Kepsut’ta Nurlu geceler

Risale-i Nur’un girdiği memleketler ilk adımda bir Mekke dönemi yaşıyor. Gerçi ülkemizin taşı toprağı henüz Mekke dönemini yaşıyor. Risale-i Nur’un bu memlekette daha yapacağı çok iş var.

Kepsut da böyle bir ilkbaharı yaşayan güzel ilçelerimizden birisi.
Yaklaşık altı ay önce Balıkesir’in himmeti ile bir dershane açılmış.
Zerrece dahi olsa emeği bulunanlardan Allah razı olsun. Âmin.
Dershanenin vakfı, kahraman Mehmet Ali Özdürgen Ağabey.
Haftalık derslerini yapıyorlar.
Çevre ilçeler de zaman zaman derslerine katılıyor.
On beş günde bir, bir konuk dâvet ediyorlar.

Çağırdılar; gittik.
Yeni, yepyeni bir cemaati var Kepsut’un.
Derslere müştak, hizmetlere şevkli.
Derslere yeni katılanların hemen hepsinin bir hikâyesi var:
Kimisi bir çay içmek için, kimisi meyve yemek için, kimisi manevî bir ikmal için uğramışlar ve artık dershanenin müdavimi oluvermişler.

İnsanları sıcacık bir ana gibi kucaklamış dershane.
Meselâ Kepsut elitlerinin kırk yıllık fotoğrafçısı ve kameramanı Latif Beye bir gün demişler ki, “Haydi şuraya bir meyve yiyimi uğrayalım!”

Dershaneye gelmişler.
Dershanede Haşir Risalesi’nden okumuşlar.
Haşir Risalesi Latif Beyin mürşidi olmuş.
Kendisi anlatıyor: “Haşir bahsini dinledikçe aklım başımdan gitti. Allah’ın rahmet eserlerine iyi bakmamız tavsiye ediliyordu. Öldükten sonra yeniden canlanacağımız ispat ediliyordu. O gün dizlerime vurdum: ‘Latif, sen ne yapıyorsun? Nasıl yaşıyorsun? Yeniden canlanacak adam böyle mi yaşar? Yeniden canlanacağın güne ne hazırladın?’ dedim. Allah’ın üzerimde çok nimetinin olduğunu fark ettim. Eve dönünce namaza başladım.”

Latif Bey o gün bu gündür derslerin müdavimi olmuş.

Dershane hizmetlerine de sahip çıkmış.
Sizlerden duâ istiyor.
Allah istikamet lütfu versin. Âmin.
Kepsut tarihi, Tunç devrine kadar uzanıyor.
Kepsut ve çevre köylerinde bulunan çok eski mezarlar ve seramik kalıntıları, bu bölgenin çok eski bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor.

Çok eski bir kalesinin de olduğu, fakat zamanla yıkılıp kaybolduğu da çok az hisar duvarı kalıntılarından anlaşılıyor.

Kepsut, verimli topraklara sahip yemyeşil cennet gibi bir ilçe.
İsmini de buradan almış.
Burada kesilen her şey derhal yeniden bitip yeşeriyormuş.
Bu manayı ifade için vaktiyle “Kes!-Bit!” denmiş.
İsim zamanla Kepsut’a dönmüş.
Kepsut’un, “Kevkeb-i sut”dan bozma bir isim olduğu da söyleniyor.
Kevkeb-i sut, faydalı yıldız demektir.
Kepsut tepelerinden yıldızlar harika izleniyor.
Mehmet Ali Ağabey anlatıyor:

“Bulgaristan’da bir Partal Hoca varmış. Mübadele ile Kepsut’a gelmiş. Sonra Bulgaristan’a bir vesile ile döndüğünde kendisini bırakmak istememişler. Partal Hoca onları dinlememiş ve: ‘Kepsut’un altı da üstü de cennet!’ diyerek gelip Kepsut’a yerleşmiş. Kepsut’ta çok hizmet etmiş, çok talebe yetiştirmiş.”

Kepsut şeftali bahçeleriyle ünlü.
Bağlarından, bahçelerinden bereket fışkırıyor.
Dileyelim bu yeni dershane de inşaallah, Kepsut’un teşekkür ve tefekkür dili olsun.
Allah hizmetlerini kıyamet gününe kadar bereketlendirip, neşvünema versin. Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*