Kurtuluşa doğru mu?

alt

Elbette hangi kurtuluş demeyeceksiniz…

Ferdin kurtuluşunun cemiyetin ferecinden önce geldiği, fertlerinin “ebedî imtihanı” kaybettiği bir toplumun kazanamayacağı gayet açık… Bediüzzaman’ın “Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa o tek dâvâyı kazanmak için, bilâ tereddüt sarf edecek„ dediği büyük dâvânın tartışmazlığı ortada… Biz zihinlerin medya ile odaklandırıldığı geniş dairede görünmeye başlayan “kurtuluştan” bahsetmek istiyoruz.

Said-i Nursî Hazretleri “helâket ve felâket çağının” adamı olarak bize kurtuluştan bahsederken şartlı konuşur: “Kıyamet kopmazsa… Müslümanlar gereğini yaparlarsa… Başka bir mâni çıkmazsa vesaire vesaire,” Ahirzaman atlasına baktığımızda, 2013 yılının başından bu yana dünyamızda insaniyetin ve İslâmiyetin lehine yükselen bir iyileşme ile karşılaşıyoruz. Bu köşeyi dikkatlice takip eden okuyucularımız, İkinci Avrupa’nın AB’yi alet ederek Kiev’de yaktığı fitne ateşine rağmen hangi iyileşmelerin veya gelişmelerin olduğunu az çok bilirler. Biz, neoconların ve Troçkistlerin Tel Aviv-Hazar Koridoru için geliştirdikleri İŞİD fitnesine karşı, Birinci Avrupa’nın ortaya koyduğu “teröre karşı ittifak”tan sonra gelişen hâdiseleri değerlendiriyoruz

Ye’cüc ve Me’cüc’ü de andıran bu teröristlerin Batı Avrupa’dan ve Amerika’dan bölgeye gelmeleri, terörün ince detaylarını teorik olarak öğrendikten sonra, Suriye ve Irak’ta uygulamaya geçmeleri, İŞİD´in asıl sahiplerini paniğe sevk etti. Bu teröristlerin, New York’taki ikiz kuleleri uçaranlardan daha vicdanlı olmalarını beklemek Avrupa mantığıyla keskin çizgilerle çelişiyor. Ölüm, sıkıntı ve ıztıraba alışmış Asya’ya bedel AB ve ABD’nin tiril tiril titrediğini kimse gizleyemez. Zira İŞİD militanları geldikleri yerlere daha büyük tecrübelerle dönecekler. İnşallah Türkiye burada yanlış bir oyuna gelmez ve neoconların elindeki yakasını kurtarır.

BARZANİ SIKINTIDA..
.

Türkiye Kürdistan’ı ile Rojova’yı da ilhak ederek – şimdilik – Ankara’ ya federatif olarak bağlanma hayali kuranlar, Birinci Avrupa’nın bölgeye girmesiyle paniğe kapıldılar. Güneydoğu Kürdistan, Erbil’den ayrılma sinyalleri vermeye başlıyor. PKK’nın da, iyi terör örgütü olma şansı böylelikle kaybolacak. Barzani’nin ne demokrasiyi ve ne de Kürt liderliğini yapamayacağını gösterecek zamanlar iyice yaklaştı… 1955´te, Bağdat’ta Avrupa barışını da esas alan CENTO’yu yıkan düşüncenin, ne Ortadoğu’ya ve ne de dünyaya asla fayda getirmeyeceğini, bilâkis barışa büyük darbe olduğunu hem ABD ve hem de AB anlamaya başlıyor. Rasmussen’in def olmasıyla Angela’nın kanatları iyice kırıldı. Amerika, bir an önce Ortadoğu’da “suların durulmasını” istiyor. Zira Uzakdoğu’da olup bitenler, Amerika’yı bu bölgede barışa mecbur ediyor. Daha doğrusu, Bush’u kullanan neocon’ların tahribatını Obama tamir etmeye çalışıyor.

MESİH DECCAL’İ KOVALIYOR…

11 Eylül öncesinde, Hindikuş’ta Budist tapınaklarını bombalayanlar Müslümanlar değildi. Avrupa ve Amerika orduları bugün yorgun ve bitkin olarak Afganistan’ı terk ediyorlar. Maliki’yi Irak’ın başına getirenler BOP’un mimarlarıydı. Baas Partisini Sünnî ilân ederken, bölgede Şiî olmayanları potansiyel terörist ilân edenler de onlardı. İŞİD’in onların hazırladığı zemine inşa edildiğini Müslümanlar anlamasalar da, bazı Avrupalılar biliyor…

Suriye’de ÖSO´nun buharlaştığını, artık duymayan kalmadı.Yani İstanbul Konferanslarına dönüşen ve sevgili Davutoğlu’nun bilgileri altında toplanıp dağılan “Suriye’nin Dostları”nın İŞİD’i ta o zamanlardan hazırlamaya başladığını John Kerry söylüyor. Bu kaosu, iç savaşları ve dehşetli zulümleri durdurmak için ABD ve AB harekete geçti. Zira bunca zulüm ve vahşete başta onlar sebep oldular.

FEREC Mİ?

Arap Baharı ile dünyayı ters yöne çevirenlerin; Sarkozy, Berlusconi, Rasmussen ve Blair gibi teker teker sahneyi terk etmeleri, gelenlerin ise onların tahribatlarını tamire çalışmaları size de ümit vermiyor mu? Türkiye’de ve Arap dünyasında bir kısım müptedîlerin dini siyasete alet etmelerinin bedelinin dehşetini, yangınlar söndürüldükten sonra daha net göreceğiz. Yine Troçkistlerin babalarınca Müslümanların başına belâ edilen diktatörleri (Saddam, Esad, Kaddafi, Bin Ali, Nâsır ve Salih gibi) devirme bahanesiyle aynı kadrolarla başlatılan deccaliyet hareketlerini maalesef ümmet tanıyamadı. Müslümanların ülkelerinde münafıklığa bürünen bu dessas ve zalimce cereyanlar bize büyük zararlar verdi. Ümit ediyoruz ki, artık Müslümanlar onların mahiyetini tanımış olsunlar ve Mesih’in ordularına raporlar halinde yazmış olsunlar. Deccalin mahiyeti Müslümanlarca anlaşılmadığı müddetçe Mesih’in harekete geçmediğini yıllardır görüyoruz. Ayrıca, yine Müslümanların dört elle istiğfara sarılmaları gerekiyor ki, rahmet kapıları açılsın. İnşaallah bu senenin haccında, Cibali babalar Cebel-i Rahme, Müzdelife, Mina ve Kâbe’de toplanmış temsilcilerimizi şaşırtmayacaklar. Dünyanın altı cihetinden yükselen duâlar yerini bulacak ve Rabbimiz beklediğimiz ferece bizi ulaştıracak…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*