Hiç şüphesiz mal sahibi bilerek veya bilmeyerek kazancına kul hakkı karıştırmış olabilir. Ve hiç şüphesiz bilerek yenen kul hakkı zekâtla telâfi edilmez. Bunun telâfisi için, bire bir malı mal sahibine geri ödemek gerekiyor.
Fakat mal sahibinin malına, bahsettiğiniz gibi, bütün dikkatlerine rağmen, bilmeyerek, tanecikler halinde de olsa, kul hakkı karışmışsa, cömertçe verilen zekât, maldaki böyle bilinmeyen kul hakkının meydana getirdiği kirliliği giderir.
Meselâ ortaklar arasında, komşular arasında, arkadaşlar arasında, kardeşler arasında, müşteri ile satıcı arasında, taraflardan birine bilmeyerek tanecikler halinde de olsa hak geçmesi söz konusu olabilir.
Kazanç paylaşımında ortaklar küçük ayrıntılara girmemişlerdir ve iki taraftan birisine pek belirgin olmasa da hak geçmiştir.
Adamın tavuğu, komşusunun ürününe zarar vermiştir. Satıcının terazisinde bilinmeyen bir arıza vardır ve eksik tartmıştır. Satıcı belki haklı sebeplerle malı pahalı tutmuştur. Alıcı almak zorunda kalmıştır; fakat satıcının fazla para aldığını düşünmektedir.
Örnekleri arttırmak mümkündür. Böyle bilinmeyen durumlarda taraflardan birisine kul hakkı geçme risklerine karşı, dil ile helâlleşmek bir çözüm olmakla beraber, bilâhare fakire verilen zekât da bu helâlliği pekiştirmekte ve malı bilinmeyen kişilerin haklarından doğan kirlerden arındırmaktadır.
Böylece mal ayrıntılarla gelen kirlerden temizlenir, helâl hüviyet kazanır ve sahibine bir mahşer yükü olmaktan çıkar.
Dipnot: 1- İsra Sûresi: 23.

Benzer konuda makaleler:
- Risale-i Nur eserleri açısından “fikrî hak” kavramı
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- İslam ve Demokrasi
- Zekât malı nasıl arındırır?
- Mehmet Kutlular: Bir nur talebesinin siyasetteki istikameti
- Müflis Proje: KEMALİZM
- Peygamber efendimizin iletişim tekniği