Minyeli Abdullahlar…

Ah Mısır ah! İslâm’ın zekî mahdumu, sen ne hâllere düştün? Seni ne hâllere düşürdüler?

Taa, Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as) ve Yavuz Sultan Selim Han’dan bu tarafa, bir kaç sene önce de, üç ay da gidip kaldığımız ve insanlarını da, yapısını da iyi-kötü biraz tanıdığımız ülke. 20. Yüzyılda İngilizlerin işgali ve sonrasındaki ihtilâlcilerin despot idareleriyle bir türlü rahat yüzü görememiş, rayına oturamamıştın.

Evet, Mısırda ara-sıra bir rahatlama olduysa da, yine rahatsızlıklar depreşmiş, İhvan-i müslimin hareketinin, “ihvan-ı siyasiyyun” gibi hareket etmesinin de tesiriyle, zaten işkilli olan güçler, durumdan “vaziyet” çıkararak, onların yanlış hareketlerini bahane edip, huzursuzluğa sebeb olmuşlardır. Mısır’ın son durumu ile alâkalı birkaç yazı yazmış ve oradaki vaziyetlere biraz temas etmiştik. Ne olursa olsun, demokratik bir seçimle, hem de ilk defa sivil bir devlet başkanı olan Mursî gelmişti. Biz o günlerde (29.06.2012) yine bu gazetede, “Mursî, Nursî’nin usûlünü takip etmeli…” başlıklı yazımızın sonunu şöyle bağlamıştık: “Tabiî bu arada en mühim şey de, İslâmın prensiplerini, usûllerini, metodunu tatbik etme işi var. İşte Mursî, burada da soyadı kendisine benzeyen asrın en büyük İslâm âlimi ve Mısır el Ezher şeyhlerinden Şeyh Muhammed Bahid’in de, kendisini senakâr sözlerle takdir ettiği, Said Nursî Hazretlerinin usûl ve metodunu tatbik ederse; hem kendisi, hem Mısır halkı, hem de ihvan-ı Müslimin çok rahat eder. Allah yardımcıları olsun ve Mısırlı kardeşlerimize de, tekrar hayırlı olsun diyoruz.”  

Ve işte maalesef, yukarıdaki söylediklerimize kulak vermemişlerdi. İhvan-ı müslimin olarak yine bildiklerini yapıp, verdikleri sözleri de yerine getirmemişlerdir. Dolayısıyla da, yeniden Mısır hareketlenmiş ve bildiğimiz o hadise ile Sisi başkanlığındaki ordu harekete geçerek, birçok masumun haksız yere ölmesi bahasına ihtilâl yapmıştır. Mursî ve ihvan-ı müsliminin birçok mensubunu da; ya öldürmüş, ya yaralamış, ya da hapse koymuştur.     

İşte bir müddettir, Mısır’ın Minya (bizim bildiğimiz ismiyle “Minye-ki, Minyeli Abdullah romanından dolayı tanınır”) hapishanesinde bulunan ve şimdi de idama mahkûm edilen 529 kişiden dolayı gündeme gelen ve tanınan bu Minye’deki, maznunların idamına, vicdan sahibi herkes tarafından dünyada bir tepki vardır. Aslında Kahire’nin güneyinde yer alan (orada bulunduğum zaman gitmeyi arzu edip de, gitmek nasib olmayan) Minye hapishanesinde bulunan, hemen hemen hepsi de, ihvan-ı müslimin teşkilâtının üst seviyelerindeki şahıslardan meydana gelen Minye’li Abdullah’ların, haksız yere idam edilmeleri inşaallah tahakkuk etmez! Mısırlıların ifadesine göre, eğer o idamlar gerçekleşecek olsa, hem ihvan belini zor düzeltir, hem de Mısır yeniden ve daha kötü bir şekilde karışacaktır. Akıl ve iz’an sahibi herkesin akıllıca hareket etmesini beklediğimiz Mısır halkından, idarecilerinden sağduyu ve soğukkanlı hareketler bekliyoruz. Yoksa hem memleketlerine, hem milletlerine yazık olacaktır. Her ikisinin de ibadet lisanı Arapça olan Müslüman ve Hıristiyanların kardeşçe geçinip geldiği (arada çıkarılan fitneler hariç) Mısır’da, inşaallah yine sükûnet hâsıl olur. Allah, Mısırı, Mısırlı kardeşlerimizi muhafaza eylesin inşâallah!   

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*