyurmalıyız. Kâinatı ve mevcudatı öğrendiğimiz hakikatlerle tefekkür ederek mütalaa etmeliyiz. Böyle bir hakikat deryası içersinde bulunduğumuz ve kaybetmemek için duâ etmeliyiz:
“Ey Allah’ım kâinatı ve mevcudatı yoktan yarattığın zamandan şimdiye kadar göklerde ve yerlerde yaratmış olduğun mahlûkatın ve mevcudatın… Ve kıyamet kopuncaya kadar yaratacak olduğun mahlûkatın ve mevcudatın: Adetleri, taneleri, yaprakları, çiçekleri, meyveleri, çekirdekleri, tohumları, damlaları, zerreleri, küreleri, hücreleri, ağırlıkları, sesleri, nefesleri, tüyleri, yumurtaları, yavruları, renkleri, yaptıkları tespihleri ve ibadetleri adedince: Bismillah, Suphanallah, Elhamdülillah, Esteğfirullah, Allahüekber, Lâilâheillah, Allahümme salli ala seyyidina Muhammed (a.s.m.). …” diye duâlarla, istiğfarlarla, şükürlerle kurtuluş yolunu aramalıyız.

Dipnot:

(1) Sözler.  19. Söz.
(2) Emirdağ Lâhikası 2. 85. Mektup

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*