Kemalizm ve Tek Adam Kültürü: Demokrasiye Bir Engel
Zamanımızdaki demokrasinin büyük engeli tek adamlılıktır. Kişi veya komite çalışmasıyla öne çıkarılan ferdin arkasına hürriyet, adalet ve demokrasi düşmanları dizilirler. Doğrusu tekadamlılık, o topluma tebelleş olmuş diktatörlerin sığınağıdır. Bu tek adamlılık, genellikle toplumun dini ve mukaddes değerlerini istismar ile oluşur. Bu diktatörlük rolünü benimseyen gizli ve açık demokrasi düşmanlarının Kemalizm’e teslimiyetleri ve hatta sahiplenmeleri, metot olarak işlerine yarayışlı olmasıdır.
Diktatörlüklerin Evrensel Özellikleri ve Kemalist Uygulama
Diktatörlüğün ırk, din, millet ve kültürle alakası yoktur. Stalin Gürcü’dür, Rus geçinir. Troçki Yahudi’dir. Lenin dönmedir. Tito Karadağlıdır. Castro Latin Amerikalıdır. Ortak özellikleri demokrasi düşmanlıklarıdır. Humeyni’nin dinadamı olması onun hürriyet ve adalet düşmanlığına fetva olmadığı gibi, Kemalistlerin kendilerini Türk milliyetçileri olarak lânse etmeleri, diktatörlüklerine bir zarar getirmez.
Kemalizm Tekadamlılık olunca, yalnızca yönetici kadrosu düşünmek zorundadır. Biat edenlerin kafalarını çalıştırmasına gerek yoktur. Sürü psikolojisi devreye girer. Akıllarını çalıştırırlarsa da uygulama alanları bulamadıklarından, ıstıraba düşerler. Yöneticilerinin yasak ve mahzurlu saydıkları fikirleri kafalarında dolaştıracaklarına, düşünmeden Tekadamlarının dediğine kafa sallamak daha selametli bir yol olmalı. Kemalizm’in Türkiye dışındaki müstebit diktatörlüklerden farkı, hile, entrika ve desiselerle diktatörlüğünü kanun çerçevesinde halka imzalatmak veya onlara maletmeye çalışmak olmalı.
Önceki yazılarımda da ifade ettim. Millet içine yaydıkları nifakla kendilerine diktatörlük alanı açıyor. Nifak özelliği olmasaydı, Türk milleti çoktan işini bitirmişti. Fakat bu Tekadamlılık, diktatörlük veya istibdat ile iktidara gelen herkesi kendisine benzetiyor. Gelenlerin arkasında millet iradesi olmadığı takdirde, hükümet başlarının Kemalizm’in oyunları karşısında ayakta durması mümkün değildir.
İsterse gelenler dindarlar olsun. Bakıyorsunuz ki, M. Kemal ile barışmış ve hayali bir CHP düşmanlığıyla işlerini götürürlerken, Kemalistleri de hükümete ortak etmişler. İlginç olanı da lokmanın yağlı tarafı Kemalistlere verilmiş. Bu hem Erbakan’da, hem Özal’da ve hem de Erdoğan’da böyle oldu. Kemalistlerden çekiniyorlar. 5816 ile korunanların korkularından, ilk cumhurbaşkanına dokunmadan İsmet Paşa düşmanlığıyla işi götürüyorlar. Korkak ve namertçe… Sonra da oturup parsayı aralarında bölüşüyorlar. Bilhassa son kırk küsur senede bu hep böyle oldu…
İki Yüzlülüğün Yaygınlaştığı Alanlar
Zannetmeyiniz ki bu ikiyüzlülük yalnızca siyasette oluyor. Bürokrasidekini normal karşılıyorum. Gel gör ki serbest meslek sahipleri, tüccarlar, sanatçılar ve hatta tarikat liderleri de bu iki yüzlülükten çekinmiyorlar. Belki de TEK ADAMLILIK hoşlarına gidiyor. Herkesin sözünü dinlediği, itaat ettiği ve dünya keyfine yardımcı olduğu bir tekadamlılığa her nefis taraf olur. Nefislerine çok tatlı gelen tekadamlılığa Kemalizm’i basamak eden o kadar insan var ki… Nerdeyse M. Kemal ’in yerine kendi putlarını dikecekler. Şayet bu kişilerin arkasında murakabeci bir kamuoyu, halk veya millet iradesi olsaydı, onlar tek adamlılığa asla yönelemezlerdi.
Kemalizm, milletin malını ve şerefini yandaşlarına peşkeş çekerken, itiraz edenlere da bazı lokmaları yediriyor. Hatta toplumda temayüz edenleri o sofraya oturtmakla tekadamlılığı devam ettiriyor. 12 Eylül ihtilalinin anayasasını yapanlar demokrasiyi biliyorlardı. Ama onlar, en küçük biriminden devletin tepesine kadar diktatörlüğü, kapalılığı, sorumsuzluğu, keyfiliği ve dış ortaklarıyla uyumluluğu düşünerek yaptılar. Ahirette işleri çok çok zor Cuntacılar ve onların emrindeki hukukçular…
Millet Meclisini noter durumuna düşüren vekiller, başkanları ve diğerleri. Bir Kemalizm sevdasıyla dünyada lanetlendikleri gibi bu kadar zulüm ve adaletsizliğe sebep olduklarından ahirette de büyük ceza alacaklarını düşünüyorum.
Tekadamlılığın veya diktatörlüğün en fazla başvurduğu metot, önce rüşvet ve sonra cebirdir. Bu iki adımı, kaos ve iç çatışma takipeder. Bu Tekadamlılık Kemalizm olunca; nifakın, ayrıştırmanın, gıybetin, iç çatışmanın, itibarsızlaştırmanın ve mümkün olduğu kadar toplum katmanlarını karşılıklı vuruşmasının en ince şekil ve koyu renkleriyle karşılaşırsınız. Kemalizm’in ülkemize hakim olduğu günden bu zamana, Türkiye’nin ne Avrupa ve ne de Asya ülkeleriyle mukayese edilemeyişinin sebebi, bu münafık rejimin bilinmeyen yüzüdür.
İslâmiyet şurayı esas alır.
Medeniyet demokrasiyi esas alır.
İnsaniyet, her ikisini esas alır…
Kemalizm ise hiçbirisini nazara almaz, yalnızca firavun ve nemrut gibi kendisini esas alır.
Benzer konuda makaleler:
- Müflis Proje: KEMALİZM
- İslam ve Demokrasi
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- Rusya’da Komünizm Türkiye’de Kemalizm
Akıl, mantık ve bilgi ile çerçevelenmiş bu makale, yaşadıklarımızı yansıtan bir aynaya dönüşmüş.
Yansımalar, içinde yaşadığımız cemiyetin canlı resimleri vesselam.