Kendi işimizi yapacak birilerini beklemek!…

Asrın iman, itikat ve iz’an meselerine aklı ve mantığı kalb ve ruhun yardımına vererek devâ olan, çözüm ve çareler getiren, hem kalbi hem de aklı memnun edecek izah ve isbat edecek açıklamalar, anlatımlar getiren Risâle-i Nurlar bizleri kendisini okuma ve anlama noktasından dört gözle bekliyorlar.

 

Risâle-i Nurları okuma ve anlam yolunda engel ve maniler yine Risâle-i Nurları okuyarak ve anlayarak ortadan kaldırılmalıdır. İş o ki evvel emirde bizi Risâle-i Nurları okuma yolunda engelleyen, alıkoyan her bir iş ve konu yine Risâle-i Nurları dikkatlice bir şekilde, evvela kendi nefis ve şeytanımızı susturmak, onların şer ve belâlarından kurtulma noktasından terbiye etmek için, kendimize okumalıyız. Yani dertli biz olmalıyız ki, Risâle-i Nur devası bize içtenlikle ve samimiyetle açılsın, şifa olsun. Riyasız, gösterişsiz tedavinin, fayda görmenin birinci, en birinci yolu bu olmalı. Evvela bizzat kendimize Risâle-i Nurları okuyalım ki, yüksek mânâ ve feyizlere mazhar ve feyizyâb olalım.
Kendimize kötülük etmenin ilk şıkkı ve yolu elimize geçen, dilimize hasbelkader dolanan bir kaç hakikatı, anlar gibi olduğumuz imana dair meseleleri hemen kendimize değil de başkalara yakıştırmamız, bu şekilde davranarak nefsimizi ve şeytanımızı unutkanlık çarşafına sarmamızdır.
Dünya fırtınalarla, dinsizlik ve ahlâksızlık fırtınalarıyla sallanıp sarsılırken adeta habersiz gibi davranmak ve öyle hareket etmek bizleri, nefsimizi ve şeytanımızı susturma noktasından sahip olduğumuz imanî ve İslâmî bilgi hazinesi Risâle-i Nurların hizmeti noktasındaki mesuliyetten kurtaramaz.
Bu kadar senede, bu kadar vakit Risâle-i Nurları okumamak esas itibariyle bizim esas olan mesuliyetimizin aynası ve göstergesidir. Hepimizin ilk Risâle-i Nurları duyduğumuz, okuduğumuz, anladığımız günleri hatırlamamız ve o günlerin şevkine, ümid ve aşkına boyanmamız, çok büyük ve acil bir ihtiyaç olmuştur.
Eğer başarıyı, muvaffakiyeti arzu ediyorsak tembelliği, okumama tembelliğini bir an evvel üzerimizden atabilmeliyiz. Afakımızı saran ümidsizlik, tenperverlik ve havalecilik hastalıklarından kurtulmak için gayret ve çalışmanın içinde olabilmeliyiz.
İmanımız gibi okumanın, kendi kendimize okumanın neticelerine, meyvelerine inanmalıyız ve bu yolda bütün vücudumuzun maddî manevî varlığıyla çalışmalıyız. Herkeste görüyor ve biliyor ki sadece istemek ve boyun bükmek yetmiyor.
Kafamızdaki olumsuz düşünceleri atabilmek bile bu yolda atılmış büyük bir adım olacaktır. Atiyye ve matiyye meselesini unutmamamız lâzımdır. Risâle-i Nurları okuma ve anlama yolunda bir adım atana Risâle-i Nurlar kendisinin anlaşılması yolunda, on adım yaklaşacaktır. Tecrübe etmek gerek…
Bir hedefimiz olmalıdır ki başaralım… Madem ki iman hizmeti okumayı ve anlayarak okumayı istiyor, vakit kaybetmeden, elimizden gelebildğince gayret ve çalışmayı bu yola teksif etmeli, çalışmalıyız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*