Lut (as)’a, birkaç parlak genç gelir…

O parlak gençler, evvelâ, Lût (as)’ın, aynı zamanda amcası da olan, İbrahim (as)’a gelirler. Halilûllah olan, İbrahim (as), hiçbir misafirini, yemek yedirmeden yollamadığı için, onlara da yemek ikram eder. Fakat onların yemek yemediklerini ve garib hâllerini müşahede edince, biraz ürperir, korkar ve şüphelenir. Onlar, korkmamasını, kendilerinin, Allah tarafından gönderilen elçiler (melekler) olduğunu söyleyip, kendisini, bir oğul evlâdla (İshak ‘as’) müjdeleyip, oradan da, çok azmış, kudurmuş bir kavmi helâk etmek için, Lût (as)’ın yanına gideceklerini söylerler.

Hakikatten de, Lût (as) kavmi, çok azmış, Allah’ın lânetlediği, kötü işleri, fiilleri yapmakta idiler. Peygamberlerinin o kadar ısrarına rağmen, bu şen’i, kötü fiili işlemeye devam etmekteydiler. Şimdiye kadar hiçbir kavimde görülmeyen bu “livata” fiilini işleyen azgın kavmi helâk etmek için, Allah tarafından gönderilmekteydiler.

Melekler, Lût (as)’ın yanına da, parlak birer genç olarak geldikleri için, kavmi bunları görünce, hemen kötü fiillerine bir malzeme olarak bakıp, Lût (as) ı sıkıştırıp, gençleri isterler. Tabii, o vermez, onlar ısrar eder ve aralarında muhavere geçer. Neticede Melekler, Lût (as)’a merak etmemesini, onları helâk edeceklerini söyleyip, hepsini yerle bir edip, bazılarını da, taşlaşmış birer heykel olarak, gelecek kavimlere ibret için, Allah, insanların nazarlarına havale etmiştir. Bugün, Ürdün hudutları içinde kalan “Lût gölü ”nün etrafında, o manzaralar görülebilmektedir.

Tabii Cenab-ı Hak, sonradan gelen insanlara, Peygamberleri (aleyhumusselam) vasıtasıyla, emir ve yasakladıklarını bildirip, hassaten de, bu livata fiilinin lânetlendiğini beyan etmiş, birçok kavim de, hem Allah’ın emrine tâbî olup, hem de tarihteki o ibretlik hadiseden dolayı, bu kötü, alçak fiile pek fazla yaklaşmamışlardır. Ama yine de, Müslümanların dışındaki insanların bazıları, her şeye rağmen, bu şenaate devam etmişler ve onlar da, tokat yemişlerdir. “Pompei” gibi yerler, buna en güzel misaldir.

Asrımıza, günümüze geldiğimizde ise… Bu asır, âhir zamandır. Bu asır, sahabelerden başlayıp, bütün Müslümanların istiâze ederek, Allah’a sığındığı bir asırdır. Hani tesbihatta “Allâhümme ecirnâ min fitneti ahiri’z-zamân /Allâhümme ecirnâ min fitneti’l-mesihi’d-deccâli ve’s-sufyân” deyip, hem âhir zamanın fitnesinden ve hem de, âhir zamanın bütün kötü işlerinin müsebbibi olan, iki deccalın şerlerinden, Allah’a iltica ettiğimiz, sığındığımız dua var ya, işte o duada da, bu âhir zaman fitnelerinden biri ve en büyüğü de, “Süfyânî haz, zevk ve bu kötü işlerde hudut tanımamazlık” olan “Lût kavminin kötü fiili” artık âlenen işlenir hâle gelmiştir.

Ecnebî diyarlarında başlayıp, sârî, bulaşıcı bir hastalık gibi, dünyanın her tarafına yayılma zorlamasında bulunan bu alçak fiil, teknolojinin, dünyayı avuç içine sokmasından sonra, Allah muhafaza, bizim körpe dimağlı çocuklarımızı, gençlerimizi hedef alıp, onları, yoldan, baştan çıkarmaya çalışmaktalar. O kötü fiiller, öyle câzibeli, ballandıra, ballandıra anlatılıp, ateşin etrafında dönüp, ateşe yaklaşıp, yanarak ölen pervane ve sinekler gibi, kendine cezbedip, hem bu dünyasını, hem de âhiretini, zir-ü zeber etmeye çalışıyor!

Bizim gençlik zamanımızda, dini siyâsete âlet edenlerin ortaya çıktığında, cemiyetteki, bütün ahlâksızlık ve haksızlıkların, o hayâlî siyâsî iktidarları eliyle olacağını zannedenler, yirmi senedir, öyle bir iktidar zamanında, bu ahlâksızlıkların değil önüne geçilip, mânia olunmasını, daha beter olup tavan yaptığı hayal kırıklığına uğradılar. Köprüler, yollar yapıldı, tamam güzel de, bizim mânevî köprü ve yollarımız yıkıldıktan sonra, o köprüden, yoldan, geçsen ne, geçmesen ne…

Bu işleri, kim, nasıl, ne zaman düzeltecekse, lütfen, çok âcil düzeltsin! Yoksa Allah muhafaza, mahvolma, yok olma, perişan olma çanları kulaklarımızı sağır eder.

Benzer konuda makaleler:

6 Yorum

  1. Allah muhafaza Allah muhafaza Allah muhafaza Rabbım gençlerimizi çocuklarımızı koru Allah’im

  2. Bu meselenin yaygınlaşmasında çok geç olmadan bilinçlenmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Her işin geri dönüşü vardır ancak, bir kıyamet senaryosunun geri dönüşü olmayacak.

  3. Osman zengin ağabeyimizin kaleme aldığı bu konu kendilerinin’de bahsettiği gibi çok ciddi Allah muhafaza hayırlısı.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*