“Kınama yetmez…”

İsrail’in Pazartesi günü erken saatlerde, Gazze’ye insanî yardım götüren 32 ülkeden 600’dan fazla gönüllünün bulunduğu gemilere uluslar arası sularda saldırıp ağır bilânço bırakmasından sonra sivil toplum kuruluşları, iktidar ve muhalefet partileri saldırıyı şiddetle kınadılar. Ardından dünyadan kınama açıklamaları geldi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, NATO gibi uluslar arası kuruluşlar da saldırıyı kınadılar.

Şili’deki temaslarını yarıda keserek Türkiye’ye dönen Başbakan Erdoğan’ın temaslardan sonra geldiği Meclis’te yaptığı konuşmada da “kınamanın yetmeyeceği”ne dikkat çekmişti.

İsrail’in 3 gün sonra sınır dışı ettiği insanların Türkiye’ye geldiği günde bütün partiler Meclis’te (İktidar önce “iç politika malzemesi yapılıyor” diyerek imzalamasa da) ortak bildiri yayınlayıp sert bir dille İsrail’i kınadı.

Elbette, yapılan yanlışlık karşısında sert tepki göstermek, caydırıcı olabiliyor. Ancak bazı insanlar da vardır ki, ne tepkiden anlar, ne sözden… Zalim İsrail devleti de lâftan, sözden, sert tepkiden anlamayan bir ülkedir.

* * *

60 yıl önce Ortadoğu’nun tam da göbeğine “kanserli ur” gibi kurulan İsrail, o günden bu yana ayakta kalabilmesini Filistinlilere zulüm yapmakta görüyor. Filistinlilerin oturdukları yerleri zorla alıyor, çıkmayanların evlerini başlarına yıkıyor. Bebek, çocuk, yaşlı, kadın demeden insanları dünyanın gözü önünde öldürmekten çekinmiyor. Medenî dünyaca yasaklanan bombaları masum insanların üzerine atmaktan geri durmuyor.

1980 yıllarda hafızalarımızda kalan bir görüntü vardı. İsrail askerleri bir Filistinli genci yakalamışlar, kolunu taşlarla kırmaya çalışıyorlar. Kırılmayınca da geriye doğru çeviriyor, yine olmayınca bu sefer tekmelerle kırıyorlardı. Bu ve bunun gibi zalimlikler İsrail’in 60 yıldır yaptığı zulümlerdir.

Ortadoğu’da Müslüman ülkelerle çevrili bir yerde kurulan 3-4 milyonluk İsrail’in geçtiğimiz sene başında Gazze’de yaptıkları da insanlık adına utanç verici olmuştu. Ancak bu yaptıkları yanlarına kâr kaldı. Dünya yaptırım ve ambargo uygulamadığı için bundan cesaret bularak, katliâmlarını sürdürüyorlar. Uluslar arası sularda sivillere ateş açabiliyor. Sonra da çıkıp, askerlerinin de yaralandığını söyleyerek insanlıkla dalga geçiyor.

İşte İsrail devletinin politikası bu. Bu politikayı göze alarak gerek Türkiye gerekse de medenî dünya -çok geç kalınmış olsa da- “artık yeter” deyip, İsrail’i yola getirecek yaptırımları, yapılabileceklerin en ağırını yaptırmak mecburiyetindedir. İnsanlık adına dünyanın görevidir bu.

* * *

Böyle bir devletin kınamakla, sert sözlerle cayacağını sanmak safdillik olur. Bundan önce de defalarca yaptığı katliâmlardan sonra kınanmış, fakat hiçbir sonuç alınamamış, zalimliklerine devam etmişti.

O zaman yapılacak şey, bütün dünyanın bu zalimliklere, zulümlere, insanlık adına utanç veren görüntülere son vermesi gereklidir. Dünyanın orta çağlardan beri uygulayageldiği, “doğrudan sivil nüfusa, sivil eşyalarına, insanî yardıma ya da barış koruyucu misyonların yanı sıra sağlayacağı önceden tahmin edilen somut ve doğrudan doğruya askerî avantaja oranla aşırı bir şekilde sivil hedeflere zarar vereceği ya da sivilleri yaralayacağı ya da rastlantısal olarak can kaybına yol açacağı bilinen saldırılar da dahil olmak üzere sivillere yönelik yasaklanmış saldırılar” karşısında Lahey yönetmeliklerinde ve Cenevre Sözleşmelerinde yerini bulan Uluslar arası Ceza Mahkemesi derhal harekete geçirilip, başta İsrail Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Millî Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı olmak üzere bu zulümlerde rol oynayan insanları cezalandırmalıdır.

Çünkü İsrail çoktan haddini aşmıştır. Yine bu uluslar arası belgelerde yer alan, “Kızılhaç ve Kızılay amblemlerini taşıyan binalara, malzemelere, tıp birimlerine, ulaşım araçlarına ve kişilere karşı saldırılar; ve askerî hedef olmayan din, eğitim, san’at, bilim ya da hayır amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihî anıtlara ve hastanelere saldırılar” yapmıştır. Hem de geçen sene Gazze’de…

Görüldüğü gibi, İsrail sayılan bu suçların tamamını yıllardır işliyor ve işlemeye devam ediyor. Şimdiye kadar dünya devletlerinin ülke çıkarları (!) ve bazı kaygılarla (!) bu suçlar cezalandırılmamış olsa da hiç değilse şimdi bu yapılabilmelidir.

Dünya devletleri büyük bir sınav verecekler. İnsanlık adına da bu sınavdan başarı ile çıkmak için bu ve benzerî yöntemler bir an önce devreye sokulup, İsrail’in cezası kesilmelidir ki, insanlık rahat bulsun…

Özetle, kınamak yetmez, İsrail’e derhal haddi bildirilmeli, gereken cezası da hemen kesilmelidir. Haydi insanlık bu imtihanı kazan…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*