Köpekbalığı sınır tanımaz. Ne zaman nereden saldıracağını kurbanları tahmin edemezler. Onu açık ve büyük denizlerde zannedenler, plaj kumsallarında avlarını yakaladıklarını gördüklerinde, kendi cehaletlerine gülerler. Komünikasyon ve teknolojik gelişmenin tetiklediği globalleşmeyi herkesten önce, menfaatlerini toplumun zararında arayan finans çevreleri kavradılar ve daha sonra ellerindeki kapitalizm gücüyle, millî devletlerin koruma sistemlerini ihtilâl, rüşvet veya aydın oyunlarıyla tahrip ettiler.
Meselâ bizde 28 Şubat sürecinde Kemal Derviş bu önemli vazifeyi deruhte etmişti. Köpekbalıklarını taklit eden spekülatör ve finans çevreleri bilhassa denizaşırı ülkeleri vurmak için Hedgefond’s dedikleri “köpekbalıkları fonlarını” kurmuşlardı. Ani saldırılarla zayıf ülkeleri ve ekonomileri parçalayan bu fonların, idareci ve ortaklarını Amerika ve AB ülkelerinden seçmeme gayretleri, aynı zamanda onların ard niyetlerini de ortaya koyuyor.
Çekirgeleri ilk olarak Alman politikacılarından duymuştuk. Yukardaki fonların da yardımıyla başta Almanya olmak üzere birçok ülkeye karadan hücum eden saldırgan kapital sahipleri, işler haldeki fabrika ve işletmeleri satın alıyor, içini boşaltıyor ve posasını arkası sıra bırakarak bir başka coğrafyaya uçuyorlar. Almanya’daki fabrikalar ve büyük işyerleri bir bir kapandığında, Almanlar bu yatırımların eski Doğu bloku ülkelerine gittiklerini düşünüyorlardı. Sonraki zamanlar, çekirge sürüsünün Batı Avrupa’yı talan ettiğini ve bir başka ülkeye de doğru dürüst yatırım yapamadığını gösteriyordu. Zira başta eski Doğu Almanya olmak üzere Polonya, Çek, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkeler hâlâ yoksulluk, kaos ve geleneksel sıkıntılarıyla boğuşuyorlardı.
Amerika’da 11 Eylül’le birlikte varlıklarını hissettiren ve global tesirlerini tahriplerle gösteren neocon, neoliberal ve diğer müttefiklerinin finans kaynakları olan köpekbalıklarıyla çekirge sürüsü, son zamanlarda saklanma ihtiyacı da hissetmiyorlar. Artık Uzakdoğu ülkeleri, Rusya ve İngiliz sterlini yerine doğrudan “euro”ya yöneliyorlar ve dolar karşısında AB para birimini çökerteceklerini gazetelerde açıkça ifade ediyorlar. Wall Street Journal, Hedgefond’s Globe Finans Servisi Şefi Hans Nufschmid, meslektaşlarına “Avlanmanın en güzel zamanı şimdi. Tam çokça para kazanma mevsimi!” diyerek onları istişarî toplantılara gazete ilânlarıyla dâvet ediyor. Aynı zamanda hedefi de gösteriyor. Pirleri George Soros’un 1992’de sterline yaptığı meşhur saldırıyı örnek alıyorlar. Sterlini mark ve frank karşılığında satarak Britanya Merkez Bankasını devalüasyona mecbur eden Soros, bir milyar doları geçkin kazanç sağlamıştı. Sterline yapılan operasyonun euroya karşı da başladığını, rakamları dikkatlice takip edenler bilirler. 1 euronun 1.51 dolar olduğu geçen Aralık ayında başlayan taarruzla, euro 1.36’ya kadar geriledi. Akdeniz kıyılı ülkelerin köpek balıkları saldırısı altında olduğunu, Papandreu açıkça ifade etti.
Küresel soyguncuların son zamanlarda saldırı öncesi toplantılarını açıkça ilân etmeleri belki de küresel şeffaflığın getirdiği bir mecburiyet. 8 Şubat günü Manhattan’da bir araya gelen mezkûr fon sahipleri, AB para birimine karşı ittifak anlaşması imzaladılar. Soros’un önceki ortaklarından Jim Roger, spekülatör Marc Faber ve Vince Stanzione yatırımcıları ile Soros’un firmalarının temsilcilerinin AB’ye yapacakları taarruzları birlikte takip edeceğiz.
Bazı güzel ve doğru mânâların, iyilik ve adaletten önce şer ve zulümde kullanılmaları sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Birçok deccal yamağının kendilerini “mesih” ilân etmelerine o kadar benziyor ki bu hal. Şeffaflık kelime olarak müsbet mânâlar çağrıştırır. Fakat şu mevzumuzun çerçevesinde finans fonlarıyla küresel soygun ve sömürgelere kalkışanların “global şeffaflık” istemeleri, elbette ki müsbet bir kelimeye menfi mânâlar yükletiyor. Ülkelerin millî ekonomik sınırlarını kaldırarak, korunma sistemlerini felç ederek ve fıtrî zenginliklerinin haritalarını da şeffafça yayınlayarak, en kuvvetli görünen köpek balıklarına ve çekirge sürülerine insanlığın kaynaklarını yem olarak sunmanın ne dehşetli bir felâket olduğunu hepimiz biliyoruz.
AB şeffaflık ve adalet istiyor
Mesihin küresel barış projesi olarak tanıdığımız AB’nin adaletli paylaşım için şeffaflığı istediği bir vakıa. İsviçre’yi bunun için mâlî olarak netleşmeye mecbur ediyor. İngiltere gibi tarihi sömürge, soygun ve hak ihlâliyle dolu ülkeler, şeffaflıktan kaçtıkları için euroya dahil olmuyorlar. İsveç bu projeye destek yolunda Dışişleri Bakanı Anna Maria Lind’i kaybetmişti. Euro için yapılacak referandum öncesinde kurbanını vermişti İsveç. Euronun kuvvet bulması, AB’nin küresel barıştaki elini kuvvetlendirecekti. Hatırlarsanız, o günlerde birçok ülke ekonomisi euroyu kullanmaya başlamıştı.
Çekirgeler ve köpekbalıklarına AB ülkelerinin hükümetlerindeki bazı neocon ve neoliberal politikacıların içerden yardım ettikleri açık bir olay. Fakat bütün bunlara rağmen denizlerden köpekbalıklarının, karadan çekirgelerin AB’yi rahatsız etmeleri, AB’nin bu küresel soygunculara karşı global tedbirler almasını ve dünyanın diğer zayıf devletlerini uyarmasını netice verecektir diye ümit ediyoruz. Teknolojinin gelişmesi, haberleşmedeki mu’cizevî inkişaf ve insanî değerlerin Doğu ve Batı medeniyetlerince ortak payda olarak kabullenilmeye başlanması; insanlığı bu küresel afetlerden koruyacaktır İnşaallah.
Benzer konuda makaleler:
- Ekonomik kriz, AB’yi güçlendirecek
- Ekonomi ön tahmin merkezi ve Soros…
- AB rüyası bitti mi?
- Neoliberal politikalar, STK’lar ve AKP’nin akibeti…
- Dolar mı, euro mu?
- Yerle bir olmuş putları…
- Moskova´da Kur´ân-ı Kerim okuma yarışması
- Faiz lobileri ve hükümetimizin ekonomik politikalarına dair
- Eski devrimciler yeni devrimcilere karşı
- Rusya’nın işgalci sermaye ile mücadelesi
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
İlk yorum yapan olun