Koronanın “Kuddüs! Kuddüs!” zikrini duyuyor musunuz?

Çin gribi koronanın, İspanyol gribinden çok şanslı olduğu elbette tartışılmaz.
Yalnız gazeteler değil; hava zerrelerini kullanan ve sayıları milyarları aşan neşriyat kanallarıyla. Dünyamız, tabiri caizse -üzerindeki insanlarla- adeta korona zikrine tutulmuş… Gel gör ki koronanın dilinde ise; yaratıcının bin bir esması… Yazılı, görüntülü ve tüm elektronik medyaya baktığınızda, bu bin bir ismin çeşitliliğini görüyor ve duyuyoruz. Şu makalemizde yalnızca koronanın “kuddüs, kuddüs!” sesine kulak kabartacağız.

Bir adı Tahir, biri Kuddüs, diğeri Mutahhir ve bizi doğrudan alakadar eden Afuv ve Ğafur gibi; temiz, temizleyen, bağışlayan Allah’ın güzel isimlerinin koronaca seslendirilmesini, dar ve geniş sayfada ele almaya çalışacağız.

Kainatın meyvesi ve yer yüzünün biricik misafiri olan insanın dışında dünyamızı kirleten hiçbir varlığın olmadığını, yaratılışın tarihçesi olan Kur’an’a dayanarak korona kulağımıza fısıldıyor. Kirlilik, taharetsiz, kokuşmuşluk, çöplük, pejmürdelik, düzensizlik, nizamsızlık, zulüm ve günah yalnızca insana ait sıfat ve isimlermiş. Hem dünyamız ve hem de dünyamızın dahil olduğu kainatta bu özelliklerin olmadığını korona söylüyor bugünlerde. İşe insandan başladı… Önce tahareti, temizliğin ilk basamağı olan abdesti ders verdi. Sonra; üzerinde bulunduğumuz çevrenin ve kullandığımız eşyanın temizliği. Kur’an’ın bunca ihtar ve ikazına rağmen her türlü tehlikeli mikrop, ışın, gazlar ve diğer unsurlara maruz bıraktığımız beden ve uzuvlarımızı sünnete göre örtmemizi… Sonra da zaman, mekân, meşguliyet ve mübaşeret yönleriyle bizi zapturapt altına aldı. Sıhhatimize nezaret eden ev doktorlarımızdan, ta dünya sağlık örgütüne kadar tüm tıp uzmanları bu istikamette koronayı tasdik ediyorlar. Kur’an’ın emrine uyarak günde beş defa ellerini, genzini ve yüzünü yıkamayan milyarların, bu defa ifrat edip onlarca kez yıkamalarına koronadan başka herkes şaştı.

Hâlbuki bizi kainatımızla birlikte halk eden yaratıcımız; korona ile korku ve endişe içinde yaptırdığını, bin beş yüz seneden bu yana en büyük rehber, en büyük öğretmen ile insanlığa ders verip duruyordu. Avrupa’yı karanlık çağdan aydınlanmaya yönelten büyük alimler de bunu keşfetmişler ve kitaplarına da yazmışlar; fakat enaniyete tapan semavi din karşıtı feylesoflarca yoldan çıkarılan medeniyet, gördüğünüz üzere korona karşısında maskaralığı oynuyor bugünlerde. Enfüsi ve sübjektif alemde bize anlattıkları, ciltleri dolduracak kadar çoktur. Mesela yalnızca kültürümüzde “ayak yolu” denilen şu kaza-i hacetten sonraki temizlenme usulü hakkında, Avrupa çoktan geniş bir çalışmaya ihtiyaç duydu. İslam’ın taharet kültürü yanında tam temiz kabul etmediğimiz Japonya örneğini, AB almak üzere tartışmaları başlattı. Hâlbuki Avrupalı hekim ve feylesoflar; orta çağda mikrop ve virüslerin Müslümanları neden rahatsız etmediklerini eserlerinde yazmışlardı.

