Şu fâni dünyaya imtihan için gönderilen insanlar, birbirlerinin maddî ve manevî yardımlarına çok muhtaçtırlar.
Her insan, dünyada yaşadığı sürece diğer insanlarla münasebetler kurmak zorundadır. Kurulan müsbet, kişiler arasındaki sevgi ve saygı bağlarını güçlendirir. Bu bağlamda bizler birer Müslüman olarak toplumdaki ilişkilerimizi daima sevgi ve saygı prensipleri içerisinde yapmalıyız. Bizim mesleğimiz, nezihâne ve nâzikâne ve kavl-i leyyin üzerine bina edilmiştir.
Büyük Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’un mesleği, nezihâne ve nâzikâne ve kavl-i leyyîndir. Bizim vazifemiz, müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rıza-i İlâhiye göre, sırf hizmet-i imaniye yapmaktır. Mesleğimiz, sırrı ihlâsa dayanır. Meslek, hakaiki imaniye olduğundan, dünya hayatına, içtimaî hayata mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hâlattan tecerrüt etmeye mesleğimiz itibariyle mecburuz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanların hücumuna maruz biçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısırması gibi, cüz’î kusûratı bahane ederek, birbirini tenkitle, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar.” diyen Bediüzzaman Hazretleri, mesleğimizin ihlâs ve takva ve sevgi esasına dayandığını biz insanlara bir uyarı mahiyetinde ders vermektedir.
Yüzbinler teessüf ki, şu zamanda, İslâma ve İmana müthiş yılanlar hücum ediyor. Müslümanlar en küçük kusurları bahane ederek birbirleriyle boğuşuyorlar. Bu bâdireden kurtulmak için, tam ve mükemmel bir birliktelik sergilemek lâzımdır. Müslümanların ve Nur Talebelerinin mesleğindeki ihlâs esası, siyasî cereyanlara tabi olmaya engeldir. Müslümanın işi, bu gaflet zamanında, özellikle herşeyi kendi mesleğine alet ederek, hatta dinini ve ahiret hayatını da, o dünyevî işlerine alet hükmüne getiriyor. Oysa iman ve Kur’ân hakikatleri kâinatta hiçbir şeye alet olamaz. Allah rızasından başka bir maksadı olamaz. Şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları sırasında, ihlâs sırrını korumak, dini dünyaya âlet etmemek zorlaşmış. En iyi kurtuluş çaresi, bu siyasî cereyanların kuvveti yerine, Allahın inayetine ve Tevfik-i İlâhiyeye dayanıp, bütün insanlığın kurtuluşuna hizmet etmektir.
Evet, mesleğimiz, acımak, şefkatli hareket etmektir. Hiç bir zulüm ve zarar yapmamaktır. Mesleğimiz, hakikat, sünnet, farzlara dikkat ve büyük günahlardan sakınmaktır. Mesleğimiz uhuvvet ve kardeşlik esasına dayanmaktadır.
Cahit Özpınar
Benzer konuda makaleler:
- Risale-i Nur’un mesleği, nezihâne ve nazikanedir
- Birkaç cani yüzünden, yüzlerce masuma zarar vermek
- Bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez
- İman hizmeti hiçbir şeye tabi ve âlet olamaz
- İhlas ve Bediüzzaman
- “Neden siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun?”
- Tarafgirâne cereyanlardan masumlar zarar görüyor
- Kavl-i leyyin
- “Ben” değil, “Biz” diyebiliyor muyuz?
- Müstakil bir iman hizmeti
“Asrın müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur’ların medyadaki katıksız dili olmaya özen gösteren Yeni Asya, sağduyulu çizgisinden ödün vermeden ‘doğrunun yanında haklının sesi’ olarak milletimizin gönlünde taht kurmuş bir misyon gazetesidir.”
İlk yorum yapan olun