Keşiş Olan Borsacı

Image
Modern insanın en büyük açmazı, tatminsizlik.
Haz medeniyeti olarak da isimlendirilen ve ha bire tüketime zorlanan insan, bu dipsiz kuyuda mahrumiyet içinde.
Geçenlerde NTV’de ünlü belgeselci Michael Moor’un “Sicko” (Hasta) adlı bir belgeseli izledim. Moor yaptığı belgeselle ABD’de yaşanan sağlık skandallarına mercek tutuyordu.

İlaç sektöründe dönen dolaplardan tutun,  sağlık sektöründe yaşanan acımasız kapital düzenin, geçmişte ABD Eski Başkanı Nixon’un senatodan geçirdiği bir kararla, “en az masrafla insan hayatını kurtarmak” şeklinde formüle edilen ve insanları göz göre göre ölüme gönderen bir mekanizmayı gözler önüne serdi.
Bush döneminde de devam eden bu acımasız karar, sigorta ve ilaç şirketlerini zengin ederken, evsiz ve fakir halkın sokaklarda nasıl da sefalet içinde öldüğünü gösteriyordu. Kapitalizmin beşiği Amerika öyle garip bir ülke ki, sadece parasızlar değil, hem parası hem de mevki sahibi olanlar bile bu ülkede tedavi olmakta güçlük çekiyor ve sigorta şirketlerden yediği kazıktan sonra bile çaresiz ölüme gidiyor.
Hipokrat yemini etmiş insanların hırs uğruna insan ölümlerine yol açtığı düşüncesi bana çok ilginç geldi. Bu nasıl doymak bilmez bir hırs?
Amerikan halkı bir yandan sağlık sorunuyla uğraşırken bir yandan da ekonomik krizle cedelleşiyor.
Zaman gazetesindeki bir haber dikkatimi çekti. Viyana Kardinali Christoph Schönborn, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nu ziyaret etmiş. Ziyaret sonrası ortak bir açıklama yapmışlar, “Ekonomik krize çare, insanlar hırstan arınmalı.” (a.g.g. 14.10.08)
Ne kadar doğru bir söz.
Bir haber daha var ki, bu sözü doğrulayan türde. Başarılı bir borsacıyken yaşadığı hayatın kendisini mutlu etmediğine karar verip, daha sonra keşiş olan bir adamın hikayesi bu (Gazeteport.com).
Adı: Hristo Mishkov… Bir Bulgar vatandaşı. Bundan 5 yıl öncesine kadar ülkenin önde gelen komisyon şirketlerinden Karoll’da çalışmış.
Miskhov, yeni adıyla Keşiş Nikanor, hayatına dair öyle radikal kararlar almış ki, eski yaşamına ait hiçbir şeyi üstünde taşımıyor… Cep telefonunu bile. Keşiş olduktan sonra Sofya yakınlarındaki 12.yüzyıldan kalma Tsurgonogorski Manastırı’na yerleşmiş. İş tecrübelerinin yardımıyla manastırın tamiratı için gereken onbinlerce doları halktan toplamayı başarmış… Bu başarısından dolayı Nikanor, Reuters muhabirine şöyle demeç vermiş:
“Bugün dünyada pek çok insan yiyecekleri gıdanın parasını kazanamıyor. Birileri hak ettiğinden daha fazlasını tüketiyorsa, başka birileri de aç kalıyor…”
Son yaşanan mali krize atıfta bulunarak, zaman içerisinde böyle insanların yaşanan son krize benzer durumlarla sarsılmasının doğru olduğunu düşündüğünü, böylece daha makul insanlar haline gelebileceklerini ifade etmiş.
Nikanor’un en önemli sözünü sona sakladım.
Diyor ki: “Günümüzde insanların mutluluğu maddiyatta aradığı ortada. Bu durumun insanları daha tatminsiz ve öfkeli yapıyor. Aç gözlülük nedeniyle insanlar birer meta haline dönüştü. Zengin insanlara karşı değilim. Ancak sadece diğer insanların mutluluğu için bir şeyler yapan kişilere saygı duyabilirim.”
Nikanor, eski iş arkadaşlarına bakın mutluluğun “tüyo”sunu nasıl veriyor:
“Masaların üzerinde daima bir kavanoz içinde toprak bulundursunlar. Bu sayede herkes sonunda nereye gideceğini hatırlayabilsin.”

GÜZEL SÖZ:

Yoksul, çok şey ister… Hırslı ise herşeyi. (Syrus)

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*