Arz ettiğimiz üzere; koronanın Kuddüs ismiyle enfüsi dairede verdiği mesajı daha genişçe ele alamayacağız. Geniş alemden kastımız ise; koronanın globalce Kuddüs ismini, Allah’ın yarattığı şu güzel dünya tabiatındaki ikazlarını ve fıtratı bozmaya kalkışanlara karşı, Kuddüs ismini Celallice zikrini ifadeden ibarettir. Allah’ı yakından tanımak; sıfat ve isimlerini yeryüzündeki hadislerle bilmek ve O’na ait işlerinin çeşitliliğini seyretmek için tevhidi ders veren tefsirleri okumanın şart olduğunu biliyoruz. Kur’an’ı zamanımızdaki ilimlere uygunca tefsir etmiş Bediüzzaman Hazretleri Kuddüs ismini anlatırken; Hakim, Rahim, Adl ve Kerim isimleriyle irtibatlandırarak arz ediyor. Beşerin oluşturduğu cemiyetin temelini teşkil eden adalet bozulduğunda elbette orada düzen ve denge de kalmayacaktır. İşte o zaman bildiğimiz lalettayin kirler, pislikler ve kokuşmuşluklardan daha fena zulümler ve büyük kirlenmelerle karşılaşacağız. Kirlilik, nezafetsizlik veya pislik kelimelerinin geniş anlamında; insanın yaratılışına ters ahlak ve hayat kadar, semavi dinlerce çirkin görülen günahlar da vardır. Bütün dinlerde “günahlardan temizlenme- arınma” manası, maddi manevi kirlenmenin iç içeliğini bize ders verir.

İsimleri temiz, sıfatları temiz, işleri ve icraatları temiz olan Rabbimiz, tertemizce yarattığı ve temizliğini insan havsalasının alamayacağı derecede temin ettiği dünyamızın, insanlarca kirletilmemesi hususunda Kur’an’da emirleri, tavsiye ve tehditleri vardır. Yeryüzünü daha önce kirletmiş âdemoğlunu; toprak, su, hava- rüzgâr ve nur-nar ile cezalandırdığına dair o kadar çok haber var ki… Bazen de bu dört çeşit askerini bir tarafa bırakır, kaidelerinin dışında bir şazz ile yer küremizi virüslerle temizletir.

Cezaların zamanlarla, medeniyetlerle ve insanların o dönemlerdeki fiilleriyle mütenasip olması da ilginç. Batılılar pislikleri, kir ve günahlarıyla Hint Okyanusunun sıcacık kıyılarını ahlaksızca berbat edince, Rabbimiz tam sekiz bin km’lik geniş bir alanda Tsunami ile ilginç bir temizlik yapmıştı. Koronanın Kuddüs olan Rabbimizce istihdamı, hem bir şazz ve hem de çok garip. Bazen su, bazen hava zerrelerine binerek, uçuyor dünyanın yedi kıtasında. Fıtrat Peygamber’inin mesajına – çok medeni olduklarından (!)- itiraz eden metropolleri ve temsilcilerini vuruyor. Bir türlü hakiki medeniyete dönemeyen Avrupa’yı merkez üssü edinmiş korona, mucizevi füzelerle tüm dünyaya hegemonyası altında Kuddüs zikrini yaptırıyor: Kirletilmiş sahiller, batakhaneler, ahlakın kaybolduğu tüm toplantı ve eğlence merkezleri, insanları öldürmek için silah üreten fabrikalar ve insan hayatını hedefleyen tüm meşguliyetler…

İmam-ı Ali’nin (r.a) mazhar olduğu Kuddüs virdini, (seri-üs seyr/en süratli) zamane çocuğunun koşuşturduğu coğrafyalarda global ve gropça okuyan koronanın başlattığı temizliğin, mucizevi olduğunu görüyoruz. Nemrutların, friravun ve deccallerin, istibdat ve zulümleriyle başaramadıkları bir disiplini en modern, fakat en kirli metropollerde uygulayan Allah’ın bu biricik askerine karşı, zamane diktatör ve zalimlerinin esas duruşta beklemeleri sizce de mucize değil mi?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*