Kemalizmin arttırdığı iman açlığını Said Nursî doyurdu

Geçtiğimiz hafta vefat eden Prof. Dr. Süleyman Yalçın, Said Nursî için ‘İmanı boğazlanan nesillere, hayat kurtarıcı İslam imanını telkin ve onun hayat nizamını yaşama çağrısında bulunmuştur’ ifadelerini kullanmıştı.
Düşünce, sanat, edebiyat, kültür ve medeniyet merkezli birçok faaliyetin içinde yer alan Prof. Dr. Süleyman Yalçın, geçtiğimiz hafta çoklu organ yetmezliği sebebiyle vefat etti. ‘Said Nursî ve Nurculuk hakkında Aydınlar Konuşuyor’ isimli Necmettin Şahiner’in kaleme aldığı kitapta Said Nursî ve Nurculuk hakkında görüşlerini bildiren Yalçın, Said Nursî’yi “İmanı boğazlanan nesillere, hayat kurtarıcı İslâm imanını telkin ve onun hayat nizamını yaşama çağrısında bulunmuştur” ifadeleriyle anlatabileceğini söylemişti.

İslam imanının mücadelesini veren bir şahıs

Said Nursî’yi bir idealin İslâm imanının mücadelesini veren bir mübarek şahsiyet olarak tanıyorum diyen Yalçın, “Onun ismini 1950 öncesi üniversite talebeliğim sırasında duymuş, onu tanıyan, tesirinde kalan ve dâvâsını bilenler vasıtasıyla onun hakkında ilk bilgileri almıştım. Keza Nurettin Topçu Hoca’dan, mahkemelerindeki ateşli müdafaalarından örnekleri ve yaşadığı çileli hayattan bazı renkli çizgileri dinlemiştim. Sebilürreşad ve Büyük Doğu mecmualarında da bazı yazıları ile birkaç Risalesini okumuşumdur” demişti. Bediüzzaman’ı dinî hayatı yasaklanan, mistik duygusu körletilen nesiller ortasında İslâm imanını duyurma ve bunu kaybeden nesilleri kurtarma kaygısında olan bir mistik idealist olarak gördüğünü belirten Yalçın, Nurculuğu, İslâm imanı içinde ayrı bir hizip veya mezhep görünümü ile görmemek lâzım geldiğini söylemişti.

“Bu fikir ve iman hareketinin tutulmasında en önemli, aslî nokta insan aklı ve ruhunun inanma ihtiyacıdır. İnanma ihtiyacı gibi, insanın bu beşerî ve fıtrî ihtiyacına Cumhuriyet Türkiyesi’nde uzun seneler hiç önem verilmemişti” diyen Yalçın, “Bir süre için inkılâbın ilk heyecanlı yıllarında Kemalizm veya 6 Ok Prensibi diye ileri sürülen görüşün nesillere benimsetilmesi gayreti de bu inanma ihtiyacını doyuramamıştır. Hatta açlığı daha da arttırmıştır. Zira bu ilkeler, hiçbir ideoloji haysiyetine sahip olmayan, ne insan ne de kâinat meselesine zerrece temas etmeyen bazı iddia ve temennilerdi” ifadelerini kullanmıştı.

Rahmetten mahrum kurak topraklar gibi

“Bundan dolayı, rahmetten mahrum çorak toprak gibi, insan ve bilhassa genç adamın ruhu ve kafası kendini doyurucu bir fikrin, bir imanın açlığına düşmüştür” tesbitinde bulunan Prof. Dr. Yalçın, “İşte bu ihtiyaç açıktır ki Said Nursî’nin ustaca serptiği fikirler ve bir veli sabrı içinde sürdüğü çileli hayatının örnek misalleriyle süslenmesi onun dâvâsının tutmasının başlıca saikleridir” diye anlatıyor.

Ülker Yılmaz Caba

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*