Meylürrahat

Çağımızda insanlar, pek fazla çalışmayı sevmiyor. Oysa hayat demek çalışmak demektir. Bu dünya, çalışanlarındır.

Elmas bile, işlenmezse göstermez cevherini. İnsan da öyledir. Ancak çalışırsa gerçek değerini gösterir. Sosyal varlık olarak insan, daima gelişmeye muhtaçtır. Gelişmek için, daima iyi işler yapmak lâzımdır. Toplumumuz, büyük bir vurdumduymazlık içinde yüzmektedir. Bu toplumun insanları, avantadan kazanmaya özendiriliyor. Bu bağlamda, bizim insanımıza büyük bir manevî aşı yapılması çok elzemdir. Bu aşı da ancak İman ve Kur’ân hakikatlerini yaymak yoluyla olacaktır. Hiçbir zaman, yeis yok. Yılmak yok. Daima çalışmak var.

Umum meşakkatin anası, meylülrahattır. İnsan, tembelliğe meyyal bir canlıdır. İşi sevmez. İş ve hareket olan yerde ilerleme ve kalkınma vardır. Türkiye’mizin halkı, aslında üreticidir İnsanımızın ileri ülkeler seviyesine ulaşması için, disiplinli bir faaliyetin içerisine girmesi gerekmektedir. Tenperverlik, çok tehlikeli bir hastalıktır. Aynı zaman da, tembellik bir durgunluktur, geriye gidiştir. Büyük Üstad, “Fıtratı müteheyyiç olan insanın rahatı yalnız say ve cidaldedir” der. İşte müteheyyiç fıtrata sahip insanın rahatı çalışmakta ve koşturmaktadır. Tembellik bir zindandır. Bu zindana düşmemizin sebebi, başta iyi bir eğitim alamayışımızdan, bilgisizlik ve cehalet karanlığında boğulmamızdan dolayıdır. Çağın hastalığı ekonomik olmaktan çok, mânevî ve ruhî hastalıklardır. İnsanoğlu rahata düşkünlükten kurtulmak için hakikî imanı elde etmek zorundadır. Bu bağlamda Kur’ân’ı ve imanı esas alan imanî eserleri okumalıyız. Tahkik-i imanı elde etmek için Risale-i Nur’ları çok oku- yarak anlamaya çalışmalıyız. Öyle ufak tefek şeylere pabuç bırakmadan zamanı saniye saniye değerlendirerek devamlı okuyup tefekkür ederek kendimizi geleceğe hazırlamalıyız.

En büyük düşmanımız cehalet, fakirlik ve bölücülüktür. Cehaleti yenmenin yolu, tembelliği atıp geleceğe ümit ve şevkle hazırlanmalıyız. 21. yy bilim ve teknoloji çağıdır. Bu çağda bilgili olmayanlar, kendini yenileyemeyenler daima kaybederler. Bu bağlamda mahiyet ve istidat itibarıyla her şey bilime bağlıdır. Bütün hakikî ilimlerin esası ve ruhu ve madeni İman-ı Billah’tır, yani Allah’a imandır. Bu imanın üssü’l-esası da marifetullahtır yani Allah’ı tanımak ve O’na itaat etmektir. Bütün ilimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir. Bütün zorlukların ve sıkıntıların temeli, tembelliktir. Çünkü rahat zahmettedir, zahmet rahattadır. Huzura kavuşmak için zahmete katlanmak zorundayız. İlerlemek için tenperverlikten ve miskinlikten kurtulmalıyız. Çalışan kazanır, elması kızarır.

Cahit Özpınar

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*