Mehdi Hz. Peygambere nasıl benzeyecek?

Ahirzamanda meydana gelecek mühim olaylardan haber veren hadis-i şerifler müteşabih hadisler sınıfına girer. Müteşabih hadislerin en mühim vasıfları ise ileride meydana gelecek olayların teşbih ve temsil perdesine sarılarak ifade edilmesidir. Sırlı ve mühim hakikatleri ihtivâ eden bu hadisler ehil zatlar tarafından tevil edilir, bazen tâbir edilir ve yoruma tabi tutulur. Bu yorum ve izahlar zaman tarafından tasdik edilince, hadisin işaret ettiği hakikatler ortaya çıkar. İşte Mehdi, Deccal, Süfyan, Nüzul-ü İsa (as) gibi hadislerin tamamı müteşabih hadislerdir. Bu hadisler Risâle-i Nur’un muhtelif bölümlerinde yorum ve izaha tabi tutulmuşlardır.

Beşinci Şua ahirzaman hadiselerinden bahseder

Bilhassa Beşinci Şuâ, 15. Mektub ve Lâhikalardaki mektuplarda daha detaylı bilgiler mevcuttur.

Ebu Davud’da geçen “Dünyada sadece bir gün kalsa, Allah o günü uzatır da O günde Ben’den veya Ehli Beytimden, adı adıma, babasının adı da babamın adına uyan bir adam gönderir” (Ebu Davud, 4282) hadis-i şerifi de yine teşbihli ifadeler ihtivâ eden bir hadistir. Mehdi ile ilgili bu hadis-i şerifin zahiri manasına göre hüküm vermek, elbette ki imtihan sırrına muhaliftir. Burada Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), Mehdi’nin isminin kendi ismine, babasının isminin de babasının ismine benzeyeceğini ifade etmiştir. Bu noktadan bakıldığında Mehdi’nin gerçek isminin ‘Peygamberimizin (asm) isimlerinden birisi olacağı gibi’ zâhirî bir hüküm vermek elbette ki meseleyi zorlaştırır. Bazı tekellüflü izahlara sebebiyet verir.

Mehdi hizmet ve vazife noktasında benzeyecek

Halbuki Bediüzzaman Hazretleri, bu benzeriliği zâhirî isim olarak değil, ‘hizmet ve vazife noktasından benzemek olarak’ ifade ve izah ediyor. Yani Resûlullah’a (asm) ve onun Ehl-i Beytine en yakın olmak, İslâm, iman ve Kur’ân hizmeti nokta-i nazarından olur. Yoksa Resûlullah’ın ismine benzeyen yüzlerce mü’min var. Mektubat’ta geçen aşağıdaki ifadeler bu konuda net bilgiler ihtiva ediyor:

“İşte, bak: Hazret-i Hasan’ın neslinden gelen aktablar, hususan Aktâb-ı Erbaa ve bilhassa Gavs-ı Âzam olan Şeyh Abdülkadir-i Geylânî ve Hazret-i Hüseyin’in neslinden gelen imamlar, hususan Zeynelâbidin ve Cafer-i Sadık ki, herbiri birer mânevî mehdî hükmüne geçmiş, mânevî zulmü ve zulümatı dağıtıp envâr-ı Kur’âniyeyi ve hakaik-i imaniyeyi neşretmişler, cedd-i emcedlerinin birer vârisi olduklarını göstermişler.” (Mektubat, 100)

İfade de adı geçen mühim zatları, Bediüzzaman Hazretleri, birer manevî mehdi olarak tavsif ediyor. Mezkûr ifade de geçen zatlar ise, Peygamberimize (asm) en çok hizmet ve vazife yönü ile benzeyen zatlardır.

Mehdihz. peygambere nasıl benzeyecek

Benzer bir ifade de Beşinci Şuâ’da geçiyor:

“Meselâ, Hazret-i Mehdîye dair muhtelif rivayetler var. Tafsilât ve tasvirat başka başkadır. Halbuki, Yirmi Dördüncü Söz’ün bir dalında ispat edildiği gibi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, vahye istinaden, herbir asırda kuvve-i mâneviye-i ehl-i imanı muhafaza etmek için, hem dehşetli hadiselerde ye’se düşmemek için, hem âlem-i İslâmiyetin bir silsile-i nuraniyesi olan Âl-i Beytine ehl-i imanı mânevî raptetmek için Mehdîyi haber vermiş. Âhirzamanda gelen Mehdî gibi herbir asır, Âl-i Beytten bir nev’î mehdî, belki mehdîler bulmuş. Hattâ, Âl-i Beytten mâdud olan Abbasiye hulefasından, Büyük Mehdînin çok evsâfına câmi bir mehdî bulmuş. İşte, büyük Mehdîden evvel gelen emsâlleri, numuneleri olan hulefa-i mehdiyyîn ve aktâb-ı mehdiyyîn evsafları, asıl Mehdînin evsâfına karışmış ve ondan rivayetler ihtilâfa düşmüş.” (Beşinci Şuâ)

İşte Hazret-i Mehdi de Peygamberimize (asm) iman ve Kur’ân ve İslâm hizmeti açısından en çok benzeyen birisi olacaktır. Ki, buna işaret açısından ismi kendi ismine, babasının ismi de babasının ismine benzetilmiş.

Mehdi mehdiliğini açıktan ilan edecek mi?

Suâl: Hazret-i Mehdi, Mehdiliğini ilân edecek mi? Yani kendisinin Mehdi olduğuna dair bir dâvâ ve iddiâda bulunacak mı? Veya gizli ve açıktan Mehdi olduğunu ihsas ettirecek hâl ve davranışları görülecek mi?

Cevap: “Eğer—hâşâ—ben kendimi sâlih bilsem, o alâmet-i gururdur, salâhatin ademine delildir” sırrınca bir kişinin ben evliyayım, ben müceddidim, ben kutb-u azamım gibi iddiâlarda bulunması mümkün olmadığı gibi, Hazret-i Mehdinin de “Ben mehdiyim gibi” bir iddiâda bulunması mümkün değildir. Böyle bir durum imtihan sırrına aykırıdır.

En büyük dâvâsı Kur’ân, İman ve İslâm hizmeti olan bir zatın da yeni bir iddiâda bulunması anlamsızdır. Dâvâ ve iddiâ sahibi olan ancak Peygamberlerdir. Peygamberler de Allah’tan aldıkları emirle iman dâvâsını ilân ederler. Peygamberlerin yolundan giden hizmet ehli ancak itaat etmekle vazifelidirler.

Bu sebeple, Peygamber Aleyhisselâma iman ve Kur’ân ve İslâm hizmeti açısından en çok benzeyen Hazret-i Mehdi de açıktan bir iddiâ içinde olmayacak. Mehdiliğini ihsas edecek gizli ve açık davranışlar içine girmeyecek. Tam bir ihlâs ve tevazu içinde, sünnet-i seniyyeye itaat edecektir. Onu ancak çevresindeki insanlar iman nuru ile tanıyacaklardır. Zaten Mehdi, Süfyan, Deccal ve Hazret-i İsa gibi ahirzamanın mühim zatları ancak iman nuru ile tanınır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*