Düşünün! 1950 öncesi üç üniversitesi bulunan bir Türkiye’de, bir Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak babasına yazdığı “sadakat ve sabır” mektubundan dolayı İstanbul’da tutuklanıp, Nurculuktan tutuklu babası muhterem Sabri Halıcının bulunduğu Afyon Cezaevine 1948 yıllarında gönderilir.
Bütün bunlara rağmen o, tebessümünden ve iyi niyetliliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Yalnız okulunda sekiz dersten kalıyor. Çok sevdiği Hz. Bediüzzaman’a, tahliye olacağı 48. günde bu durumu söyler ve elini öper. Koca sultan da “Evlâdım, imtihana girdiğinde bizi hatırla, duâmdasın, sınıfı geçeceksin” der ve imtihan günü, suâllerin cevabı karşısına gelir…
Kendileri ile çok hukukumuz vardı. 1966 yıllarında 163’ncü maddeden yargılandığımızda vekâlet verdiğimiz dört avukatımızdan biri o idi. Özellikle ve defalarca şahsıma hitaben “Cenazemi mutlaka sen ve arkadaşların kaldırsın” derdi.
Vaktâ ki son dönemlerde ikamet ettiği İzmir’de ağır hasta idi, bazı dönemlerde yazı ile konuşuyordu, son 20 gün ve hele son 5 gün tam sekerâtta idi. Ben düşünüyor ve vefatı olursa nasıl ulaşacağım diyordum. Sırlar âlemi!..
Tam bu arada Ege’den Kutlu Doğum ve emsâli seminer ve konferanslar için davetler aldım. Denizli, Muğla, Nazilli, Ödemiş bitti sırada İzmir-Tire vardı. Salı günü boş idi. Ödemiş’te ikamet eden, beni hiç yalnız bırakmayan İzmir eski milletvekili Mehmet Özkan Beye Pazartesi akşamı dedim ki:
“Av. Mehdi Halıcı Ağabey hasta, her an Hakka göçebilir, yarın mümkünse İzmir’e gidip ziyaret edelim, Konya’dan da bu niyet ve bu sözle çıkmıştım, can dostları biliyorlar”
“Tamam, sabah olsun bir çare düşünelim” dediler. Salı sabahı saat 8’de vakıf binasında “Ege’de Kutlu Doğum” makalemi yazarken, cep telefonum çaldı. Arayan Av. Mehdi Halıcı’nın son eşi Ayla Halıcı yengemiz idi ve Ayla hanımın ilk sözleri:
“Ağabeyinizi, Mehdi Beyi kaybettik. Cenaze namazı Beşikçioğlu Camii’nde kılınacak.”
Yaşlı gözlerle, başta İzmir’deki Hz. Bediüzzaman’ın yaşayan talebelerinden Selahaddin Akyıl Ağabeyleri, Hüseyin kardeşleri aradım. Ardından eski milletvekilimizi aradım, hayrette kaldı ve yollara düştük.
Mezkûr camiye intikal ettik. Bütün can dostu kardeşlerimiz ve oğlu doktor Hakan Halıcı, Ayla yengemiz ve aile dostları ile hep beraber namaz kılarak, onu bir saatlik mesafedeki Karşıyaka – Doğançay Mezarlığı’na, ellerimizle indirdik ve Fatihalarla, Yasinlerle defnettik.
“Cenazemi mutlaka sen ve arkadaşların kaldırsın” vasiyeti bir sırr-ı azîm ve bir müthiş tevafuklar zinciri ile tahakkuk etmişti. Sonradan duyan, Bediüzzaman’ın talebeleri hep bir ağızdan “Neden bize haber vermedin ve keşke biz de o namazda bulunsaydık” dediler. 7 gün o bölgede nasıl kaldım, beni orada kim durdurdu? Salı günü neden herkese “Gidelim” dedim? Hepsi sırlar âlemi… Yaşlı gözlerle, bu muhteşem hadisâtın tesiri altındayım. O kadar acîp ki; sordum Ayla Halıcı yengemize: “Nasıl arayıp buldun beni?” Cevap çok manidar: “Bir anda aklıma, kalbime sen geldin. Mehdi Beyin telefon defterini karıştırdım, senin cebini buldum ve seni aradım, çünkü sana daima ‘Halilullah’ derdi ve sizi çok severdi..”
Merhum Mehdi Halıcı Ağabey, hayatı çok renkli ve merakâver. Fakat benim ve yakın arkadaşlarımın unutamadığı ve inkâr etmediği bir hakikat şudur: O, her zaman ve her zeminde, çağın Mevlânâ’sı Hz. Bediüzzaman’ı ve Risâle-i Nurları övmüş, sahip çıkmış ve toz kondurmamıştı. Nitekim son günlerinde bir nev’î sekaratta iken başında duran yeğeni Prof. Çelebi’ye gözünü açıp demiş ki: “Bediüzzaman Said Nursî çok büyük bir insan.”
Demek, Hz. Üstad’ın himmeti nâil olmuş ki; bizler ihtiyarımızın dışında oralara sevk olunmuşuz, görev yapılmıştır inşallah.
Ruhu şâd olsun, Halıcı ailesinin başı sağ olsun.
Benzer konuda makaleler:
- Hicrî yılın kutlu olsun
- Hicrî ylılın kutlu olsun
- Cemil Arıkan kardeşime binler rahmet…
- Kutlular Ağabey
- Ömer Ali Balpetek
- Ahmed Altuntaş vefat etti
- Bir ‘son şahit’: Dursun Kutlu
- Bahtiyar insan Cemil Çelik Ağabey
- Mustafa Sungur Ağabeyin ardından
- Sabah namazının sıcaklığı
1951 Van-Gürpınar doğumlu. Son 40 yılda çeşitli kültürel faaliyetler içinde ve basın kuruluşlarında görev yapmış, Türkiye’nin bütün bölgelerinde yüzleri aşkın konferans ve seminerler vermiştir. Müjde Peygamberi “ASM”, Bediüzzaman’ın Kardeşi Abdülmecid Nursi “Ünlükul”, Bediüzzamandan Çağımıza Müjdeler, Şifa Yaprakları, Risale-i Nurda 40 Hadis-i Şerif ve Alem Çarşısı kitaplarının yazarıdır. Halil Uslu, 21 Temmuz 2015’de Konya’da vefat etmiş ve 23 Temmuz 2015 günü Konya’daki Üçler Mezarlığına defnedilmiştir. Ruhuna El-Fatiha.
Sevgili Halil Hocam.. Mehdi Abi ile ilgili kaleme aldığın bu yazıyı daha yeni okudum.. Nette gezerken tesadüf buldum. Kendisi ile dostluğumu sizde bilirdiniz. Konya ve Türkiye için gwrçekten büyük kayıp oldu.. Hala arıyoruz kendisini.. Nur içinde yatsın.. Saygı ve selamlarımla..
cemşid bender müstear takma adıyla yazdıgı nerdeyse hz ademi de kürt yapan çılgın tarih yazarı kürtçü bir şahsın bu denli ululanması,saidi nursinin de gölgelebnmesi demek…
yokum ben buguzel ınsanların ıcınde olmamm da gucum yureyım serefım yetmez hatta soz bıle dıyemem ben usrak hayran olarak bakarım sadece bu buyuk ALLAH IN guzel cevık super guzel ınsanlarına