Kudsî dâvânın hadimlerinin manevî cihadı

Bu defa maddî baharı Avrupa’nın en kuzeyindeki üç ülkede karşılamak nasip oldu.

Üç hafta süren ve yol arkadaşım olan değerli dostumla (Risale-i Nur terminolojisine girmiş olan 11 kişi mesabesinde ve kıymetinde olarak) yaptığımız bu seyahat gönül, kalp, his ve hizmet dünyamızda yepyeni kapılar açtı elhamdülillah. Öyle ümit ediyorum ki, bu tür manevi muhtevalı seyahatler; kudsî dâvâmız, camiamız, İslâmiyet ve bütün insanlığın saadeti açısından da güzel gelişmelere ve açılımlara katkı sağlayacaktır.    

Baharın bütün güzelliğini ve haşmetini yol arkadaşım değerli dostum, kıymetli bir hizmet ve dâvâ adamı Mustafa beyle ilk durağımız İngiltere’de yaşadık. İngiltere’deki ilk on günümüzde unutulmaz hatıralar ve aktif hizmet faaliyetlerinin içersinde kendimizi bulduk. Londra merkezindeki beş tane dershanede kalan ve derslere iştirak eden talebe, esnaf, çalışan Nur Hadimlerinin Risale-i Nur’dan aldıkları kerametvari ihlâs ve sadakat düsturlarına uyarak sebat ve metanetle gerçekleştirdikleri çok güzel hizmetlere şahit olduk.

Son on günümüz de Kuzey Yarımkürenin her türlü ağacın harika yeşile bürüdüğü kara parçası ile Baltık Denizi ve Atlas Okyanusunun maviye bürüdüğü İskandinav ülkelerinden İsveç ve Norveç’te değerli dâvâ adamlarının arasında tatlı ders, sohbet ve hatıralarla doya doya yaşayarak geçti. Yepyeni simalar, her gittiğimiz yerde karşılaştığımız “Nur dairesine” yeni giren yerli ve yabancıların varlığı manevî dünyamıza yepyeni ufuklar açtı.

Dar imkânlara, farklı bir dinin coğrafyasına, hatta dinsizliğin ve ateizmin yaygınlaştığı “helâket ve felâket asrının” dehşetine kapılan insanların olduğu bir coğrafyada ve toplumda ayakta kalarak Risale-i Nur düsturlarıyla “hizmet” etmenin heyecanını ve gerekliliğini hiç kaybetmemiş bir avuç dâvâ adamının o bitmeyen enerji ve aşkla nasıl hemhal olduklarını yaşadık. Bunlardan birkaç tanesini aşk ve ibret olması dilek ve temennisiyle zikredelim.

İngiltere’deyken Londra’daki nur talebesi Ahmet beyin iş yerine yaptığımız ziyaretteki manzara bizi çok etkiledi. İki yıl kadar önce Ahmet beyin dükkânına çok farklı bir amaç için gelen Zain adlı İngiliz vatandaşı, duvarda asılı olan ve insanın, ruhlar âleminden gelip doğum, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, ölüm ve haşre giden yolunu sembolize eden levhayı görünce manasını soruyor. İngilizce izah edilince çok etkileniyor. O gece gördüğü rüya üzerine kalkıp namaz kılma hareketlerini yaptığını bize anlattı. Ben kendisine ‘Peki bunları nereden biliyordun?’ deyince, “Müslümanlardan ve camilerde olan hareketlerden uzaktan görmüştüm.” dedi. İslamiyet’e girişiyle büyük imtihanların başladığını da anlattıklarından öğrendiğimiz bu kardeşimiz şu an Müslüman olmuş. Eşi “Sen terörist oldun!” diye karşı çıkınca ondan ayrılmış. Kendisiyle biraz muhabbet edip, bir de kitap hediye ederek ayrıldık. Böyle bir toplumda ayakta kalmak çok zor. Dua edelim bu gibi kardeşlerimize Allah’ın yardımı uzak olmasın.

İsveç’te karşılaştığımız Aryan ismindeki bir Afgan kardeşimizin buradaki Nur talebelerinden Hüseyin ve Mustafa hoca ile karşılaştıktan sonra dünyası değişmiş. Risale-i Nur’a ve Üstada çok bağlı olduğunu ifade ediyor. Bizimle karşılaşınca da: “Sizdeki bu muhabbet ve bağlılığı başka Müslüman gruplarda görmedim. Onun için ben onların çoğundan ayrıldım.” ifadesini kullandı.  

