EURONUR ÖZEL

Kemalizm Bir Münafıklık Biçimidir

Özel Makale / kemalizm

Kemalizm ve Tarihi Gerçekler

En azından, tartışılmaya açılana kadar, böyle düşüneceğim. Kemalizm’i Türkiye’de, antisemitizmi Avrupa’da rahat bir şekilde tartışamayanlar, elbette karşısında yer alacaklardır. Bu iki biçimin de tarifleri, tanımları, somut ilkeleri, sınırları ve ilmi çerçeveleri yoktur. Yasaklarla korunma altına alınmış, mantıkla yanaşılmayacak kadar ilkel ve bağnaz bir çeşit dindir.

Kemalizm’in yazılı bir tarihçesi olmasa da, bu biçimin merkezindeki şahsiyetlerin hayatları az çok bellidir. Allah inançlarından hoşlanmayan, dinlerle istihza eden, nefislerinin isteğini birçok şeyden üstün gören, menfaatleri için her türlü gayrimeşru yola girebilen, dost-düşmanını menfaatine göre belirleyen, ahlâki değerleri hürriyetleri önünde engel bilen ve nikâh bağına önem vermeyen kişiliklerin işlendiği bu kanaviçenin üzerinde görünebilecek resmi, az çok tahmin edebilirsiniz… Teoriden ziyade pratiği ile takip edebilirsiniz, Kemalizm tarihçesini…

Değerler ve Algı Yönetimi

Kemalizm denilince, daha çok kuralları anarşizm için takmayan ve nefsi bağımsızlık peşindeki insanlar da hatırınıza gelebilir. Doğruluk, dürüstlük, güzel ahlâk, tutumluluk, vefa, demokratlık, temizlik, iffet, alın teri, adalet ve samimiyet gibi sıfatları; lüzumsuz halk masalı kabul eden bu ideolojinin önemli bir özelliği de; istek ve arzularına, milletin çok kıymet verdiği mukaddesatı alet ederek ulaşmak… Toplum hangi değeri önde görüyorsa, onlar o değerin veya ona yakın bir başka mananın arkasına gizlenirler.

Yirminci yüzyılda yükselen değerleri hatırlayalım…

Türkçülük…

Milliyetçilik…

Tarih ve edebiyat sevgisi…

Vatan sevgisi…

Yeri geldiği zaman muhafazakârlık/dindarlık…

Ve daha çok, içinde bulundukları insanların itiraz etmeyecekleri üsluplar, kelimeler, manalar ve şekiller… İçlerinin boş olmaları, kullananların inanmamaları ve hatta kendi aralarında bu değerlerle alay etmeleri, netice açısından önemli değil. Felsefi deha ile daima toplumun önünde görünmek, kamuoyunu bir şekilde manipüle ile elinde tutmak ve cemiyetin enerjisini kendi emellerinde kullanmak…

Kemalizm ve Münafıklık

Sonra da, münafıklığın temel ilkesi olan bozgunculuk… İnsanlar arasındaki en küçük bir gerilimi ve duygusal muhalefeti, özel metotlarıyla orada ayrışmaya vesile kılmak. Ve insanlar arasındaki dil, ırk, kültür, zevk, inanç, spor takımı, mezhep, mizaç, coğrafya ve en küçük bir farkı daima iktidarları için laboratuvarlarında hazır bulundurmak, Kemalistlerin en ziyade becerdikleri bir metottur.

Kemalistler doğruluktan nefret ederler…

Vatansever göründükleri halde hakiki vatanseverlerden nefret ederler.

Milliyet fikrini ırkçılık anlamında kabul ettiklerinden, Türk milliyetinden de nefret ederler.

Doğru yazılmış Türk tarihinden nefret ederler.

Yalnızca Müslümanlıktan değil; Hristiyanlıktan ve hatta samimi dindarlığı önceleyen Yahudilikten de nefret ederler.

Türkiye tarihimize hiç bu nazarla baktınız mı? İpler ellerinde olmadıkları zamanlarda, menfaatleri için hâkim kişilerin ayaklarına, zillet içinde müdahane ile kapananların; iktidar makamına çıktıklarında nasıl birer firavun ve Nemrut kesildiklerini öyle net göreceksiniz ki… Meselenin sisteme bağlandığı 1925 ila 2025 arasındaki ihtilâlleri, değişimleri ve önemli olayları bu zaviyeden değerlendirmenizi isterim. Bugüne kadar göremediklerinizden dolayı, geçmişinize dönüp hayıflanacaksınız.

Kemalizm’e münafıkların rejimi diyebilirsiniz. İstibdat insanın fıtratında vardır, insanlıkla tedavi edilir. Fakat yalan fıtratta yoktur. İkiyüzlülük ve münafıklık çok aşağı bir ahlâktır. Müdahane ve yaranarak bir yere tırmanan bu münafıkların zulmü, bazen dinsizlerin hunharlığından da ötedir. Yukarıda saydığım ve çok dolaylı biçimlerle işaret ettiğim soyut görünen noktaları, bütün tarihçilerin ittifak ettiği belgelerle somutlaştırabilirim. Birinci engelim, anti-Kemalizm kanunu. İkincisi ise editörümüzün bize tahsis ettiği imkân bu kadar. Belki bir başka yazıda, 5816’nın mayınlarına basmadan bazı şeyleri müşahhaslaştırırım. Bugünlük bu kadar…


 

Benzer konuda makaleler:

M. Nureddin Kutan

Bazı isimler vardır, her cümlenin ardında bir hikâye gizler. M. Nureddin Kutan da böyle bir isim… Yazılarında ne bir unvan, ne de akademik bir geçmişten bahseder. Onu tanımlayan şey, kelimelerinin gücü ve satır aralarına sakladığı… Devamı »

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu