Mağdurlar Cumhuriyeti

Image
Haksızlığa uğramak, adaletten mahrum edilmek, zulmedilmek ve mağdur edilmek elbette istenilen şeyler değildir. Fakat size Mağdurlar Cumhuriyetinden birkaç örnek vereceğim ki, siz de; o mağduriyete can kurban, diyeceksiniz.

Parti içinde mağdur olacaksınız, bu mağduriyetle İstanbul´a belediye başkanı seçileceksiniz. Hanımın köyünde okuduğunuz bir şiir bahane edilecek, seremoni ile belediye başkanlığından arkanızda medya ordusu olduğu halde Pınarhisar cezaevine mağdur olarak gönderileceksiniz, bu mağduriyetle dönüp partiye genelbaşkan olacaksınız. Sonra da yiğit düştüğü Siirt´ten birinci düşmanı Deniz Baykal´ın yardımıyla kalkacak ve milletvekili seçilecek. Bu mağdur vekil bu defa da başbakan olacak… Ne güzel mağduriyet, değil mi?

Bu mağduriyet nimetinden istifade eden yalnızca başbakanınız değil. Cumhurbaşkanımız da mağdurlar cumhuriyetinin üyesi… Önce partisi millet karşıtı generallerden bir e-muhtıra alıyor… Arkasından da 367 milletvekili imzası olayı… Yani Gülümüz mağdur ediliyor. Meclise  girip mağdur, dindar ve müslüman bir Cumhurbaşkanının seçilmesine yardımcı olmayan Ağar da ters vuruşla baraja kaktırılıyor. Artık yollar dümüdüz. Ve nihayet maksad hasıl oluyor: Mağdur Cumhurbaşkanımız da köşke oturuyor. M. Kemal´den hatıra nostaljik içkili bilim sofralarını kuruyor. Mağduriyet Türkiye´de hem başbakan yaptırıyor sizi, hem de Reis-i Cumhur. Ne güzel değil mi? Mağdur dediysek, yalnızca iki kişi değil bu AKP´den… Tümü mağdur. Kemal Derviş´in kanunlarıyla ülkeyi çetelere, yankesicilere ve emekli general destekli şirketlere kaptıran müteveffa Ecevit´e tepki ile gelen bu mağdurlar; Çevik Bir´lerin, Aktolga, Erkaya ve Özbeklerin postmodern sistemle millete dayattıkları bir tek yasağı kaldırmadan, ülkenin sermayesini ekseriyeti dışardan olmak üzere dinazorlara dağıtıyorlar. Mağdur oldukları için kimseye ses çıkaramıyorlar. Filistini kana boğan İsrail ile korktuklarından anlaşmaları tarihin en üst düzeyine çıkarıyorlar. 17 Aralık anlaşmasından bu yana AB yolunda tek adım atamıyorlar. Zira, anlaşmalı oldukları Amerikalı şirketler müsade etmiyormuş.

