Kütahya, Bozüyük ve Eskişehir…

Image
Üstadımızdan aldığımız ders mûcibince her hâlimizde vasat yolu ihtiyar etmeye gayret ederken, irtibat meselesine gelince, bunda ifratı tercih ediyoruz. Yani müfritane irtibat, yıllardır bizim şiârımız olmuştur.
Bursa’daki arkadaşlarımızla ders yapılan bir çok mahalle gitmeye çalışıyoruz. Buna etrafımızdaki vilâyetlere de sıklıkla gitmeyi ilâve ettik. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da yapılan bir toplantıda, Kütahya temsilcimiz Servet Bilgin bizi dâvet etti.

Aynı anda toplantıda bulunan Bilecik ve Bozüyük’lü arkadaşlarımız da, Bozüyük’te satın alınan bir sohbet merkezinin açılışı için dâvet ettiler. Her iki beldeye de “İnşâallah geliriz!” diye söz verdik.

Geçen hafta Perşembe akşamı Kütahya’daki arkadaşlarımızla bir arada bulunup, hemhâl olup, sohbetlerine iştirak etmek için Bursa’nın hizmet erlerinden Cemal ve Faruk Aksu, Ramazan Oruç ve Mustafa Hızlı ile beraber oraya gittik. Yolda enteresan bir manzarayla karşılaşmıştık. Ağaçların üzeri bembeyazdı, sanki pamuk yapıştırılmış gibi. Arabadan inip inceledik, tefekkür ettik, resim çektik. Yerlerde kar yoktu, ama bu kudret harikasına şaşırmıştık. Orada da, arkadaşlarımızla hoş bir vasatta görüşme yapıp, akşam da sohbetlerine iştirak ettik. Bizim geleceğimize muttali olan Tavşanlı kazasından bir grup arkadaş da oraya gelmişti. Hep beraber muhabbetî hallerle kaynaşıp, gece de Bursa’ya döndük.

İki gün sonra Cumartesi öğle namazından önce dershane açılış merasimleri için Bozüyük’e, yine Bursa’daki arkadaşlarımızdan Kasım Ali Güngör, yazarlarımızdan Raşit Yücel, Muammer Yıldız ve Coşkun Ebinç ile beraber gittik. Allah müsebbiblerden râzı olsun, çok güzel bir mekânı Allah’ın zikredileceği bir yer hâline getirmişler. Oraya da, bizim dışımızdan Eskişehir, Kütahya, Bilecik ve bizim kazalarımızdan İnegöl ve Gemlik’ten arkadaşlarımız teşrif etmişlerdi. Daha sonradan Bursalı arkadaşlarımızdan Ramazan Oruç, Receb Öz, Ziya Öztenekeci ve Mülâyim Beyler de gelince, Bursa’dan açılışa iki araba ile gelmiş olduk.
blankblank

Açılış da, yine çok güzel havada geçti. Devlet eski bakanlarından sayın Bahaddin Şeker de dâvete icabet etmişti. Sağolsunlar, oraya maddî mânevî himmette bulunmuşlardı. Yine gazetemiz yazarlarından Abdil Yıldırım kardeşimiz de, Eskişehir ekibiyle birlikte gelmişti. Yemek, namaz ve sohbetten sonra bizim ekip Eskişehir’in sohbetine iştirak etmek üzere, Kâmil Tuncay’ın refakatinde iki araba oraya vâsıl olduk.

Eskişehir’e her gelişimizde alışkanlık hâline getirdiğimiz, Üstadın Eskişehir hapsinde iken kerâmet göstererek Cuma namazı kıldığı Ak Cami’ye gidip orada namaz kıldık. Bir-iki esnaf arkadaşımızı ziyaret ettikten sonra akşam sohbetine iştirak ettik. Orada Kâmil kardeşimiz bize bir şey gösterdi, duvardaki bir levhaya dikkatimizi çekti. Risâle-i Nur’dan 19. Mektub’daki “Bu parça altun ve elmasla yazılsa liyâkatı var” denilen sayfayı gerçekten altın, elmas ve zümrüt taşlarla süsleyerek bir levha olarak asmışlardı. Kâmil’in ifadesine göre, böyle bir levha buradan başka bir yerde yoktu.
Oradan da, şevk alış verişinde bulunarak akşam Bursa’ya döndük. Bizimki de böyle tüccarlıktı işte. Rabbimizin hepimize birer sermaye olarak verdiği fani dakikalarımız ile bâkî dakikaları kazanmaya çalışmak tarzında bir ‘uhrevî ticaret’ yapıp, ‘alış verişimizden’ gayet memnun bir halde evlerimize gelmiştik Elhamdülillah.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*