Geçen hafta Cuma namazını kıldığımız Norveç’in başşehri Oslo’da Bediüzzaman Mescidinde sohbet ettiğimiz oradaki yetkililerin bir gün sonra da Bediüzzaman Mescidi’nin şubesini 500 km ötede bir şehirde açma heyecanını yaşamanın bizi ne kadar memnun ve mesrur ettiğini tahmin edebilirsiniz herhalde!

Üç gün sonra bu caminin baş imamı Mehmet Hocanın bana gönderdiği mail şöyle:

“Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtuhu.

Saygı değer Nejat abicim, sizin gibi saygı değer mütevazı bir insanın bize ve İmam Bediüzzaman Camiimize teşrif etmeleri elbette bizim için bir onurdur. Yapmış olduğunuz ziyaretten dolayı çok memnun kaldığımızı belirtmek istiyorum. Her ne kadar ziyaretiniz kısa da olsa fazla konuşma imkânımız olmadıysa da, bunun devamını diliyorum. Dualarımız tüm Müslüman kardeşlerimiz için her nerede ve her nerede hangi bucakta hangi köşede olursa olsun kalın sağlıcakla.

Saygı ve sevgilerimizle Mehmet Salman, İmam Bediüzzaman Camii Başkanı, Norveç-Oslo. 04.06.2014”

Yine Norveç’te karşılaştığımız doğu kökenli, Kürtçe konuşan ve o ırktan geldiğini ısrarla söyleyen bir vatandaşımız Norveç dershanesindeki sohbetimizden ve Üstadla ilgili fikirlerimizi anlattıktan sonraki itirafı: “Ben bu konuları böyle bilmiyordum.” Manevî cihadı esas alan bizler için daha kat edilecek ne kadar yol olduğunu gösteren kilometre taşlarıdır.

Norveç dönüşü, İsveç’in orta bölümlerinde oturan Said isimli bir değerli iş adamı oturduğu şehirdeki Müslüman cemaatin çocuklarını ve kendilerini dinî yönden eğitmek için maddî ve manevî her fedakârlığa hazır olduğunu beyan etti. Bizden bir eleman bulmak için dilekte bulundu: “Arapça bilen, Risale-i Nur’a hakim değerli bir eleman bulun; her şeyini ben karşılayacağım.” dediğini duyunca bu bakir alanların manevî yönden ne kadar ihtiyaçlı olduklarını ve nelere gebe olduğunu aynelyakin idrak etmiş olduk.

İsveç’in Uppsala şehrindeki misafir olarak kalan Suriyeli Muhammed kardeşimizin Risale-i Nur ve Üstada olan hayret ve samimiyetine şahit olduk. Türkiye’ye ve Türk milletine sevgi ve bağlılığını görmek ne kadar düşündürücü ve mutluluk vericiydi.

Daha anlatacak çok şeyler var. Anavatanda olan bizlere düşen daha çok sorumluluk, hizmet ve vazifeler var. Daha fazla gayrete, aşka, çalışmaya, gayrete, dikkate ve fedakârlığa ihtiyaç var.     

Cenab-ı Hak hepimiz ve bütün ehl-i imanı İslâm kardeşliğini bozacak, zedeleyecek, nifak ve firaka sebeb olacak kötü hasletlerden olan gıybetten, fitneden, fesattan, yalandan, haksız tarafgirlikten, ithamdan, münafıklıktan uzak eylesin. Gafletlerimizi izale etsin. (Amin) Tembellikten uzak etsin (Amin).

Netice olarak birçok yönden olduğu gibi manevî yönden de büyük ve bakir bir alan olan bu bölgelere biraz daha ihtimam gösterilip iman, Kur’ân ve “insaniyet-i kübra olan İslâm’’ adına yapılacak hizmetler konusunu gündeme almak gerekiyor. Burada özünden kopmamış, dâvâsının samimiyetini yaşamaya çalışan çok değerli kardeşlerimizle daha fazla irtibat ve mesai yapmamız lazım. Onlara her konuda yardımcı olmamız gerektiğini hem buradaki dostlarımızın kalbi arzuları hem de bizim tespitimiz olarak bire bir yaşamış olduk.

Bütün bize bu manevî hazzı yaşatan İngiltere, İsveç ve Norveç’teki ehl-i hizmet ve ehl-i himmet dostlarımızın hepsine yardımları, ikramları, misafirperverlikleri, rehberlik ve samimiyetleri için çok teşekkür ediyoruz. Hizmetlerinin devamını diliyoruz. Dualar ederek dualarını bekliyoruz.

İnşaallah en kısa zamanda daha büyük proje ve faaliyetlerde bu mukaddes dâvâda manevî cihada devam etmeyi Rabbimizden niyaz ediyoruz. 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*