Kırk beş yıl coşkusuna doğru Yeni Asya farkı ve bayrağı

alt

Yazımızın asıl konusuna geçmeden bir müjdeyle başlayalım. Bu yıl camia olarak yılların hasreti olan “Ankara Kocatepe Bediüzzaman Mevlidine” nihayet kavuşmuş olduk. Bunu ihsan eden Rabbimize sonsuz şükürler ediyoruz. Emeği ve katkısı olanlara da teşekkür ediyoruz.

Yeni Asya camiası için yönetim kurulu ve yazar kadrosu 2015 yılının başından itibaren yeni ve anlamlı bir kampanya başlatmak için seferber olma hazırlığında.

“Yeni Asya” bayrağı altında kırk beş yılı yaşamak ve bu serencamı devam ettirmek elbette kolay olmadı.

Büyük dâvâ sahibi Zübeyir Gündüzalp, ahiret âlemlerine kanat çırpmadan Üstadının büyük arzularından birini daha yerine getirdi. “Matbuat lisanıyla konuşma” gerçeği ve gerekçesini burca taşıdı. Bu bayrağı dalgalandırmayı başardı. Amacına ulaştı. Yeni Asya’nın baniliğini yaptı. Arkasında durdu. Saff-ı evvelleri “şahs-ı manevî” şemsiyesi altında, meşveretle topladı. Emin ellere teslim etti.

“Yeni Asya” misyonuna “İttihat”la başlandı. Nurun dış dünyaya açılan penceresi olan “neşriyat” Yeni Asya sembol ismiyle ilk önce emekledi. Sonra ayağa kalktı, yürüdü, gelişti. Ve nihayet kemal çağına ulaştı!

“Yeni Asya”, maneviyat dedi. Hak dedi. Hukuk dedi. Adalet dedi. Millet dedi. Değişmez değerler dedi. Bu çizgide yayınlarına başladı ve devam ettirdi.

“Yeni Asya”, zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, istibdadın ve tahakkümün karşısında daima bir kale gibi durdu.

“Yeni Asya”, meşrûiyetten asla ayrılmadı ve taviz vermedi.

“Yeni Asya”, kendi yazarını, kadrosunu, okuyucusunu, taraftarını kendi imkânlarıyla meydana getirdi.

“Yeni Asya”, gerçek manada ülkenin manevî harcında şu anda görev alan ve katkıda bulunan binlerce maneviyatı kuvvetli değerli beyinleri ve fikir adamlarını yetiştirdi. Manevî ve kültürel değerler başta olmak üzere, hak, adalet, hürriyet, demokrasi sahalarında binlerce esere imza attı.

“Yeni Asya”, ülke insanının, İslâm âleminin ve bütün insanlığın muhtaç olduğu müsbet ve istikametli “neşriyat” alanındaki büyük bir boşluğu doldurdu, hâlâ da doldurmaya devam ediyor. Çocuklardan başlayıp, gençliği, hanımları, akademisyenleri ve bütün milleti ve insanlığı hedef alan, her alanda büyük bir kitleye yayın ve neşriyatla ulaşıp hizmet etmenin temellerini attı, geliştirdi ve devamlılığını sağladı.

“Yeni Asya” bayraklı “kırk dört yıl” aslında bu manada koca bir çınarın, Osmanlı efsanesinin, şanlı bir ecdadın kalıntılarından ortaya çıkan, bu mukaddes değerler çizgisini devam ettiren ve bu asra bakan bir projeksiyonu ve dürbünün adıdır.

“Yeni Asya”, hariçten, dahilden gelen insanlık icabı, küçük-büyük olumsuzluklar, kırılmalar, gücenmeler, saldırılar ve tenkitleri, hep akl-ı selimle, sabırla, istikametle, muhakeme ve hoşgörüyle, müsbet ve yapıcı manada olan tavırlarla karşılamıştır. Bazı olumsuz tutumlar, müsbet hareket düsturuyla sineye çekilmiş, “kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla değerlendirilmiştir.

