Kocatepe Destanı

alt

1998 yılındaki Kocatepe Mevlidi’nden sonra yazılan bu şiiri, 14 yıllık hasretin sona ermesi sevincini tüm nur sevdalıları ile paylaşmak için tekrar yayınlıyor, Mevlidimizin acıları dindirmeye, yüzleri güldürmeye, ayrılıkları sona erdirmeye vesile olmasını diliyorum.

Bir taçsın başkentin başı üstünde,
Saçarsın semaya nur Kocatepe.
Tepe diyorlar ya, bir dağsın bence,
Gökyüzü kubbene dar Kocatepe.

Kök salmış dört koldan minarelerin,
Selviye benziyor, lâtif ve nârin,
Bulutları okşar şerefelerin,
Arşa yakınlığın var Kocatepe.

Ruhun kadar paktır mermer sütunlar,
Çiçeklerden taze çinilerin var,
Senin ikliminde her mevsim bahar,
Mihrabından bir gül ver Kocatepe.

Yokuşları tutmuş nurdan bir nehir,
Yürekler kabarık, bayram var zâhir,
Kim demiş Ankara mâbetsiz şehir,
Çok şehire bedel bir Kocatepe.

Haşmetinle dünü anar gibisin,
Tarihe kök salmış çınar gibisin,
Kevserden beslenen pınar gibisin,
Akar kurnalardan nur Kocatepe.
Kocatepe sanki koca bir kovan,
Oğul verir gibi binlerce insan,
Şeref misafirin Bediüzzaman,
Pîrin Hacı Bayram’dır Kocatepe.

Evliyalar yurdu Anadolu’da,
Ebediyyen eksilmesin bu sad’a,
İstanbul’da, Edirne’de, Bursa’da,
Binlerce kardeşin var Kocatepe.

İslâm bülbülleri şakırken böyle,
Ayasofya neden mahzundur söyle,
Bahtsız kardeşine şefaat eyle,
Paslı zincirleri kır Kocatepe.

Selâtin câmilerinin neslisin,
Asr-ı Saadetten geliyor sesin,
Kâbe-i Şerif’in bir şubesisin,
Parlıyor kubbende nur Kocatepe

Hayat yolcusuyuz, konar göçeriz,
Susadıkça pınarından içeriz,
Biz birer fâniyiz, gelir geçeriz,
Sen dünya durdukça dur Kocatepe.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*