Malatya programlarının ardından…

Evet nihayet okulların tatile girmesiyle bir okuma programı sezonu daha başladı.

Biz de sezonun açılışıyla gelen dâvet üzerine Malatya’ya geldik. Dört ayrı program düzenlendi ve biz ilk üçüne iştirak ettik. Birincisi üniversiteli talebelere, ikincisi hanımlara, üçüncüsü de liseli talebelere idi. Ve yoğun katılımla, oldukça istifadeli bir kamp geçirdik. Gerek yoğun ilgi, gerekse seçilen konular ve tabiî sorulan sorularla yapılan münâzaralar ufuk açıcıydı. Gelen neslin de habercisi idi adeta.

Bol müzakereli dersler, okuma saatleri, birlikte kılınan namazlar, tesbihat, okunan cevşenler ve tabiî ablaların kamp anneliği vesilesiyle hazırladığı yemekler, çay saatleri derken yoğun bir tempoda, bir çırpıda geçti gitti programımız.

Mi’raç Gecesinin tam da programa denk gelmesi ayrıca bir güzellik ve feyiz kattı. Cemaatin de iştirak ettiği kandilde Cevşen ve Kur’ân hatimleri ile birlikte yapılan Risale-i Nur ders ve okumaları ve ardından yapılan sahur programı dolu dolu geçen bir geceyi netice verdi. Allah kabul etsin inşaallah…

Kamp bitiminde yapılan yorumlar ve görüşler oldukça manidardı. Talebelerin; “Bizim bu hakikatlere çok ihtiyacımız var; biz çok istifade ettik ve anladık ki daha çok okumamız lâzım. Ama dünya bizi kendine çekiyor, engel olamıyoruz” şeklindeki görüşleri bize üzüntü ve teessürün yanında Kastamonu’daki talebelerin Üstada sorduğu suâlleri ve “daha aklını kaybetmemiş bazı gençlerle” yaptığı muhavereleri hatırlattı. Bu programların daha sık ve hatta sene içerisindeki programa yayılarak ve daha sıkı tutularak yapılması gerektiği kanaatini verdi. İhtiyaç çok şedit ve ne yazık ki gayret o noktada yetersiz. Umarım hakikî sadık Nur Talebeleri ve hizmet sorumluluğu ve şuuru olan değerli büyüklerimizin gayreti bu konudaki ihtiyaca çözüm getirmelerine vesile olur. Allah onlardan razı olsun.

Üniversite düzeyindeki programın sonunda; talebelerin hazırladığı ve bu yıl ikincisi düzenlenen “Malatya Yeni Asya Okuyucuları 2. Risale-i Nur Gençlik Şöleni” yapıldı. Malatya Kültür Merkezi’nde tertiplenen programda öğrencilerin hazırladığı tiyatro büyük beğeniyle karşılandı. Yer yer güldük ve kimi yerde ağladık. Üstadın hayatından önemli kesitlerin verildiği tiyatroda emeği geçen abla ve kardeşlerimizden Allah razı olsun ve istikametten ayırmasın inşaallah. Bu vesile ile bir kez daha gayret ve emeklerini tebrik edip teşekkürlerimizi bildiriyoruz. Programda ayrıca Kur’ân tilâveti, açılış konuşması, Hasan Feyzi Ağabeyin “Denizli’den ayrılık” şiiri, ilâhi dinletisi, hediye çekilişi de yapıldı. Ve yine kermeslerde misafirlere yapılan ikramlar bir başka ayrıntılar idi şölene dair.

Daha sonra ise öğrenciler için düzenlenen piknik programı vardı sırada. Malatya bu sene oldukça yoğun bir tempoda idi. Öyle ki neyi nasıl hangi sırada yazacağımızı şaşıracak kadar yoğundu maşaallah. Hanımların düzenlediği iki piknik vardı; biri hanımlara özel, diğeri kamp ve şölen hediyesi olarak talebelere özeldi. Pikniğin hemen arkasından gelen bol bereketli ve rahmetli yağmur ise akıllara hemen kâinatın alkışladığı hizmetleri hatırlattı. “Kâinat Risale-i Nur’u alkışlıyor” diyen Üstadın sözüne binaen; “Umarız bizim programların makbuliyetine işaretti” diyen kardeşlere iştirak etmemek mümkün değildi.

