“Medeniyet ile barbarlık arasında bir mücadele”

Bu ifade, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’a aittir. Kurz, Avusturya halkını terör ve her türlü olumsuzlukla mücadeleye çağırırken şöyle diyordu: “Bu; Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında değil, medeniyet ile barbarlık arasında bir mücadeledir.”

Avusturya’nın başşehri Viyana’nın merkezinde geçen Pazartesi akşamı 6 farklı noktayı hedef alan silâhlı saldırılarda 4 sivil vefat etti, 24 kişi de yaralandı. En az 3 kişi tarafından gerçekleştirildiği açıklanan olayda, saldırganlardan biri polis tarafından vurularak öldürüldü, biri yakalandı, kaçan diğerinin de büyük çaplı operasyonlarla yakalanmasına çalışılıyor.

Ayrıca polis 14 kişiyi de gözaltına aldı. Polis tarafından vurulan saldırganın IŞİD sempatizanı olduğu tesbit edildi. Ülkede üç günlük yas ilân edildi.

Başbakan Kurz’un bir mesajı da şöyleydi: “Bunun Hıristiyanlar ve Müslümanlar veya Avusturyalılar ile göçmenler arasında bir kavga olmadığının her zaman farkında olmalıyız. Bu; barışa inanan birçok insan ile savaşmak isteyen az sayıda insan arasındaki bir mücadeledir.”

Olaydan dolayı sadece terörü hedef göstererek, dünyanın dikkatini terör belâsına çeken Sebastian Kurz, bu olumlu yaklaşımıyla aslında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a da ders vermiş oluyordu.

Son zamanlarda İslâm ve Türk düşmanlığı niyet ve çabasını her haliyle belli ettiren Emmanuel Macron, bu vesileyle yine aynı hali sergiledi. Çünkü teröre karşı destek ve geçmiş olsun mesajları Türkiye ve diğer ülkelerden Avusturya’ya yağarken, Macron mesajında yine hedef göstererek kışkırtmaktan geri kalmadı. “Fransa’dan sonra dost bir ülke saldırıya uğradı. Bu bizim Avrupa’mız. Düşmanlarımız kiminle uğraştıklarını bilmeli. Pes etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

NAZAR MI DEĞDİ?

On iki yıl önce köşemizde yazdıklarımıza bakarak, şimdi nazar mı değdi diye sorasımız geliyor.

O zaman şu ifadelere yer vermiştik: Yurdumuzda, gerek Avrupa genelinde ve gerekse bütün dünyada olup bitenlere bakarak, Avusturya adına, insanın “nazar değmesin” diyesi geliyor. Terörden, her türlü fanatizmden ve radikal eylemlerden uzak, sükûnet içinde, rahat bir ülke.

İnsanları ve ülkeleri rahatlatan, huzura kavuşturan sebepleri sadece maddede aramak yanlıştır. İnanç, mâneviyât ve fikir birliği gibi olgular yabana atılamaz. Dünyaya ve olaylara bakış açıları da önemlidir.

Devleti ve milletiyle el ele olmak da, rahatlatıcı unsurların başında gelir. Bütün sıkıntılarını, halkıyla birlikte, demokratik kurallar çerçevesinde, gerektiğinde referanduma giderek çözmeye çalışır.

Siyasî çerçevede ülkenin aşılmaz gibi görünen sıkıntısı yok gibi. Mevcut partiler, halktan aldıkları güç oranında iktidarı ve muhalefeti paylaşarak, milletin taleplerine cevap vermeye çalışıyorlar. Halkın tamamına yakını, parlamentoda temsil gücüne sahip oldukları için, ayrıca siyasî bir arayış söz konusu olmuyor.

Dünya siyaseti arenasında da Avusturya’nın sıkıntılı ülke olduğu söylenemez. Bir İmparatorluğun kalıntısı olan bu ülke üzerinde, dünyanın güç odaklarının da bir hesabı olmasa gerektir.

VİYANA’DA İKİ KAHRAMAN

Pazartesi akşamı Viyana’da yaşanan bu can pazarında iki Türk gencinin cesaret ve hayat kurtarma çabaları ise tam bir kahramanlık örneği oldu. Kahve içmek için dışarı çıkan Recep Gültekin ve Mikail Özen isimli gençler, bir anda kendilerini olayların içinde buluyorlar. Kendi anlatımları kayıtlarda vardır. Bir yaralı genç bayana, bir de şok geçiren yaşlı bayana yardımcı olmaktan başka asıl cesareti; gözleri önünde vurulan ve yerde yatan polisi kurtarmada gösteriyorlar. Diğer polisler bile ona yaklaşamadıkları halde, cesaretle onu kucaklayıp ambulansa götürüyorlar.

Yaşasın bu gençler ki; Avusturya’da Türkiye imajına olumlu yansımalar kazandıracak nitelikte bir kahramanlık örneği sergilediler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*