Bir gün çok neş’eli bir köleye rastladı. Onun hâli dikkatini çekti, “Bu köle nasıl böyle neş’eli ve sevinçli olabiliyor?” diye düşündü. Yanına yaklaşıp sordu:
“Ne için üzüleyim ki? Varlıklı ve zengin bir efendim var benim. Hem şefkatli, merhametli, çok da cömerttir. Böyle iken bu kıtlığı ne diye dert edeyim?” dedi. Bu cevabı işitince:
“Aman yâ Rabbî! Ben ömrümde böyle güzel bir söz duymadım. Köle, âciz bir kula güvenip, neş’eli oluyor. Benimse, Rabbime karşı o kadar güvenim yok mu?” diyerek uzun süre ağladı. Öyle ki, gözyaşları sakallarını ıslattı.
«««
Son birkaç çağdır Müslümanların gerilemelerinin sebeplerinden birisi, tevekkül ve kanaati yanlış anlamalarıdır. İşi, gücü, çalışmayı bırakmış, güya tevekkül ile her şeyi Allah’tan bekliyorlar!
Tevekkülü yanlış anladıklarından huzurları da kaçmıştır. O da mutsuzluğu tetikliyor.
Halbuki tevekkül; sebeplere müracaat ettikten sonra sonucu Allah’tan beklemektir. Yani, Allah’ın tabiata koyduğu kanunlara, sebeplere müracaattır. Yani, tekvinî şeriata, sünnetullaha uymaktır.
Sebeplere müracaat etmeden, şartlarına uymadan iş Allah’a havâle edilirse; bu tevekkül değil; “tembellik” olur.
Kanaat de böyledir. Kanaat; var olanla yetinmek değildir. Kanaat; gerekli çalışmayı yaptıktan sonra nasip olana, verilen razı olmak, memnuniyetini ifâde etmektir.1
Yoksa, mevcut ile yetinmek, himmetsizlik, gayretsizliktir. Şu halde bir insan, “Bu bana yeter, artık çalışmama gerek yok!” demeyecektir. Çalışacak, ama neticeye razı olacaktır.
Dipnot:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Sünûhat, s. 19.
Benzer konuda makaleler:
- Değişken, nisbî, göreceli hakikatler
- Bediüzzaman´a göre tevekkül
- İman ve tevekkül
- Tevekkül tedbiri gerekli kılar
- Tevekkül
- Tedbir ve tevekkül
- Kıl tevekkül Hakk’a dayan!
- Modern eşkıya İsrail’e gerçek tepki, gerçek lânet!
- İnsanlık cevherine zarar veren menfî bir his: Hırs
- Dünya ve ahiret saadeti tevekkülde
İlk yorum yapan olun