Mehmet Kutlular’ı anlamak ve onun gibi yaşamak

İnsanlar vardır yaşarlar ve dünyada herhangi bir müsbet iz bırakmadan göçüp giderler. Öyle insanlar da vardır ki yaşantıları ile insanlara yol gösterirler, olaylar karşısında takındıkları tavırlar insanlar tarafından örnek alınır. Hafıza ve gönüllerde iz bırakarak âlemi ahirete giderler. Arkalarından rahmet okunur, hayır duâ edilir. Maddeten ölürler, ama gönüllerde manen yaşarlar.

İşte Mehmet Kutlular böyle insanlardan biridir. Bir haftadır merhum Mehmet Kutlular hakkında söylenenler ile yazılıp çizilenleri okuyup takip ediyorum. Fikren solcu olandan tutun da değişik görüşlere mensup siyasetçi ve değişik Nur gruplarına mensup birçok insan onun hakkında görüş, düşünce ve tesbitlerini ortaya koydu. Kimileri de sosyal medyada Mehmet Kutlular ile çektirdikleri fotoğraflarını paylaşarak yakınlıklarını nazara vermeye çalıştılar.

Mehmet Kutlular’ın vasıflarını nazara veren yazılar dikkat çekici idi. Fikren muhalif olan insanların Mehmet Kutlular’ı bir değer olarak görüp dikkat çekici tesbitlerde bulunmaları çok önemli bir husustur, bu tesbitler analiz edilerek dikkatle okunmalıdır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin “dünyalara değişmem” dediği Zübeyir Gündüzalp’in feraset ve basireti ile birçok kişinin içinden Mehmet Kutlular’ı tesbit ederek Yeni Asya Gazetesi’nin başına geçirmesi manidardır. Mehmet Kutlular’ın vefatından sonra hakkında ortaya konanlar Zübeyir Gündüzalp’in Mehmet Kutlular ile ilgili tavrının ne kadar isabetli olduğunu gözler önüne serer. Çünkü Üstad Bediüzzaman Said Nursî hayatî meseleleri Zübeyir Gündüzalp ile konuşur ve ona ayrı bir değer verirdi, bu isabetli icraatta bu yakınlığın basiret ve meyvesidir diye düşünüyorum.

Mehmet Kutlular, Bediüzzaman Said Nursî’yi, Risale-i Nur’u ve Zübeyir Gündüzalp’i hayatında eritip, hayatının her alanını bunlarla tanzim ve tefriş etmiştir. Onun hayatı bu üçlü tarafından kuşatılarak şekillendirilmiştir. Bediüzzaman’ın Süfyanizm karşısında tavizsiz ve korkusuz izzetli duruşu ile Zübeyir Gündüzalp’in Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a sadâkatinin aynısını Mehmet Kutlular’ın hayat ve yaşantısında görürüz.

Mehdi-i Azamın siyaset, diyanet, saltanat ve cihad dairelerindeki görevleri ile Üçüncü Said Dönemi’nin idrakinde olarak siyasî ve içtimaî duruşu ile Bediüzzaman’ın çizgisinde kararlı ve tavizsiz bir şekilde savrulmadan duran bir hareket tarzı gözlenir seksen üç yıllık hayatında.

Mehmet Kutlular, Bediüzzaman’ın meslek ve meşrebini, ne yapmak istediğini çok iyi anlamıştır. Korku nesnesinin misafir olmadığı ve mertliğin zirve yaptığı bu kişilikte hayatının hiçbir döneminde takiyyeye rastlanmaz. Düşündüğünü kavl-i leyyinle, müsbet olarak çekinmeden söyleyen ve menfî hareketten uzak duran bir yiğit, Rıza-i İlâhî uğrunda hiçbir şeyden çekinmeyen cesur, müdakkik ve ihlâslı bir Nur Talebesi… Mehmet Kutlular’ı anlamak ve hayatı onun yaşadığı gibi yaşamak; Bediüzzaman’ı, Risale-i Nur’u ve Zübeyir Gündüzalp’i anlamanın ta kendisidir.

Haksızlıklara ve ihtilâllere karşı mücadele vermekten yılmayan ve yorulmayan, bu konuda bayrak olmuş ve ehl-i imanın nokta-i istinadıdır Mehmet Kutlular. İhtilâl dönemlerinde sağduyulu birçok insan Mehmet Kutlular’ın duruşuna göre tavır ve duruş belirler, bu dönemlerde insanlara yol gösterici rol oynardı o. Bu duruş Üstad Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu duruştur. Bu durumdan ihtilâl mensupları çok rahatsız olurlardı. Kendisine “Bu cesareti nereden alıyorsun?” derlerdi ihtilâl günlerinde. 12 Eylül ve 28 Şubat’ta ihtilâlcilere karşı verdiği mücadele bu necip milletin istikbalinin karartılmasına engel olmuştur. O günler herkes susturularak teslim alınmıştı, ama Mehmet Kutlular ve onun başında bulunduğu Yeni Asya ne sustu ne de ihtilâlcilere teslim oldu. Tavizsiz hürriyet mücadelesi verdi.

Şahs-ı manevinin emrinde bir hizmet adamıydı Mehmet Kutlular. Onun duruşundan rahatsız olanlar, dışardan ve içerden Mehmet Kutlular’ı kuşatarak Süfyanizme karşı verdiği mücadelesini akim bırakmak istediler. Ama Cenab-ı Hak onu Rıza-i İlâhî uğrunda verdiği mücadelelerde mahzun etmedi, muvaffak etti. Ferasetli Yeni Asya camiası da onun yanında yer alarak bu kuşatmaları neticesiz bıraktı.

Bütün hayatı bu tür mücadeleler ile geçti, biri bitti arkasından biri başladı. Kastamonu Lâhikasında geçen “Risale-i Nur’un aleyhinde bir itiraz Kutb-u Âzam’dan dahi gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek Kutb-u Âzam’ın itirazını iltifat ve selâm suretinde telâkki edip, teveccühünü de kazanmak için, medâr-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir.” düsturu kusursuz olarak onda tecelli etmiştir. Herkesin sarsıldığı olaylar karşısında o sarsılmaz, metanetini bozmazdı. Bu haslet onun Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur’a kâmil manada sadâkat ve bağlılığından kaynaklanmaktadır.

Mehmet Kutlular örnek bir dâvâ adamı ve Bediüzzaman’a yakışan örnek bir talebedir. Bizlere iyi bir örnek oldu, Allah ondan ebediyyen razı olsun. Amin…

İlimdar Kaya,

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*