Ve yine piknikten hemen sonra hanım okuyucuların organize ettiği yemek programı, kaynaşma ve muhabbeti güçlendirmek için atılan bir başka adımdı. Bu kadar yoğun bir tempodan sonra yorulmak bilmeyen gayretli hanımlar hemen bir okuma programına katıldılar. İki saat, üç saat ve hatta dört saati bulan derslerde hiç yorgunluk emaresi göstermeden şevkle dinlemeleri oldukça manidardı. İstifadeli olduğunu düşündüğümüz dersler, müzakereler, soru-cevap fasılları ve ikramlarla çok verimli bir program geçti. Meslek-meşreb konuları, sadakat, ihlâs, cemaatler arası ihtilâfların hikmetleri, Risale-i Nur’ları okumanın ve okutmanın önemi, derslere katılmanın önemi, şahs-ı manevinin önemi, siyasî meseleler, eğitim, Medresetüzzehra gibi konu başlıkları altında dolu dizgin bir programdı. Tadına doyamadık desek yerinde olur sanırım. Daha önce çok katıldım okuma programlarına ama ilk kez hanımlarla böyle bir programım olmuştu. Benim için ayrıca bir tecrübe ve deneyim oldu. Üstadın; hanımların hizmetlerinden bahsettiği yerlerde, genelde müjdeli ifadeler vardır. Dikkatimi çekerdi, şimdi anladım ki hanımların eliyle hizmet çok mesafe katedecek, aleyhte çalışan ve kadınları kullanan komitelerin rağmına olarak… Hepsi şevk ve gayretle alâka gösterdiler ve adeta soluksuz bir program geçirdiler. Allah onlardan razı olsun ve istifade edebilmeyi nasip etsin inşaallah.. Amin..

Ve hanımların programının biraz erken bitmesiyle hemen ertesi gün lise programına geçiş yapıldı. Tam bir coşku ve heyecanla başlayan lise grubu ise daha önce bizim kendi memleketimizde misafir ettiğimiz grubun çoğunluk teşkil etmesinde dolayı olsa gerek alışmak ve başlamak zor olmadı. Orada gördüğümüz gayret ve şevk burada da kendini gösterdi ve gelecek nesl-i âtînin çok yakın olduğunu bize gösterdi inşaallah. Ve artık çok daha gür bir sesle “Ümitvar olunuz!” nidasıyla: “Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm’ın sadası olacaktır” vecizesini söylettiriyor bize.

Gençliğin verdiği bir takım olumsuzluklara rağmen yedi günlük programı aksatmadan tamamlamaları ve derslerde gösterdikleri efor takdire şayandı. Yine onların da bir saat olarak başlayıp iki saati bulan dersleri takipte gösterdikleri gayret gözden kaçmadı. Onlar da özellikle içtimâî ve siyasî konularda çok meraklı ve talepli idiler. Sabahları imanî ders ve diğerleri içtimâî olmak üzere yoğun bir ders programı koyduk ve uyguladık. Eski Said Dönemi Eserleri’ne ağırlık verdiğimiz bazı konular şöyle idi: Hürriyet, demokrasi, eğitim ve Medresetüzzehra, Avrupa Birliği, tesettür, Risale-i Nur’un önemi, şahs-ı manevî ve şûrânın önemi, Yeni Asya’nın meşrebi ve neden Yeni Asya? Üstadın siyasete bakışı, kıyametin ve haşrin vuku bulması, tabiatçılık fikri, cemaatler arası diyalog kavramı, mehdi ve deccal, âlem-i İslâm’ın içinde bulunduğu durumların izahı, ittihad-ı İslâm, ilay-ı kelimetullah ve Üstadın hayat devreleri, hizmetin serencamı gibi bazı başlıkları sırlamak mümkün.

Gerçekten bu konulardaki eksikler ve bu eksiklerin sebebleri bizi oldukça düşündürdü. Zira insan sosyal bir varlık ve her an sosyal hayatın içinde olması hasebiyle karşılaştığı sorunlara Risale-i Nur’un ölçüleriyle bakamaması dikkate değer bir sorun olsa gerektir. Gençlerimizi ve çocuklarımızı bu ölçülerden bîhaber bırakmak, her hizmet ehlinin vebalidir. Madem ki gelecek nesil bizlerin elinde; o halde şu sorumluluğu göz ardı etmeden imanî konulara gösterdiğimiz hassasiyet gibi sosyal ve içtimâî konulara da önem vermek ve öğretmek gerekiyor. Geçmiş ecdadımızın “Siz misiniz bizim netice-i hayatımız?” diyerek; nesl-i âtinin de “Siz misiniz bizim sebebimiz” diyerek mânevî cânipten sitemlerinin gelmemesi için eğitmeli ve öğretmeliyiz.

Okuma programları bize verilen en büyük nimet ve imkândır bu konuda. Ancak maalesef ki yeterli olmuyor. Daha sık ve daha sistematik bir şekilde bu eğitimler ve dersler verilmelidir. Dünyevî ilimlere yönlendirdiğimiz kadar uhrevîye de daha fazla gayretle çocuklarımızı yönlendirmeli ve böylelikle istikbalimizi kurtarmaya gayret etmeliyiz.

Hasıl-ı kelâm; Malatya’da çok güzel bir zemin bulduk ve elden geldiğince tohumları bu zeminde ekmeye çalıştık. Biz görmesek de bir gün çiçek açacaktır; biz de Üstadımızla kabrimizden seyredip “henien leküm” nidalarıyla gelen nesli alkışlayacağız inşaallah. Asır Risale-i Nur’un asrı. Bu asırda ondan uzak kalmak, geri kalmak, habersiz kalmak da en büyük nimetsizlik olsa gerektir. Allah bizi Risale-i Nur’un istikametli çizgisinden ayırmasın ve mehdiye şakirt olabilmeyi nasip etsin inşaallah. Âmin…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*