Fakat onlar mağduriyetini bazen Deniz Baykal´a, bazen Çölaşana, bazen Yargıtay´a fatura ederek yola devam ediyorlar. Bir taraftan Türkiye´de meclis olduğunu ve demokrasi ile idare edildiğini söylerken, diğer taraftan 422 milletvekilinin tesettür için attıkları imzaları çöpe atıyorlar, boyun büküp gerdan çıkarıyolar: Mağduruz!… Gördünüz ki, Yargıtay yolumuzu kesiyor. Ulusalcılar bize karşı… Peki Siz kimsiniz: Hakikî Kemalist ve Yeni Liberal… Peki ne zaman Kemalistlerle ulusalcılar kapıştılar yahu!… Hani Dolmabahçe´de Büyükanıt Paşa ile yapılan gizli anlaşmalar… Askerlerle de sulh-u sukunet içinde olduğunuza göre… Sizi kim mağdur ediyor, arkadaş? Ulusalcılar, Kemalistler, Laikçiler v.s v.s… Pardon siz laikliği savunmuyor musunuz? Hem de öz laikçi biziz, diyen sizsiniz. Görüldüğü gibi kim tarafından mağdur edildikleri belli olmayan bir Mağdurlar Cumhuriyeti güya bizi idare ediyor. Adamcağızların elleri kalem tutmuyor.… Bir defa birisinin şerefini kurtarmak için kağıt kaleme sarıldığını, sine-i millete döndüğünü görmedik. Gerçi onlar da milletin şimdilik bir dolgu malzemesi olduğunu gizlice fısıldıyorlar. Öyle olmasaydı başbakan cebindeki 550 kişilik listeyi Dolmabahçe´de Paşa´ya uzatır mıydı?  Gerçi o listeyi yalnızca başbakan hazırlamadı. İngiltere´den, Amerika´dan, Ankara´dan ve İstanbul´dan… Başbakan yalnızca rolünü iyi oynuyor, tebrik etmek lazım. Talebeliğinde büyük bir ihtimalle tiyatro faaliyetlerinde çalışmış… Milletin devre dışı bırakıldığı 28 Şubat süreci bin sene devam edecek, demişlerdi… yedinci senesindeyiz. Medyaya verilen dehşetli rüşvetlerle Mağdurlar Cumhuriyeti işi şimdilik götürüyor… Başörtüsü, temel haklar, adaletli gelir dağılımı, kürt meselesi, Kıbrıs, AB, ülkenin manevi temelleri ve diğer bir çok mesele, oyların yüzde ellisine yakınını almış AKP´nin meselesi değil… Çünkü onlar şimdilik mağdur. Eskiden dindarlar tepki gösterirlerdi. Malesef onları da rüşvete alıştırdılar… Kanaat önderlerinin gagalarını yağlamak çok da pahalı değil… Dehşetli, iğrenç, utanç ve zillet verici bir filim izliyoruz Türkiye´de: Mağdurlar Cumhuriyeti… Mecburen izlemeye devam edeceğiz.

Benzer konuda makaleler:

4 Yorum

  1. Değerli abim yazınızı okuyunca bu mağdurların milletin sırtına binip yaptıkları ikiyüzlülüğü daha iyi gördüm. Bizler imamı Ali misali hakkın hatırını hiç bir hatıra feda etmemeyi çok şefkatli üstad Bediüzzaman dan öğrendik Allah ın izni ile sizin elinizde nur var topuz yok kimin haddi dir nura karşı gelsin. Lütfen yazılarınızı eksik etmeyin Allah ın izni ile bizler kıyamete kadar galibane mücahede edecez..

  2. [quote][b]Eskiden dindarlar tepki gösterirlerdi. Maalesef onları da rüşvete alıştırdılar?[/b][/quote]
    Malesef ki ne maalesef..
    Akp, sesi çıkmasın diye dindarlara takılmış susturucudur!

    Aynı şeyler, baykal veya ecevit iktidardayken yaşansa, bugünkü iktidar zevatı yaygara koparır milleti sokaklara dökerlerdi..
    Şimdi ne oluyor, dayaktan göz morarıyor, kaş yarılıyor;
    “annem babam dövdü” diye sesi çıkamıyor dindarların!

    Çekmişler vurmuşlar alnının ortasından dindarları, ölen ölmüş, feryad yok diye ölü olmaktan çıkmazki..
    Susturucu sayesinde ses yok!!!

    “Ben bedel ödemem diyen”, hiçbir derde derman olmaz..

  3. Sayın yazardaki ve yorumculardaki bu tavrı anlayamadım. Camianız bir siyasi partinin rakibi midir yoksa? Ya da bir muhalif parti kurma hazırlığı mı var?

  4. Menderes magdur değilmiydi onu kim mağdur etmişse aynı zihniyet akp sırtından tüm inananları magdur ediyor. İşte asıl mesele bu deyip farklı bir siyasi partiye işaret edecekseniz kusura bakmayın onların da ne olduğu gün gibi malum. Nedense magdur olana yuklenmişsiniz hiç müsebbibe dokunmamışsınız. Rol yaparak % 47 oy almalarını nasıl yorumlayacaksınız. Durun ben söyleyeyim “İyi rol yapıyorlar”.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*