Kur’ânî adalet, tek bir masumu da feda etmez

bediuzzaman-said-nursiSİYASET, EFKÂRIN ÂLEMİNDE BİR ŞEYTANDIR; İSTİÂZE EDİLMELİ

Siyaset-i medenî, ekserin rahatına fedâ eder ekalli. Belki ekall-i zâlim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.

Adâlet-i Kur’ânî, tek mâsumun hayatı, kanı heder göremez, onu fedâ edemez, değil ekseriyete, hattâ nevin umumu.

Âyet-i “Kim bir cana kıymamış birisini öldürürse… (Mâide Sûresi :32.)” iki sırr-ı azîmi vaz’ ediyor nazara. Biri mahz-ı adâlet. Bu düstur-u azîmi.

Ki ferd ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adâlet-i İlâhî, ikisine bir bakar. Bir sünnet-i dâimî.

Şahs-ı vâhid hakkını kendi fedâ ediyor; lâkin fedâ edilmez, hattâ umum insana. Onun iptal-i hakkı, hem irâka-i demi,

Hem zevâl-i ismeti; iptal-i hakk-ı nevin, hem ismet-i beşerin mislidir, hem nazîri. İkinci sırrı budur: Hodgâmî bir âdemî,

Hırs ve heves yolunda bir mâsumu öldürse, eğer elinden gelse, hevesine mâni ise harab eder dünyayı, imhâ eder benî Âdem’i.

Sözler, s. 658

BAZEN ZID, ZIDDINI TAZAMMUN EDER

Zaman olur zıd, zıddını saklarmış. Lisân-ı siyasette lâfız, mânânın zıddıdır. Adâlet külâhını,(Hâşiye)

Zulüm başına geçirmiş; hamiyet libasını, hıyânet ucuz giymiş. Cihad ve hem gazâya, bâğî ismi takılmış. Esâret-i hayvanî, istibdad-ı şeytanî, hürriyet nâm verilmiş. Zıdlarda emsâl olmuş, sûretlerde tebâdül, isimlerde tekabül, makamlarda becâyiş-i mekânî.

Haşiye: Bu zamanı tam görmüş gibi bahseder.

Sözler, s. 648

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*