Kişilik bozukluğu

Kişilik insana has bir özelliktir. Kişinin nasıl birisi olduğunu, yani kalıcı özelliklerini tanımlayan ifadedir.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç, kişilerin özelliğinden bahsederken, “benim kişiliğim böyle” gibi bir ifade de kullanır. O zaman kişilik ve kimlik kavramlarını birbirinden ayırt etmek etmek gereklidir. Kimlik kavramı, insanın şahsî, mesleksel, toplumsal konumunu, yani insanın kim olduğunu belirleyen özelliklerdir.

Kişilik özelliklerimiz, doğum öncesinden gelişmeye başlar. Ancak hayatın 0-6 yaş arasında hızlı bir gelişim göstererek, hayat boyu gelişmeye devam eder. Uzman psikolog Naciye Tokaç, kişilik özelliklerinden bahsederken şöyle der: Mesela kalabalık bir ortama girince, bazı kişiler, çok rahat olup, herkesle hızlıca kaynaşıp iletişim kurabilirken, bazıları daha içe dönük kalabilir, başkalarının kendisiyle iletişim kurmasını bekleyebilir. Şahısların arasındaki işte bu farklılıklar insanların kişilik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kişiliğin temel yapılanması, doğum öncesi dış dünya ile, etkileşim ile başlar ve doğum sonrası oldukça hızlı bir şekilde devam eder. Bebeğin çevresi ile iletişimi yani hem içine doğduğu fizikî şartlar ile hem de ruhî ortam kişiliğinin gelişimini etkiler.

Özgüven kavramını çocuğun, 2 yaş sonrası 6 yaşına kadarki dönemde babası ile kurduğu iletişim çok etkilemektedir. Babası uzakta yaşayan, baba ile teması nerdeyse hiç bulunmayan ve baba yerine geçebilecek herhangi bir kişinin eksikliği şahsın gelecekteki özgüven gelişimini olumsuz etkileyecektir. Herkesin birbirinden farklı kişilik yapılanması olması normaldir. Kişilik bozukluğu olan insanlarda en büyük özellik, bu kişilerin toplumsal uyumda zorlanmaları başta gelir. İş, meslek hayatında düzenlilik olmaması, sık iş değiştirme, kişiler arası ilişkilerinde, karşı cins ile ilişkilerinde devamlılık sağlayamamalarıdır.

Kişilik bozukluğu, çok zararlı bir psikolojik açmazdır. Bu kişiler yaptıkları bir hatadan ders almazlar. Dünyadaki olaylardan, ibret almazlar. Kendilerini büyük görürler. Bunların tedavisi günümüzde zor değildir. Bu gibi insanların yaptıkları herhangi bir yanlıştan ders almadıklarını ve sıklıkla tekrarladıklarını açıklayan uzmanlar; örnek olarak eşini aldatan bir kişinin, bu durum ortaya çıktığında yoğun bir pişmanlık duygusu sergilemesine karşılık, kısa bir süre sonra aynı şeyi tekrar etmesi, hatta bundan dolayı eşini şuçlaması görülebilir. Bu kişilerin davranışlarındaki ve duygularındaki bozukluğun sürekli, hayatının her anında aynı şekilde devam etmesi görülür. Ergenlik dönemi sonrasında da aynı davranışları yaparken görebilirsiniz. Eşini arayan bir kişinin, eşi hemen telefonu açamadığında, aklına mantıklı sebeplerden önce, kendisini, aldattığını düşünmesi, kişilik bozukluğu olan bir insanın tipik davranışlarından biridir.

Kişilik bozukluğu, toplumda aslında sıklıkla görülmesine rağmen, gerek fazla bilinmemesi, gerek kişinin sergilediği davranışların, bir bozukluktan çok, kişiliğinin normal bir parçası olarak görülmesi tedaviye başvurmalarını geciktirir. Elbette en önemli sebep, insanın kendisinde kişilik bozukluğu olduğunu kabul etmemesi ve tedavi olacak bir durumunun bulunduğunu düşünmemesidir.

Kişilik bozukluklarına tedavi sürecinde de dikkat edilmeli. Bu mevzuda uzman psikologlar tarafından, psikoterapisi işi yürütülmelidir. Zorlu denebilecek, uzun süreli, psikoterapi ile, kişilik bozukluklarında, oldukça yüksek oranda düzelme görülmektedir. Günümüzde, kişilik bozuklukları yaygınlaşmaktadır. Bu bir manevî hastalıktır. Manevî hastalıkların ilâcı. İman ve ubudiyettir. Tahkiki imanı kazanıp, ibadete devam etmek, bu rahatsızlığın en önemli tedavi yöntemidir. Bunun için Nurları okuyup kendimize gelmeliyiz. Bütün işlerimizi, iyi bir şekilde düzenlemeliyiz.

Kişilik bozukluklarından kurtulmak için çok kitap okumalıyız. Kitabı sevmeliyiz, kitap okumayan kişilerin beyinleri iyi bir şekilde çalışmaz.

Günümüz insanları büyük bir manevî buhranın içerisinde yüzmektedir. Dünyamız çok büyük bir bunalım içindedir. Bunalımlardan ve kişilik bozukluğundan kurtulmak gerekmektedir. Kurtuluş ise yüce İslâm’ın elmas hakikatlarına sarılmakla mümkündür.

Cahit Özpınar

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*