Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Kur’an’ın dellalı, Risale-i Nur’lar ise Kur’ân’ın manevi bir mucizesi ve hakiki bir tefsiri olduğunu birçok makalelerimde ve sohbetlerimde nazara vermişim.
Kur’ân-ı Kerim’de Risale-i Nur’a işaret var mıdır? Konumuzla alakalı İşaratü’l İ’caz, Tarihçe-i Hayat ve Şualar eserlerinden derlediğimiz bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evvela Kur’ân nedir? Daha sonra Kur’an Risale-i Nur’lara işaret ediyor mu ona bakacağız
Kur’an; Allah’ın ezeli ilminden süzülüp gelen bir rehberdir. Bundan dolayı Allah’ın bütün mülkünü kuşatacak ve ihata edecek bir mahiyettedir.
Cenab-ı Allah’ın varlığını bütünü ile tarif ve tasvir etmek; ancak vahye dayalı bir durumdur. İşte Kur’ân vahiyle inzal edilmiş bir kitaptır.
Kur’an’ın bir ucu maddi âlemde iken, diğer ucu Vacibü’l Vücud olan Allah’ın Zat-ı Akdesi ve sıfatlarındadır.
Böyle ihatalı bir kelâm elbette içeriğinde ve bünyesinde sayısız ilim ve fikirleri taşır.
“Ne yaş, ne de kuru hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir şekilde kitapta yazılmış olmasın.” En’am 6/59
Müellif Bediüzzaman hazretlerinin Şualar eserinde, Birinci Şua’da şöyle geçer:
“Her bir ayetin mânâ mertebelerinde bir zâhiri, bir bâtını, bir haddi, bir muttalaı vardır. Bu dört tabakadan her birisinin (hadisçe mealen) furûatı, işârâtı, dal ve budakları vardır. Şualar, 1. Şua, 24. Ayat
Kur’ân âyetlerinin zahirî, bâtınî, İşârî, sarih ve remzî çok mânâları ve her asra hitab eden hakikatları vardır. “Her âyetin dalı var, budağı var; her dalın da başı var, sonu var, çiçekleri var” şeklindeki hadis, bu mânâya işaret etmektedir.
Hadisin de hükmüyle ayetin, çok mana ve mertebeleri vardır, birçok ilim dalları bunlardan neş’et etmiştir.
Bu ayet ve hadisin ışığı ile meseleye bakacak olursak, Kur’ân yüz binlerce kitabı içinde işari ve remzi olarak barındıran cami bir kitaptır.
Kur’ân üzerine günümüzde beş yüz binden fazla tefsir telif edilmiştir. Kur’ân, kâinat kitabının tercümesidir.
Kâinatın rengini değiştiren her meseleyi vuzuha kavuşturmuştur. Hâdiselerin satırları altında gizlenen hakikatleri ortaya çıkaracak olan da yine Kur’ân’dır.
Altı yüz küsur sayfalık bir kitap üzerine milyonlarca kitap ve şerhlerin yazılması onun ne denli bir hülasa ve ne kadar ihatalı bir kitap olduğunu gösterir.
İslam tarihinde hadis, kelam, tefsir, siyer, esbab-ı nüzul, belagat, siyak sibak gibi birçok ilim dalı, Kur’ân temelli ve Kur’ân kaynaklı ilim dallarıdır.
Kur’ân’ın sarih ve zahir manası ağacın kök ve gövdesi olurken, onun remzi ve işari manaları dal ve çiçekleri oluyorlar. Malum, dal ve çiçekler kök ve gövdenin en uzağında bulunurlar.
Kur’ân’ın sarih ve zahir manalarının yanında bulunan remzi ve işari manalar ancak ilim ve feyiz ile bilinebilir. Herkes bu ince ve latif remizleri aklı ile göremez, zira ilimce çok uzaktalar, ancak ehil olanlar o remizleri görebiliyorlar.
