Kırk senedir neredeydiniz?

12 Ocak 2013 Londra Üniversitesi’nde Birkbeck Kolej’de yapılan bir günlük Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur’a Giriş seminerinden bazı bölümler aktarmak istiyorum:

Program, Canary Wharf Müslim Association Derneği tarafından Canary Wharf, Londra’nın iş merkezlerinin bulunduğu önemli ve etkin bir yerde Londra Üniversitesi Birkbeck Kolej’de yapıldı. Programın asıl hedef kitlesi İngiltere’de doğmuş büyümüş işadamları ve profesyonellerdi. Dernek bu mânada İslam ve Müslümanlarla ilgili çalışmaları olan dünyanın ünlü isimlerinin aylar öncesinden konuşmacı olarak sıraya girdikleri etkin ve temsil kabiliyeti yüksek bir kurumdu.  Prof. Tarık Ramadan, Prof. Oliver Leamen ve Prof. Musa Eyyûbî gibi niceleri. Yüzün üzerinde dinleyici katıldı.

Seminer için Londra’ya doğru giderken, bir kalp cerrahı arkadaşımız, Prof. Dr. Colin Turner’e sordu, “Nedir buradan beklentimiz; insanlar bir günlük kurs sonunda ne almalılar?” deyince, Colin Hoca da, “Mesaj basit. Ellerindeki okudukları bütün kitaplardan daha çok Risale okumaya başlamaları için yardımcı olmak. Bu eserlerdeki  bütün güzellikleri çok iyi bir şekilde takdim etmek…” dedi.

Sabah bölümünde öncelikle Hasan Hörküç, ‘Risale-i Nur’a Giriş ve Bediüzzaman Said Nursi’nin Hayatı’ başlıklı bir sunum yaptı. Konuşmasına 2001 yılında 11 Eylül saldırılarından bir ay sonra önce Westminister Üniversitesi Kraliyet Akademisi’nde yaptığı konuşma ile bir hafta sonra da Amerika’da Michigan Üniversitesi’nde yaptığı konuşmalarda “Said Nursi’ye göre İslamiyet’in evrenselliği ve çoğulculuk” başlıklı konuşmanın değişik iki versiyonuna gelen olumlu  tepkileri hatırlatarak başladı. Birisi kalkıp “40 senedir  neredeydiniz? Bize Nursi’nin 1960 yılında vefat ettiğini söylüyorsunuz. Bunları anlatsaydınız İslam dünyası şu anki radikallikleri ve terörizm sıkıntılarını yaşamazdı.” Bir başkası, “İslamiyet’in evrenselliğinin mükemmel tanımlamasını yaptınız.” dedi. Bir başkası, “Söylediklerinizi 10 yıl önce dinlemiş olsaydım şimdi hayatım çok farklı olurdu.” dedi. Bir başkası kalktı ve “Sanki kendimi İmam Gazali’yi dinliyor gibi hissettim, gelmiş ve ders veriyor sandım.” dedi. Hasan Hörküç ise  Bediüzzaman şunu diyor veya şöyle yorumluyor gibi papağanlıktan başka bir şey yapmadığını arz etti.

Bundan sonraki kısımda Hasan Hörküç, Bediüzzaman Hazretleri’nin  hayatının üç  farklı dönemini bütünsel bir bakışla ele alıp anlattı. Özellikle Eski Said dönemine yoğunlaşarak Yeni Said ve Üçüncü Said dönemlerini genel olarak anlattı.

Daha sonraki geçiş süreci –ki 1919-25 arası dönem netice olarak Yeni Said’i doğurur. Bundan sonrası ise Bediüzzaman’ın iman eksenli, siyaset dışı bir söylemle karşımıza sürgünler ve hapishanelerle dolu çileli ikinci hayat devresi çıkar. Bu dönemin meyvesi ise 20. yüzyılın en önemli Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’dur. Bu dönemi daha sonra yapılabilecek başka bir seminere bırakarak Hasan Hörküç konuşmasına kısaca Üçüncü Said’le devam etti. Üçüncü Said ise; çok parti dönemi ve Risalelerin hızlıca basılması ve çoğaltılması odaklı, siyasilere ve sosyal olaylara yol gösteren mesajlar veren, ‘Üstad’lık eden bir konumdadır. Hasan Hörküç daha sonra genellemelerle Bediüzzaman’ın söylemi ve Risale-i Nur’un önemiyle ilgili vurgularıyla konuşmasını bitirdi.

Abdullah Aymaz
Zaman, 28.1.2013

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*