Kıyamet yakın, aldanma sakın

Image
İnsan yakın bir tehlike gördüğü zaman daha ciddî tedbir alır. Uzak tehlikelerde ise, tedbirler tavsatılır. “Yarın kıyamet kopacak” diye kesin bir bilgi olsa, herkes dehşete kapılır. En inatçı dinsizler bile belki secdeye kapanır. Ama kıyametin ne zaman kopacağı belli olmadığından ve insanlara kıyamet çok uzak göründüğünden, kimse böyle bir dehşet hâli hissetmiyor.

Halbuki, ecel gizli olduğundan, her an herkesin başına bir kıyamet kopma ihtimali vardır.
İnsan kendini genç ve sıhhatli hisseder, önünde uzun ve mutlu bir hayat olduğunu düşünür. Gaflet de yardım ediyorsa, ölümü hiç aklına getirmek istemez. Belki de ömrünü ebedî tevehhüm eder. Öyleleri için büyük kıyamet de, küçük kıyamet de çok uzaklardadır. Hazır lezzetler tatlı gelir ve hiç bitmeyecek zannedilir. Nefis bu lezzetten ayrı kalmak istemediği için ölümü hatırlamak da istemez. Hatırlasa bile, onu çok uzakta görür.
Nefis böyle tevehhüm edip, ölümü ötelemek istese de, bu durum kıyametin yakın olduğu gerçeğini değiştirmez. “Kıyamet, Mugayyemât-ı Hamse’dendir (Beş Bilinmeyen’dendir). Yakın olduğunu sen nereden biliyorsun?” diyenler olabilir. Evet kat’î olarak ifade etmek istiyorum ki, kıyamet yakındır. Çünkü kıyametin kopmayacağını serseri nefsim bile iddiâ edemiyor. Bir gün mutlaka bu düzenin bozulacağını, bu sistemin çökeceğini kabul ediyor. 
Öyleyse, sonsuz olmayan her şeyin sonu yakındır. “Külli âtin karîb” yani bütün gelecekler yakındır. Kıyamet de bir gün geleceğine göre, elbette yakındır. Bizim ecelimiz ise her an gelebilecek olduğuna göre, küçük kıyamet çok daha yakındır. Fakat Rabbim sonsuz rahmet ve merhametinden dolayı ölümü ve kıyameti gaip perdesi ile perdelediği için, nefsin gözüne uzak görünüyor. Nefis de başını gaflet kumlarına gömerek yakında başına kopacak olan kıyameti görmek istemiyor.
İnsan, gözündeki gaflet gözlüğünü çıkarır ve iman nazarı ile geleceğe bakarsa, yolu üzerinde açılmış olan ve kendisini bekleyen kabir kapısını görecektir. Oraya doğru hızla yol aldığının farkına varacaktır. Yolunu değiştirmek, başka bir istikamete yönelmek ve böylece kendisini bekleyen kabir kapısından uzaklaşmak ihtimali ise hiç yoktur. Çünkü mecburî istikamet levhası altında ve dönüşü olmayan bir yolda bulunmaktadır. Gözünü kapamakla da bu yolculuktan kurtulamaz. Ne zaman olsa, o mutlak sona mutlaka ulaşacaktır.
Gelişen bilim ve teknik sayesinde, insanoğlu kendisine yaklaşan bir takım tehlikeleri önceden tahmin etmekte ve buna karşı çeşitli tedbirler almaktadır. Meteoroloji tarafından yapılan tahminler neticesinde, aşırı yağış, sel, fırtına ve kasırga gibi âfetler önceden haber verilir ve insanların tedbir alması istenir.
Geleceği beklenen ve zararı tahmin edilen bir kasırga için insanlar tedbir alıyor, kendilerini muhtemel tehlikelerden korumaya çalışıyor. Kaldı ki, bu bilgi yine de kesin değildir. Bir takım bilimsel gözlemler ve tahminlere dayalıdır. Bu tahminlerin isabet oranı ise yüzde elli civarındadır. Halbuki, insanın bir gün öleceği ve büyük kıyametin de mutlaka kopacağı, böyle isabet oranı düşük bir tahmin değil, kesin bir gerçektir. Her gün toprağa verilen cenazeler küçük kıyametin bir numunesini gözlerimize sokarken, yaşlı dünyamızın sekeratta olduğu ve güneşin de ölümünün yakın olduğu bilimsel gözlemlerle tesbit edilmektedir. Bunlar da bir gün gerçekleşeceğine göre, küçük kıyamet de, büyük kıyamet de çok uzaklarda değildir.
Ey nefsim! Meteorolojinin haber verdiği ve tahmine dayanan tabiî âfetler için tedbir alıyor, kendini bunların zararlarından korumaya çalışıyorsun da, Kur’ân-ı Kerim’in, Resul-i Ekrem’in (asm), binlerce Nebînin, milyonlarca evliyanın, kat’î haber verdikleri kıyametin kopmasına karşı neden tedbir almıyorsun? Yoksa bu kesin gerçekleri uzak bir ihtimal olarak mı görüyorsun? Anneni, babanı ve pek çok yakınlarını kendi ellerinle kabre koyan ve üstüne toprak atan sen değil miydin?
Evinin içine kadar giren ve en yakınlarını alıp götüren ecel kasırgası, sana nasıl uzak olabilir? Uzak olmadığına göre, buna karşı tedbirin nedir?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*