Mehmet Kutlular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kendisini haklı bulan kararını, “adalet yerini buldu, vicdanım rahat” sözleriyle yorumladı.
Deprem İlahî ikazdır” sözlerinizden dolayı 312. maddeden ceza almış ve 276 gün hapis yatmıştınız. Şimdi AİHM sizi haklı buldu ve Türkiye’yi 5000 avro tazminata mahkum etti. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?
Ben zaten vicdanen suç işlememiştim. Bunu AİHM tasdik etmiş oldu. Zaten bana oradan telefon edilmişti. “Devletinizle anlaşmak ister misiniz?” diye sorulmuştu. Ben de demiştim ki: Hayır ben para istemiyorum, adalet istiyorum. Dolayısıyla ondan sonra dâvâ gelişmiş. Gelişince bu netice çıktı.
Peki daha önce Türk adaletinin vermiş olduğu karardan dolayı hâlâ bir burukluğunuz var mı?
Bir insan haksızlığa uğrarsa, sonra onun hakkı değişik mahallerden de olsa iade edilirse, elbette memnun olur. Çünkü benim söylediklerim suç değildi. Ben inancımın gereğini söylemiştim. Dinimin gereğiydi. Çünkü bir felaket olmuş, Bediüzzaman Hazretleri için bir mevlit düzenlenmiş. Orada Bediüzzaman’ın zelzele hakkında düşüncelerini dile getirmişiz. Hem orada bu fikirleri ihtiva eden broşürü dağıtmıştık, hem de orada basın toplantısı yapmıştık. Suallere bazı cevaplar vermiştik. O günün ortamında bazı gazeteler bunları çarpıttı ve abarttı. Zaten herkes bilir ki, bizim adaletimiz maslahata göre karar veriyor. Yani bu devlet yanlısı mı değil mi, şeklinde değerlendiriyor. Eğer devlet yanlısıysa dava bile açılmıyor. Karşı gibi görünüyorsa dâvâ açar ve cezalandırır. Ben hem vatandaşım, hem de bir gazeteciyim. Kanunlar çerçevesi içinde her düşüncemi açıklayabilmeliyim. Üstelik söylediklerim kanunlara aykırı değildi. Mukaddes kitabımızda Peygamber kıssalarından bahsedilir. Bazı kavimlerin günahları sebebiyle cezalandırıldığı anlatılır. O zaman bana sorulmuştu peki zelzele neden oldu diye? Ben de 28 Şubat süreci sebebiyle olduğunu söyledim. Çünkü bu süreçte birçok zulümler yapıldı insanlara. Sonra denildi ki depremde bütün ölenler günahkâr mıydı demek istiyorsun. Ben de hayır, sadece suçlular günahkârdır. Ancak masumlar ise manevi şehittir, dedim. Ancak beni buna rağmen 312. maddeden ‘halkı birbirine düşürmek’ manasında suçlu buldular. Halbuki benim sözlerimden sonra bir yaprak bile kıpırdamamıştı. Herhangi bir tahrik de olmamıştı.
AİHM’in kararından memnun musunuz?
Tabii adalet adalettir. Avrupa ya da Amerika adaleti diye düşünmemek lazım. İslam’ın da kabul ettiği bir şey var, bir devlet gayri Müslim de olabilir ama adalet denen şey orada varsa haklı ve haksız ortaya çıkarılabilir. Ama adalet yoksa, isterse Müslüman olsun, isterse gayri Müslim olsun fark etmez. Adalet insanlıkla gelen bir meseledir. Ama zaman zaman ne yazık ki siyasete, hissiyata ve tarafgirliğe alet edilebiliyor. Bu sebeple de böyle kararlar alınabiliyor. Ben tabii ki kendi ülkemde suçsuz olmama rağmen suçlu bulunmama üzülürüm. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, ben Müslümanım. Kendi ülkemde suç olmayan bir şeyden suçlu gibi gösterilmişim. Benim bu hususta vicdanım rahat, bir sıkıntım yok. Ama kendi devletimin bu adaleti gerçekleştirememiş olmasından dolayı üzülüyorum. Biz gidip de Avrupa’dan adalet aramamalıyız. Bu duruma düşmemeliyiz. O halde bize bu cezayı verenler utansın. Ben ise dünya ahiret bu kararı ve cezayı boynumda taşırım. Ama bu kararı verenler bunu taşıyabilir mi? Ahirette hesabını hesabını vereceklerdir. Ben gittim şerefimle 276 gün yattım. Bir şey kaybetmedim. Ancak adaletimizin itibarını da düşünmek lâzım.
Cezanızı tamamlamadığınız gerekçesiyle davanız hâlâ Yargıtay’da. Sizce AİHM kararının bu sürece bir etkisi olur mu?
Şimdi bize özellikle 2 sene 1 gün ceza verilmişti. Dolayısıyla cezam ne tecil edilebiliyordu ne de paraya dönüştürülebiliyordu. 2 sene olsa öyle bir imkân vardı. Ancak sanki kasti olarak artı 1 gün ilave edilmiş dolayısıyla ivedi bir şekilde ceza infaz edilmek durumunda kalmıştı. Şimdi ise Yargıtay’da görüşülüyor. Yasa değiştiği için tekrar görüşülmesi durumu oluştu. Ancak ben AİHM’in kararının bir etkisi olmasını beklemiyorum. Benim zaten vicdanım rahat. Bir suç işlemediğim açık. Bilakis herkes beni tebrik etti bu süreçte. Hatta bana gel sözlerini tevil et, vazgeç ısrar etme denilmişti. Ben ise “hayır, sözlerimin arkasındayım” dedim ısrarla. Bu sebeple şimdi de herhangi bir beklentim yok bu hususta.
Benzer konuda makaleler:
- Yeni Asya olarak yanılmadık, yanıltmadık!
- Hak-Hukuk ihlalleri
- Adalet terazisindeki garibanlar
- Devletimi âciz göstermeye kimsenin hakkı yoktur!
- Mehmet Kutlular yeniden yargılanacak
- Ya suçumuzu gösteriniz, ya serbestiyet veriniz
- Haklı olmak, haklı kalmaktır
- Adl ismi
- Hürriyet-i vicdan düsturunu kırmak ve istihfaf etmek
- Ben zaten bir zemin istiyordum ki, efkârımı onda beyan edeyim
İlk yorum yapan olun