Risâle-i Nur, Kur’ân âyetlerini mânâ yönünden açıklamasıyla tefsir ilmi içinde değerlendirilirken; zamanın inanç ve ahlâk gibi problemlerini tartışması açısından da kelâm ilmi çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Bediüzzaman Hazretleri şöyle buyurmuş: ”Kat’î kanaatim geldi ki, Şah-ı Nakşibend, Gavs-ı Âzam gibi Risâle-i Nur’u ve kudsî hizmetini keşfen müşâhede edip tahsinkârâne haber vererek ona işaretler ediyor.”
Keza, ”Otuz üç âyât-ı kerîmenin işârâtı ve İmam-ı Ali (ra) ve Gavs-ı Âzam’ın (ra) ve yüzlerle ehl-i tahkikin takdirkârâne beyânâtıyla bir Nur-i Kur’ân olduğu ve ona yapışanların, inşâallah, îmânlarını kurtaracakları kat’î tahakkuk eden Risâle-i Nur, kat’iyen söndürülemez, kaybedilemez.” Şualar, 14. Şua s.448
Risale-i Nur; asrımızın anlayış ve ihtiyacına göre yazılmış bir Kur’ân tefsiridir. Her asrın manevi hastalığı ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır.
Müellif Said Nursî Hazretleri Kur’ân-ı Kerimi baştan sona tefsir etmek niyetiyle önce İşaratu’l-İ’caz isimli eseri yazmıştır. Bu eser, Fatiha suresini ve Bakara suresinin ilk otuz üç ayetini sırayla tefsir etmektedir. Bazı nedenlerden dolayı ancak işaratü’l İ’caz eserini yazdırmıştır.
Risâle-i Nur, Kur’ân tefsiri olması itibariyle, aklın yanı sıra, kalb, ruh ve diğer bütün duygulara da hitap etmektedir. Ahlâkın bütün boyutlarına ışık tutmakta ve birçok sosyal probleme çözümler sunmaktadır.
Bedîüzzaman hazretleri, hiçbir yerde bu ayet Risale-i Nur hakkındadır demiyor ve şahsını ön plana çıkarmıyor; sadece izah ettiğimiz İşari tefsirin kurallarını kullanarak Kur’ân ayetlerinin işaret ettiği külli manaların yüzlerce işari manalarından birinin de Risale-i Nura işaret ettiğini belirtiyor.
Bediüzzaman hazretleri Risale-i Nur’ları yazarken veya yazdırırken Kur’ân’dan başka me’hazı yok, Kur’ân’dan başka üstadı yok, Kur’ân’dan başka mercii yoktur. Te’lif olduğu vakit hiçbir kitab müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur’ân’ın feyzinden mülhemdir.
Risale-i Nurlar, Kur’ân’ın hakikatli ve manevi bir tefsiri olmasından dolayı, Risale-i Nur’larda ne kadar meziyet ve güzellikler varsa, bu güzellik ve meziyetlerin hepsi Kur’ân’dan süzülüp gelmiştir.
Hülasa-ı kelam: Risale-i Nur ve ondaki meziyet ve güzellikler tamamen Kur’ân’dan suzülmiş bir tefsirdir.. Risale-i Nurlar ise Kur’ân’ın manevi bir mücizesi olduğu için Kur’ân ona işaret ediyor.
Değerli EuroNur TV izleyicileri bir başka programda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz…
Benzer konuda makaleler:
- Peygamber efendimizin iletişim tekniği
- Risale-i Nur, nasıl bir tefsirdir?
- Bediüzzaman ve Risâle-i Nur hakkındaki bazı isnadlara cevaplar
- Bediüzzaman ve Risâle-i Nur hakkındaki bazı isnadlara cevaplar
- Said Nursi ve Tecdid Geleneği
- Risale-i Nur´un Metod ve Gayesi
- Kur´an´ın Eşsiz Belağatı