Kurbanımıza dil uzatan, vahşi katiller!

Bugün tarihi itibariyle, Kurban Bayramı’na on bir gün kaldı. Rabbimiz, hepimizi, bu mübarek günlere vâsıl olmayı, kavuşmayı nasip etsin inşâallah.

Eskiden, daha yakın zamana kadar ne güzeldi. Çocukluk günlerimizden beri, Kurban Bayramı’na yakın kurbanlıklar caddelerde, sokaklarda getirilir, götürülürdü. Hele de benim gibi, hiç köy hayatı bilmeyen şehir çocukları için, ne güzel hatıralardı onlar. Ama bir müddettir, çeşitli bahanelerle bu işlere tahdit konularak, şehir içleri yasaklanıp belediyelerce tesbit edilen yerlerde yapılmaya başlandı.

Malûmunuz, cılız şekilde çıkan sesle de olsa, memleketimizde, dindar insanların bu kurban ibadetine, anlar-anlamaz şekilde lâf söyleyenler de olmuyor değil. Aslında sair zamanlarda en güzel kebapları yiyenlerin kurbana dil uzatması, dolayısıyla İslâm düşmanlığındandır.

Bir de Avrupa kâfirleri var, bunlar da umumen İslâm âlemine bu hususta zaman zaman dil uzatıyor. Kendi yedikleri domuz etleri, sanki kesilmeden önlerine geliyor. Tabiî,  maksad, İslâm düşmanlığı. Hem bizim yerliler, hem de yabancıların ortak noktası bu.

Bizim kurban işlerimizde konuşan yabancıların yaptığı bir canilik, katillik, vicdansızlık, merhametsizlik var ki, anlatması bile zor bir şey. Ekserimiz, TV’lerde belgesel programları seyretmişizdir. Bunların içinde, tevhid delillerini gösteren çok güzel şeyler vardır. Tabiat içinde hayvanların, bitkilerin hayat tarzları v.s. gibi konular anlatılır.

Ama son zamanlarda, bu iş biraz katliâma, katilliğe, vahşiliğe, canavarlığa doğru gitti. Masum hayvanlara, canavar hayvanların hücum edip, öldürüp, yemeleri gösteriliyordu. İlk defa gördüğümde-tabiî bir şey de-uzaktan filmleri çekiliyor sandım. Fakat sonradan dikkat ettiğimizde bu iş, dünyanın muhtelif yerlerinden gelen sadist zevkperestler için, Afrika’da hususî olarak “safari” ismi altında yapılan birer programmış. Bazen canlı olarak öküz gibi hayvanları getirip, o canavarların önüne attıkları olduğu gibi, büyük bir tabiat ormanlığında da bu iş yapılıyormuş. Daha sonra bu resimleri, filmleri görünce iyice anladım. O işler için hususî yapılmış vasıtalar içinde seyirciler geliyor ve o kan dondurucu vahşi canavarlıkları seyredip, bir de kameralarla kayıt altına alıyorlarmış.

İslâmın kurban ibadetine “vahşilik” diye dil uzatan vahşilerin nefis ve sadistlikleri uğruna, alçakça yaptıkları muamele devede kulak gibi kalır. Bütün bunları görünce, dudaklarımızdan, işte başlıktaki ifade döküldü.

Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar gibi, şükürler olsun, bizim milletimiz de kurban vecibesini yerine getiriyor. Kurbanlarını kesip, fakir-fukaraya, belki de senede bir defa et yüzü görenler başta olmak üzere, muhtaçların et ihtiyaçlarını sağlıyorlar. Çocukluğumuzda babamızın yanında durur, kurban işinde yardımcı olurduk. Daha sonra evlendiğimizden bu tarafa şükür, bu vazifemizi, umumiyetle arkadaşlarımızla ortaklaşa keserken son senelerde İslâma hizmet eden vakıflarımıza iştirak ediyorduk.

Bir iki senedir, Afrika’daki insanların vaziyeti çok rikkatimize dokundu ve o acıma, merhamet hissi bizi, orada (aynı zamanda, Türkiye içinde de, kurban faaliyeti yapan) “YENİ ASYA VAKFI- AVUST- RALYA NUR VAKFI” ortaklığının organizesine iştirak ediyoruz. Tabiî, isteyenler, yurt içinde kendi mahallerindeki kurban işi yapılıyorsa, oralara iştirak edebileceği gibi, isteyenler Yeni Asya Vakfı vasıtasıyla kesilen kurbanlara da iştirak edebilir. Bunun için, gazetemizde çıkan ilânlar muvacehesindeki; telefon irtibat ve hesab numaralarına irtibata geçmeleri kâfidir. Allah, hepimizin kurbanlarını, şimdiden kabul eylesin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*