Marifet, tersinden okumak mı?

Medeniliğin, nezaketin, nezahetin, ilim, teknoloji ve kalkınmanın göstergelerinden birisi kitap ve kütüphanedir. Dolayısıyla okumaktır!

Pek çok keşif ve buluş yapan insanların çocuklukları, kütüphanelerde ve kitaplar arasında geçti. Bunları bilmekle beraber, okumaya, kitaba ve kütüphaneye gerekli ilgiyi gösterdiğimiz söylenemez. Şu acı tablo bunun en çarpıcı örneğidir:

Kültür Bakanlığı, ülkemizde 1500 civarında kütüphanenin bulunduğunu haber veriyor. 72 milyon insana, 1500 kütüphane… Ve 3500 küsûr personel. 200’ü aşkın ilçede ise kütüphane yok.

Bunun sebebi ne? Bir kere, okulda okumak değil, adeta okumamak teşvik ediliyor. Gençlere, okuyan, araştıran, kitap kurdu, kütüphane bânisi tarihî şahsiyetler değil; alkolik, müsrif, diktatör, insanların ve özellikle dindarların canına okuyan şahıs ve avaneleri model gösteriliyor!

Diğer bir sebebi, çocuğun anne babaların elinde kitap değil, televizyon kumandası, bilgisayar faresi veya sopa görüyor olmasıdır. Çocuk fotoğraf makinesi, kamera gibidir; ne görürse onu alır ve uygular!

Bir de kütüphanelerimiz, karanlık, loş ve soğuk. Personelin çehresi, kütüphaneden soğuk olursa, insanlar oraya niçin ve nasıl gitsin?

Bir öğrenci, “okul ödevi” için kitap istemişti. “Niçin kütüphaneye gitmiyorsun?” dedim. “Memureler çene çalıyor; kitap istediğimizde somurtuyor, biz almaya kalktığımızda ‘Karıştırmayın!’ diye azarlıyor” dedi. Bütününü tenzih ederiz, ama, okuma zevki olan, kütüphanecilikten anlayan, güler yüzlü, kültürlü elemanlara ihtiyaç olduğu açık.

Kütüphanelere (2000 yılı rakamlara göre) bütçeden 13 trilyon lira ayrılmış. Bunun dokuz trilyon lirası personel giderlerine harcanıyor. Geri kalan 4 trilyon lira ile, kütüphanelerin fizikî yapıları mı düzenlenecek, bakımı mı yapılacak, gelişmeleri takip eden yeni kitaplar mı alınacak?

İşin en tuhaf tarafı, okulların kütüphaneleri yok! Olanların ise, ya yeterli derecede kitapları veya personelleri yok. Çoğu kapalı zaten.

Temel kitabının adı “Kur’ân” (Okunan) olan, evinde kitap bulunmayan, kitaba yatırım yapmayan, kıraathâneleri (okuma evleri) kumarhaneye çeviren ve âdeta “kitapsız” duruma düşen bir toplumun payidâr olması, ilerlemesi mümkün mü?

Kaçımızın evinde kütüphane var? Evlerimizi her türlü konfor ve eşya ile süslerken, neden kütüphane ve kitap yok! Kızların çeyizlerine her türlü malzemeyi toplarız. Acaba kaçımız, kızının çeyizine kitap, Kur’ân’ın çağdaş bir tefsiri olan Risâle-i Nur koyuyor?

Kitaplı bir milletiz, neden kitapsız kaldık!?

Şu fıkradaki gibi, her şeyi tersinden mi okuyoruz:

Bankta düzgün oturan adam; okuma yazması olmadığı halde; aksini ihsas etmek için bakışlarını gazetede gezdirir. Yanında oturan:

“Gazeteyi ters tutuyorsun!”

Hiç bozuntuya vermez:

“Düz iken herkes okur, marifet ters okumak!”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*