Korona muamması nereye?

Bu global hastalığın alelâde bir salgın olmadığını, hadisenin dünya kamuoyunca duyulduğu ilk günden bu yana Yeni Asya her vesile ile anlatmaya çalıştı.

İlginç olan ciheti, bu virüsün ortaya çıkmasında rol alan DSÖ, Çin Komünist idaresi ve global hegemonya peşinde koşuşturan sermayenin temsilcileri, musırrane inkâr edip durdular. Küresel bir cinayete dönüşen bu pandeminin çıkış noktasındaki karartmalardan tutunuz DSÖ ne aktarılmış milyarlarca dolarlara kadar… Ve bu iddia sahiplerinin ise, Marksist kapitalistlerin usûllerince susturulmasına kadar… Faili meçhul cinayetlerle, bizzat virüsle,  itibarsızlaştırılarak ve nihayet sabık Amerika Devlet başkanına yapılan linç operasyonlarıyla bu virüsün menşei, mahiyeti, hedefi, failleri ve bertaraf edilmesinde kullanılacak metotları tamamen dünya kamuoyundan kaçırıldı ve devam ediyor bu firar…

Joe Biden iktidara geldiğinde, ilk iş olarak bu hastalığın mahiyeti hakkında araştırma yaptıracağını duyurmuştu. Bu günlerde Amerika Güvenlik İstihbaratı biriminin üç aylık bir tahkikattan sonraki raporu nihayet açıklandı. İlgi duyan okuyucularımız, internet medyasından söz konusu raporun orijinaline ulaşabilirler. Salgında olabildiğince Çin Komünist Partisi ile DSÖ temsilcilerinin rolünden bahsedilmeyen raporun bam telini saklayamamışlar. Çin hükümetinin, Amerika başta olmak üzere demokratik Batı hükümetleriyle tam manasıyla yapacağı iş birliğiyle, ancak koronanın çözüleceğini yazmışlar.

Biden’ın çevresi hakikati ifade etmese de, dünyanın bu raporu nasıl okuyacağı ortadadır. Çin vebasının laboratuvarlarda nasıl geliştirildiği üzerinde çalışan insanların mutlaka ortaya çıkarılması ve onların yardımlarıyla panzehrin bulunması; bu felâketi durdurmanın esas noktası olduğu, artık Kamala Haris ’in ekibince de dolaylı olarak itiraf edili -yor. Bundan önceki Amerikan hükümetinin iddialarıyla bu rapor tamamıyla olmasa da büyük ölçüde örtüşüyor.

Zira raporda DSÖ’nün Çin üzerinden finanse edildiğini, pandeminin yayılmaya başladığı günlerden sonra Çin bankaları üzerinden dağıtılan rüşvetleri, hedefli ve maksatlı olarak WUHAN laboratuvarlarının dünya araştırmacılarına kapatıldığını, dokuz aylık bir bekletilmeden sonra bile çalışma ortamlarının teftiş heyetlerine yeterince gösterilmediğini, okuyacağınız üzere, raporda kaydetmemişler.

Korona’nın bir şehir efsanesi olmadığını, milyonlarca doktorların nezaretinde ve milyonlarca hastahane-lerde ölen insanlar isbat ediyorlar. İlim “insanlığı ve dünyayı menfaatleri uğruna tahrip” eden dinsiz cereyanların eline geçince ve dünya demokrasisi de materyalist diktatör idarelerine tabi olunca, gördüğünüz üzere beklenilen kaoslarla cinayetin failleri, bir başka muamma olan hedeflerine yürüyorlar. İnsanlığı iki seneye yaklaşan bir zamandır evlerine hapseden salgının mahiyeti de muamma olarak devam ediyor. İnsanlığın içine düştüğü bu labirentlerden nelerini kaybettiği veya edeceği hususu da henüz tam hesaplanamadı. Zira paniğe düşen millî devletlerin içine girdikleri olağanüstü hallerden dolayı; kâr-zararı, zayi olan değerleri, tahrip olan medeniyet unsurlarını, çevreyi, insanın fert ve toplum olarak uğradığı psikolojik yıkıntıları, garipleşen ticaretin uğradığı felâketleri ve semavî dinlerin kayıplarını murakabe ve muhasebe edecek sistemler maalesef henüz çalıştırılmaya başlanmadılar.

Esas şehir efsanesi manasına duçar olan, koronadan ziyade koronaya karşı alınması gereken tedbirler oldu. Türkiye’mizde, insanlarımızın üzerinde tam dört aşı denendi. Hastahaneleri-mizde –hasta yakınlarının ifadelerine dayandırarak- üç doz aşı aldıkları halde entübe halinde hastalarımızdan bahsediliyor. Çocukların muaf olduğu iddia edilen korona salgınında, on sekiz yaşı altındakilerin de aşı sırasına konulmaları bir başka hacaletaver durum… Ve insanlar bilime de bilim adamlarına da millî hükümetlere de güvenlerini kaybediyorlar. Koronanın fizikî alanlardaki tahribatından ziyade ruhî ve manevî alanlardakilerin yansımalarını çokça görmeye başladık. Bu muamma dolu gelişmeler karşısında, insanların her türlü senaryoya inanmaya açık oldukları hakikat değil mi?

Belki de koronaya çare ararken de demokrasiyi aramaya mecbur kalacağız. Demokrasilerin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı ve hasis menfaatler uğruna istibdatlarına müsamaha gösterilen Çin ve Çin’e yatırım yapmış cihanşümul dinsizlik cereyanların idare etmeye kalkıştığı bir dünyada, onlarca pandeminin sırada bekletildiğini de iddia edebiliriz. Amerika’daki neoconlardan ümidini kesen Londra’nın, Pekin ile yaptığı iş birliklerine itiraz etmeyen siyasetçi ve idarecilerden insanlığa elbette fayda bekleyemeyiz. İngiltere’deki korona faaliyetleri, dünyamız açısından önem kazanıyor. Zira Wuhan’da yatırım yapmış küresel tüccarların günümüzdeki merkez üsleri yine Londra olarak görünüyor. Bir taraftan mutasyonlar, deltalar ve nihayet korona-22 ‘ler ve diğer taraftan bütün millî devletlere bu hususta verilen dehşetli vehimler… Trump karşısında köşeye sıkışan ÇKP idarecileri Amerika’ya da, AB ve diğer Batılı ülkelere de güvenmiyorlar. Kendilerine en yakın ve sadık olarak AB’den ayrılmış İngiltere’yi görüyorlar. Ve elimize bilgiler geçtikçe muamma çözülünceye kadar yazmaya inşaallah devam edeceğiz.

Benzer konuda makaleler:

1 Geri Dönüşüm

  1. Koronavirüs ve aşı dayatması | EuroNur · SaidNursi.de

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*