EURONUR ÖZEL

Kurban Bayramı ve Teşrik Tekbirleri

Özel Makale / Tekbir

Kurban, canın yongası olarak kabul edilen maldan, Allah’ın rızık olarak verdiği maldan, yine O’nun rızası yolunda, ölçüleri belirtilmiş olan bir hayvanı kesmektir. Allah’ın verdiği maldan yine O’nun rızası için bir fedakârlık yapmaktır. Zenginlik ölçüsü kabul edilen nisap miktarına ulaşan bir mal varlığına sahip olan Müslüman, belli hayvanlardan birini kurban olarak kesecektir.

Kurbanın Manevi Anlamı ve İtaat Boyutu

Kurban, önemli bir itaat göstergesidir. Allah’ın emrine itaatin tezahürüdür. Bu yönüyle yüksek bir kulluk işaretidir.

Bayramlar, maddi manevi rahmetin coştuğu zamanlardır. Rahman ve Rahim isminin tecellisidir. Ayrıca hac mevsimi olması sebebiyle sene içinde önemli bir zaman dilimidir.

Hac Mevsiminin Külli Kulluk ve İstişare Vurgusu

Hac ibadeti, İslam dünyasının senelik büyük kongresidir. İslam dünyası, her türlü tarafgirlikten uzak olarak dertlerini burada teşhis edecek, bunların çarelerini hissiyata kapılmadan araştıracak, çözüm yollarındaki bütün ihtimalleri dikkatlice gözden geçirecek, her memleketin şartlarına uygun olanı kendileri tercih edeceklerdir. Her ülke kendi sıkıntılarını ve düşünebildiği çözüm önerilerini ortaya koyacak, diğer ülkelerle bunları istişare edecek ve en uygun hâl çarelerini bulmaya gayret gösterecektir. Bir vücudun azaları gibi olmak bunu gerektiriyor.

Tabii bunları ilim adamları, siyaset adamları, bürokratları ile birlikte yapacaktır. Doğru çözümlerin anahtarı hissiyattan uzak, hakkın hatırını yüksek tutmak için yapılan istişarelerden geçmektedir. Hac mevsiminde çok sık tekrar edilen “Allahü ekber” sözü, hakkın hatırının yüksek tutulması gerektiğini, hem sıkıntıların teşhisinde hem de tedavi usullerinde, reçete acı bile olsa sonuçta eğer şifa gelecekse o acı ilacı içmekle olacaktır.

Hac mevsiminde “Allahü ekber” cümlesinin çok sık tekrar edilmesinin bir sebebi de Arefe günü sabah namazından başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazı dâhil olmak üzere her farz namazdan sonra tekrar edilen teşrik tekbirleridir.

Hac, herkes için külli bir kulluğun ifadesi olduğundan o zamanların özel bir anlamı vardır. Dünyadaki idareciler de bazı özel zamanlarda bürokrasi perdesini kaldırıp bütün halkı ile bire bir görüşmüyor mu? Onların dertlerini özel olarak dinliyor. O gün her vatandaş bir vezir-i âzam gibi oluyor. Padişahla perdesiz görüşüyor. Hac mevsimi böylesine özel günlerdir.

Hac için Arafat’a çıkan her kul, haccın farz ve vaciplerinin yerine getirildiği o mübarek mekânlarda Allah’a en yakın olduğu anları yaşamaktadır. Manen ve hayalen iki cihandan geçip, maddi kayıtlardan sıyrılıp, doğrudan Rabbine yönelip “Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahilhamd” demesi, bunu her farz namazın arkasından tekrarlaması, sanki doğrudan huzura kabul edilip, “ancak sana ibadet ederiz” deyip herkesin kendince varabildiği bir yakınlıkla kulluğunu Allah’a arz etmesidir.

Teşrik Tekbirleri ve Kulluğun Zirvesi

Namazın hemen her rüknünde ve hacda “Allahü ekber” cümlesinin çok tekrar edilmesi, aklın önüne şöyle bir ufuk açmaktadır: Sanki kul, bu cümleyi her söyleyişinde huzura kabul için bir mertebe yukarı çıkıyor. Her yukarı çıkışta da bunu yeniden tekrar ediyor. Adeta miraç merdiveninin her basamağında bunu bir şükür olarak söylüyor. Madem ki namaz mü’minin miracıdır, bu miracın her basamağı çıkıldıkça bir şükür olarak “Allahü ekber” sözü tekrarlanmaktadır.

Bütün maddi ve dünyevi kaygılardan uzak, mal mülk sevgisini bir kenara koyup, “Ben bâtıl dinlerden uzaklaşarak, yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Rabbülâlemin’e yönelttim, ben asla sizin gibi müşrik değilim!” diyerek kurbanını kesip kurban ile birlikte madde sevgisini de kurban ederek, doğrudan Allah’ın kulluğuna, doğrudan O’nun huzuruna kabul edilip buna bir şükür olarak teşrik tekbirleri ile bu hissiyatını ifade etmektir. Teşrik tekbirlerinin açtığı kapılardan o külli kulluk dairelerine girip, Rabbinin büyüklüğünü görüp, hayretle secdeye kapanıp “Allahü ekber” ile bu külli kulluğunu ilan etmektir. Padişahın bayramına iştirak eden bir neferin, bir vezir-i âzam gibi doğrudan onunla karşı karşıya gelmesi, aradan perdelerin kalması gibi bir buluşmadır. Başka zamanlarda bir neferin padişahı görmesi kolay değildir, ancak bu özel bir davettir ve herkese açıktır. İşte kurban bayramı günleri, özellikle hacda böylesine özel anlardır.

Teşrik tekbirleri, şeytanın hile ve desiselerini kıran birer iksirdir. Bütün dertlerin çaresi, bu tekbirlerde ifadesini bulan manada gizlidir. En büyük Allah ise, bütün dertlerin çaresi de ondadır. O’na iman ve intisap ile müşküller hallolur, dertlere çare bulunur.

Bütün Müslümanların kurban bayramlarını tebrik ediyorum. Maddi manevi bayramlar yaşamalarını diliyorum. İslam âleminin içine düştüğü girdaplardan kurtulup huzura kavuşmaları için dua ediyorum. Ülkemizin ve insanlığın huzur ve mutluluk içinde bayram geçirmelerini diliyorum.

Benzer konuda makaleler:

Ali Sarıkaya

Adana'nın Saimbeyli İlçesi Çeralan Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve Liseyi Konya İHL de okudu. 1976 da İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. Milli Eğitimin çeşitli okullarında öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Osmaniye'de yaşamaktadır. Osmaniye'de yerel… Devamı »

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu