Kutlu Doğum ve rahmet peygamberi

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bu yıl konu olarak Hz. Peygamberin (asm) merhameti işlenecektir. Bu münasebetle bizde bu konuya önce Allah’ın rahmeti hakkında genel bir bilgi arz ettikten sonra Hz. Peygamberin (asm) merhametini işlemeye çalışacağız. Allah’ın rahmeti her yere yağan yağmur gibidir. Fakat o yağmurdan herkes durumuna göre nasibini alır. Kimisi kaya gibidir, az faydalanır. Kimileri de toprak gibidir, çok faydalanır. Rahmet iki türlüdür. Birisi maddî anlamda yağmura v.s. denir. İkincisi de manevidir; insanın gönül deryasına yağar.

Rahmet, çok farklı anlamlarda kullanılmıştır. Hatta, yağmura “rahmet” deniliyor. Çünkü, çok âsâr-ı rahmet ve faydaları tazammun ettiğinden, güya yağmur şeklinde, rahmet tecessüm etmiş, takattur etmiş, katre katre geliyor.1   
Rahmet kelimesinin hadis-i şeriflerde şöyle kullanılmıştır:
Abdullah İbnu Amr İbni’l-Âs (r.a) anlatıyor: “Resulullah (asm) buyurdular ki: “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” 2
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resulullah (asm) (Bir gün), Torunu Hz. Hasan’ı (r.a.) öpmüş idi. Bu sırada yanında bulunan Akra’ İbnu Hâbis, sanki bunu tuhaf karşıladı ve: “Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim” dedi. Resulullah (asm) ona bakıp: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurdu.” 3
Bunun üzerine “Resulullah (asm) şunu da ilâve etti: “Allah siz(in kalbiniz)den merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim.”
Yine Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resulullah (asm) buyurdular ki: “Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksan dokuz parçayı kendine ayırdı. Yeryüzüne geri kalan bir cüzü indirdi. (Bunu da cin, insan ve hayvan mahlûkatı arasında taksim etti.) Bu tek cüzden nasibine düşen pay sebebiyledir ki mahlûkat birbirlerine karşı merhametli davranır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır.” 4
Bu konuda Müslim’den gelen bir diğer rivâyette Resulullah (asm): “Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır.” 5
Abdurrâhman İbn-i Abdullah, babası Abdurrahman’dan (r.a.) rivâyet ederek şöyle demiştir: “Biz bir seferde Resulullah (asm) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resulullah (asm) Efendimiz gelince:
“Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu ıztıraba attı? Yavrusunu geri verin!” diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü.
“Kim yaktı bunu?” diye sordu.
“Biz!” dedik.
“Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine hastır” 6 buyurdu.
Bir sahabî merhamet ile ilgili önemli bir hadiseyi şöyle anlatıyor: “Biz Resûlullahın (asm) yanında otururken üstünde kisâ bulunan bir adam, elinde -üzeri sarılı- bir şey olduğu halde geldi ve:
“Ey Allah’ın Resûlü! dedi, seni görünce buraya yöneldim. Gelirken bir ağaç kümesinin yanından geçiyordum ki kulağıma kuş yavrularının sesleri geldi. Hemen onları alıp kisâmın içine koydum. Derken anneleri gelip başımın üstünde dönmeye başladı. Ben de yavrularının üzerini annelerine açtım, kuş gelip üzerlerine konmaz mı! Ben de kisamı tekrar üstlerine kapayıverdim. Şimdi onlar işte burada benimle beraberler” dedim. Resûlullah (asm):
“Onları hemen bırak!” diye emretti. Ben de bıraktım. Ama anneleri yavrularını terk etmedi. Bunun üzerine Resûlullah (asm) ashâbına sordu:
“Şu yavruların annesindeki şefkate şaşıyor musunuz?”
“Evet!” dediler.
“Beni hak ile gönderen Zât u Zülcelâl’e yemin olsun. Allah’ın kullarına karşı rahmeti, yavruların annesinin yavrularına karşı taşıdığı şefkatten fazladır. Onları götür aldığın yere koy, anneleri de beraber olsun!” dedi. Adam da onları tekrar geri götürdü.”
Müslim’den gelen bir diğer rivâyette de Resûlullah (asm): “Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır.” 7
Ömer İbnu’l-Hattâb (r.a.) anlatıyor: “Resûlullaha (asm) bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), Hz. Peygamber:
“Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?” dedi. Bizler:
“Hayır!” diye cevap verince:
“(Bilin ki), Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır”8 buyurdu.

Dipnotlar:

1. Nursî, Said; Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 622.
2. Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Dâvud, Edeb 66, (4941).
3. Buhâri, Edeb 18, Müslim, Fedâil 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Dâvud, Edeb 156, (5218).
4. Buhâri, Edeb 19, Rikâk 19, Müslim 17, (2752); Tirmizi, Daavât 107-108, (3535-3536).
5. Müslim, Tevbe 21, (2753).
6. Ebu Dâvud, Cihâd 122, (2675), Edeb,176, (5268).
7. Müslim, Tevbe 21, (2753).
8. Buhârî, Edeb 18; Müslim, Tevbe 22, (2754).

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*