“Yeni Asya”, dış ve iç dünyadaki olaylara bakarken müsbeti gösterme, yapıcılık, Kur’ân ve Sünnet ölçüsünden aldığı değer ölçüleriyle gerçek hayatın problemlerine neşter vurup çözüm üretme ve hep “meşrû çizgide” kalma prensibiyle hareket etmiştir.

“Yeni Asya”nın, her şeye rağmen, “kendi yağıyla kavrularak”, bütün olumsuzluklara rağmen kırk dört yıl hayatiyetini devam ettirebilmesinin bir tek izahı vardır: “Samimiyet, ihlâs, tesanüd ve inayet-i Rabbaniyeye mahzar olmak”.

Cenâb-ı Hak bu ulvî dâvâ uğrunda hayatlarını feda edip ebed âlemlerine göçenlere sonsuz rahmet eylesin. (Âmin) Geride kalıp bayrağı taşımaya devam eden, vatanın ve dünyanın dört bucağında bu uğurda gayret edip mesai harcayan bütün hizmet erlerine hayırlı, istikametli ve gayretli ömürler ihsan eylesin. (Âmin)

İşte bu duygu ve gerçekler ışığında, yeni bir 21 Şubat doğum gününe hazırlanıyoruz. O gün binlerce Yeni Asya aile mensubu, Anadolu’da yeni bir heyecan ve aşkı yaşayıp, paylaşacak. Bunun ilk kıvılcımı geçen hafta sonu Ankara’daki “Genişletilmiş Neşriyat Toplantısı ve Yazarlar Toplantısı”yla verilmiş oldu. Bölge toplantımız olduğu için ben bu iki toplantıya katılamadım. Katılanların intibaları oldukça iyiydi. O toplantının, 13 senedir yapılamayan “Kocatepe Mevlidin”in icra haberiyle başlaması da hiç tesadüf değildi tabi. Böyle bir aşk ve şevkle başlayan ve büyük bir katılımın olduğu “Genişletilmiş Neşriyat Toplantısı ve Yazarlar Toplantısı” hizmet kervanımıza çok yeni şeyler katacaktır. Çeşitli şekillerde karartılmaya çalışılan gönüllere yeni bir heyecan, yeni bir hamle, yeni bir aşk ve şevk gelmiştir ve artarak devam edeceğine inanıyoruz. Yeni başlangıçların arkası gelecektir inşaallah. “Sabrın sonu selâmettir” hakikatiyle Cenâb-ı Hakk’ın rızası doğrultusunda yeni ufuklara ve hedeflere doğru kilitlenmenin zamanıdır. İlk hamle ve hedef 19 Ekim Pazar günkü “Ankara Kocatepe Mevlidine” yüksek bir katılımın sağlanması. Yılın sonlarına doğru muhteşem bir şölen, sevinç, kucaklaşma, heyecan dalgasıyla “vefa hissinin” şahane bir örneğini birlikte yaşamak!

Ve bunu 21 Şubat 2015’te Yeni Asya Dâvâsının özünden sapmadan emin adımlarla yoluna devam ettiğini göstermenin bir testi ve imtihanı şeklinde algılayıp kendimizi ona göre hazırlayalım. Mart 2015’te ise Asrın Manevî Sultanı Bediüzzaman’ın 55. vefat yıl dönümüne olan 23 Mart’la tavan yapacak hamleleri birlikte kucaklayalım.

Gönül bağlarımızdaki bu coşkuları, manevî âlemlerin sahnelerini şenlendirip dolduracak güzel amellerle süslemenin geniş çaplı planlarına odaklanalım. Hatıralar, tarihi serüven, hedefler, planlar, unutulmayan dâvâ bahadırları… Vefa, sadakat, tesanüd, ihlâs, samimiyet duyguları dalga dalga gönüllere nakşedilmeli. Bütün yurt sathında ses getirecek kutlama hazırlıkları her yerde hummalı bir şekilde başlamalı.

Şimdiden bu mutlu faaliyet ve hizmete, katılacaklara, katkıda bulunanlara, emeği geçeceklere, duâ edeceklere, edenlere sonsuz selâm ve muhabbetler olsun!
Nice hizmet dolu yılları birlikte kat etmek dilek ve temennisiyle…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*