Manipülasyon ve hile üzerine

Image
Bediüzzaman Hazretlerinin zamanımızı ve içindeki hadiseleri tasvir ve tahlili o kadar doğru, veciz ve muhteşem ki… “Lisan-ı siyasette lâfız, mânânın zıddıdır. Adalet külâhını zulüm başına geçirmiş. Hamiyet libasını hıyanet ucuzca giymiş. Cihad ve gazaya bağy (terör) ismi takılmış. Esaret-i hayvanî, istibdad-ı şeytanîye hürriyet namı verilmiş” diye devam ederken zamanımızda yaşanan sosyal felâketleri başka tarzda ifade etmek imkân harici gibi geliyor bize…

Siyasetin çirkin üslûp ve tiksindirici tarzının günümüzdeki iktidarla ortaya çıktığını iddia etmek elbette zulüm olur. Fakat milletin ahlâkî değer ve gelenekleri ile gerçeğine ters bir üslûbun, dindarlığı siyaset vitrinlerinde var güçleriyle ortaya sürenlerce benimsenmesi, ıztırabımızı arttırıyor.
Siyaset dilinde söylenenin tam tersini düşünmeye alışık olmadığımızdan, düz mantığımızla beyabanlarda perişan oluyoruz. Ülkemizin yeniden sembolik bir seçime hazırlandığı şu mevsimde, bir taraftan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” derken diğer taraftan milletle dalga geçen siyasetçilerin beyanlarını duydukça, yanıltmacada uzmanlaşan kadroların bu noktadaki “performans”larını takibe çalışıyoruz. Yakın geçmişteki ihtilâlcilerin uyduruk kanunlarına dokunmayıp iktidarlarını onlarla devam ettirdikleri halde darbe karşıtı görünen kadroların sebep oldukları aktüel tablolar milletin haysiyet, şeref ve izzetini kıracak boyutlara ulaşınca, yazmadan edemiyoruz.
Milletin hakimiyetini üç-beş parti diktatörüne peşkeş çeken ihtilâlcilerin hazırladığı seçim kanunlarına sekiz buçuk seneden beri dokunmayan iktidar partisi, global ortaklarıyla müşterek menfaatleri uğruna yüzlerce kanunu Meclisten geçirirken, milletin ve demokrasinin menfaatine olacak köklü reformlarda nedense sürekli ipe un seriyor.
Bildiğimiz üzere iktidar partisinden milletvekili seçilmek üzere 6000’e yakın kişi müracaat etmiş. Milyonlarca lirayı partinin kasasına aktaran bu kişiler Ankara’da kampa girmişler. Bazıları Genel Başkanın yakın çevresine ulaşabilmiş ise de, çoğu liderin ancak çaycısına, şoförüne, korumasına veya üç göbek uzaktaki hısımına ulaşabilmiş. Müracaatları üç-beş kişiyle beraber masaya yatırdığını ifade eden Başbakan ise, bu 6000’in içinden 550 kişilik şanslı grubu seçtiğini iftiharla söylüyor. Gazetelerin satır aralarında, üstleri çizilenlerin neden Başbakanın gözüne giremediklerinin hikmetleri anlatılıyor. AB kapısındaki demokratik Türkiye’de yaşanan bu durumu hiçbir Avrupalıya anlatamazsınız. İzaha kalkışsanız sizi Kaddafi, Mübarek ve Bin Ali ile aynı kefeye yerleştirir ki, o da başka bir mahcubiyet ve zillete sebep olabilir.

MANİPÜLASYON, HİLE VE ALDATMA…

Prosedürü baştan sona kadar milleti yok sayarak tanzim edilmiş müracaat ve liste işlemlerinin bırakınız hukuk ve demokrasi normlarını, temel insanî değerlere zıt olduğunu her insan anlayabilir.
Zillete sebep ve haysiyet kırıcı bu usûle aday adaylarımızın neden itiraz etmedikleri hatıra gelebilir.
Seçkinlerimizin yandaş veya neoliberallerin fonlarıyla beslenen medyatör korkusuyla maalesef milletin hak hürriyet ve haysiyetine odaklanmayışları buna sebep gösterilebilir. Milletin şahs-ı manevisine ait bir izzeti üç-beş kişinin ayakları altında çiğnetmenin yürek sızısını, insaniyeti tatmış aday adaylarımız hayatlarının sonuna kadar yaşayacaklardır kanaatindeyiz.
Diyebiliriz ki, iktidar partisinin başkanı başından beri kendisini bir ticaret şirketinin CEO’su olarak gördü. Kriterleri, performans değerleri ve aday adayları değerlendirme biçimi, CEO’ların şirkete eleman kazanması tarzında oldu.
Birçok vatanperver ve demokratı üzdüğü gibi bizi de rencide eden en önemli husus milleti temsil edeceklerin bir veya birkaç kişi tarafından tesbitidir. Ayrıca, gerçekdışılık, rüşvet, kayırma istibdat, ehliyetsizlik ve adaletsizliğin hükümferma olduğu yüzde 10 barajlı bir seçim sisteminden vatana ve millete fayda beklemek ya samimiyetsizlik veya ahmaklıkla açıklanabilir. Ama manipülasyonla, aldatmayla ve milletin hukukunu çiğneyerek “vekil” olanları bu dönemde çok farklı ateşlerin beklediğini söylemek kehanet olmaz kanaatindeyiz. Hele bir de dindar kimlikle sahneye çıkıp menfaat üzerine siyaset yapıyorsa…

 

Image

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Başbakanin seçtiği 550 kişilik gruptan ne kadari şanslı bunu secim sonunda görecegiz. Siyasette aday belirleme kriterlerinde demokratik yollarin henüz kapali oldugu bir devletimiz var. Hukukî yollarin da düzelmesi icin tabularin haricinde demokrat zihniyetliler arasinda da korku ve yildirilmislik hakim.
    Mevcut istibdat anayasasinin cöpe atilsa cöplügü pisletecek mahiyette oldugunu bile bile giki cikmayan sindirilmisler kütlesi hem secim öncesi hemde hukukî engelleri daha belli bir süre sessizce izleyecekler gibi. Harf inkilabi kanunu wxq harflerini kullanmanin suc oldugu ve www yazan Genelkurmayin bu ihlali yaptigini ve 80 milyon vatandasin suclu duruma düstügünü bunun gibi sapka iktisa kanunu ile tüm milletvekillerinin sapka giymekle mükellef oldugu kanun kadin erkek ayirt etmemis, dolayisiyla 80 milyon vatandasin da suclu duruma düstügü ve hicbir cumhuriyet savcisinin bunu takip etmedigi edemiyecegi belli olmasina ragmen hâlâ bu iki inkilap kanununun yürürlükte olmasini ve internet kanunu gibi yeni düzenlemelerde bile bu inkilap kanunlarina atifta bulunuldugunu dünya kamuoyu artik ögrenmeli diyen kimse yok, bari ben diyeyim dediginizde gönderdiginiz yazi yayinlanmaz. Demek ki bu temalar hala cogu gazetecileri cidden ilgilendirmiyor. Umumiyetle alan da satan da memnun!

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*