Kendisini milletine feda eden fedâi…

“Beni nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de…”

“Bir tek gayem vardır. O da mezara yaklaştığım bu zamanda İslâm memleketi olan bu vatanda Bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses İslâm âleminin iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücadele ederek gençleri ve bütün Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu îmansız kitleye karşı mücâdele ediyorum.”

“Bana, ‘Sen, şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var. O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler…

“Ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası ne cehennem korkusu var. Cemiyetin, yirmi beş milyon [Türkiye’nin o günkü nüfusu] Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem. Orası bana zindan olur. Milletimin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.”

Bu, kimsenin yapamayacağı çok büyük fedakârlık örnekleriyle dolu muhteşem sözlerin sahibini tanıyor musunuz? Bu, kendisini milletine fedâ eden fedâi kim?

Evet, bu, şu son fitne asrında bu aziz millete, âlem-i İslâma, hatta bütün dünyaya halaskâr, kurtarıcı olarak Cenâb-ı Hak tarafından gönderilen bir İslâm fedaisi, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleridir.

Evet, bu zat, âhirzamanın en büyük tahribçisi olan İslâm deccalı Süfyana karşı ömrü boyunca mücahede ve mücadele ederek, o süfyanın, milleti dinden, imandan uzaklaştırıp cehenneme gönderme plân ve projelerine karşı, âhirzamanın beklenen son hidayet edicisi olarak, milletin imanını kurtararak cennete gitmesi için uğraşmıştır.

Seksen küsur senelik ömrü boyunca hep onun için uğraşmıştır; insanlar imansız ölmesin, cehenneme gitmesin!

Peygamberlerin, Hz. Peygamber’in (asm) yolunu takib ediyor, onlar gibi eziyet çekiyor, hapse atılıyor, sürgün ediliyor, zehirleniyor, öldürülmek isteniyor, fakat yine de dâvâsından vazgeçmiyordu. Çünkü o, insanları çok seviyordu. İnsanların dünyaya gönderilmelerindeki sırrı çözüyor, herkesi istikamete dâvet ediyordu.

Onu, bugün bütün dünya anlıyor, çözüyor ve prensiplerine göre hareket etmek istiyor, ama maalesef bizim memleketimizde hâlâ onu tam olarak tanımayıp, düşman olanların varlığına üzülüyoruz. Gerçek mânâda onu tanıyanlar zaten eski husûmetinden dolayı pişman olup, hidayete vâsıl oluyor. Allah, bu şekilde herkesin hidayete ermesini nasib eylesin inşaallah!

Bugün, (23 Mart) de o zatın vefatının 53. sene-i devriyesi.  O günden bugüne çok şeyler değişti. Onu yok etmek isteyen cehennem oduncularının esamesi bile okunmaz veya bedduâlarla yâd edilirken, o zat bu milletin gönlünde taht kurmuştur. Bu hafta onun adına birçok programlar yapılıyor. Allah, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’ye rahmet eylesin!

Not: O programlardan biri de, bizim Bursa’mızda yapılacaktır. Yarın, (24 Mart Pazar) günü öğle namazında Ulu Cami’de Üstadımıza mevlid okutulacaktır. Hepinizi bekliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*