Köln sokaklarında bir garibüzzaman…

Hakikat hayali aşınca garipler nice eylesin… Bugün Köln’de realiteler gerçeklerin maverasında kanat çırpıyor. Barla’ya mahkûm, Isparta’ya mahpus ve gözlerini açtığı “ana diyarında” mahrum bırakılarak Anadolunun sinesinde son nefesini vermiş Said Nursî Hazretlerinin Almanların diyarında, mesih’in ikinci vatanında ve Avrupalıların başları üstünde pervaz etmesi, hakikatin hayli aşması mânâsına gelmez mi?

Evvelâ Burdur’a sürgün… Sonra oradaki Müslümanların ilgi odağı olunca ver elini Barla… Yabancılar, özel yetiştirilmiş karakol komutanı, nahiye müdürü ve öğretmen hiç kimseyle görüştürülmeyecek.

Nahiyeye giren her yabancı evvela karakolda misafir ediliyor. Bir taş atımlığı ötedeki mezraya bile müsaadeli değil. Isparta hakeza… Eskişehir’deki zindanların kapıları da onun hürriyetini engelleyemiyor. Ankara’daki komite ile Avrupalı dinsizler onu mahkûm, mahpus ve mahrum ettiklerini zannediyorlar. Kur’ân nurlarının iş’aline yardım ettiklerini nereden bilecekler ki…

Bediüzzaman Hazretleri Avrupa’nın kuzeyini ve bilhassa İskandinavya’dan kıt’a içine akan coğrafyayı çok önceden keşfetmiş. İkinci Avrupa’nın Türklerle birlikte ‘hunhar ve barbar’ göstermeye çalıştığı Vikinglerin İslâmiyet ile münasebetlerini muasırlarından önce biliyor. Anglosakson bölgenin temsilcilerine ve bilhassa Almanlara ilgisi biraz daha hususî. Kader yolları Kosturma’da birleştirince, Alman zabitleri onu Berlin’e uzun uzun anlattılar. Bu raporların bir neticesidir ki, firarın önemli bir durağı olan Berlin’de Almanlar Bediüzzaman’ı yüksek seviyede kabul ederek misafir etmişler. Bu sergüzeştinden dolayı Bediüzzaman Köln’e yabancı değildi, diyoruz.

Almanlar Köln’e ‘Heilige Stadt’ diyorlar. Doğrusu bir kudsiyet vermişler. Taş üstünde taş bırakmayan Almanya düşmanları, Amerikalıların korkusundan Dom’a ilişememişler. Dom merkezli bir çatışma alanı çıkmış Almanya’da. Zaman zaman semavi din karşıtı saldırgan ateistler, ahlâksızlardan da oluşan ordularını Avrupa ve Amerika şehirlerinden buraya taşıyorlar. Sefih ve dinsiz cereyanın destekçileri, bazan milyona varan ahlâksızların masraflarını karşılayalı Köln’de boy gösterisi yapmaya çalışıyorlar. İstanbul ile kardeş şehir olan Köln’ün bu çatışma cihetiyle İstanbul’a da benzeyen yönleri var. Doğrusu Köln, ahirzaman eşhası için bir muharebe meydanı olmuş zaman içinde.

Köln’ün, Almanya’nın ve doğrusu bütün Avrupa’nın en büyük derdi, dinsizlerin sefahet ve ahlâksızlıkla çocuklarını ellerinden almasıydı. Bundan tam yetmiş sene evvel savaş ile mahvettiği nesillerini bu defa daha dehşetli bir manevî saldırı ile yine mahvetmeye çalışıyor ikinci Avrupa. Bediüzzaman İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerikalı, Romalı ve İstanbullu Mesihilerle görüşerek onları mağlûbiyetin ümitsizliğinden Kur’ân’ın nurlarıyla kurtarmış. Manevî silâhlarını Vatikan’a göndererek hem cesaret vermiş ve hem de ‘zamanın stratejileri’ni bildirmiş Hz. İsa’nın (a.s.) vekillerine. Ve şimdi bizzat kendisi, şahsı manevisi ve eserleriyle Köln’e teşrif etmişler. Şimal cereyanının bilhassa fikir, ahlâk ve hayatta yaptığı tahribatları tamire çalışan İsevilere bizzat müzaheret etmek üzere Avrupa’nın kalbine gelmişler. Uzaktan olmuyormuş.

Hava sayfasını da karıştırmaya başlayan sihir, manyetizma ve ispirtizma ehlinin tesirlerini kesin bir şekilde kırmak üzere bizzat Mesih’in ikinci vatanına ve cemaatine misafir oldu Garibüzzaman. Şam-ı Şerif ile Köln arasındaki hatt-ı muvasalayı böylece temin ediyor ve Almanya’nın ‘mukaddes şehri’ni suretleri, Kur’ânî sözleri ve şahs-ı manevisiyle süslüyor Nurslu Bediüzzaman.

Endişelerimize katılacağınızı umuyoruz. Coğrafyası Türkiye, lisanı Türkçe ve talebelerinin çoğu Türkler olan Bediüzzaman’ı, modern devrimcilerin hipnotik aletleriyle uyutulmuş Türkiye halkı şu öldürücü uykusundan uyanmazsa, Almanlar Kur’ân bayrağını ellerimizden alacaklar diye düşünüyoruz. Gelecek zamanlar içinde bu istikametteki gelişmeleri inşaallah aktarmaya çalışacağız. Elbette ki duâlarınızla…