Mi’rac yolu açık mı?

31. Söz’de Mi’rac mu’cizesi ile ilgili mühim bir tesbit var.
Şöyle ki:

“Ey müstemi’ [dinleyen]! Şu acîb kâinat-ı azîme, bir insanın cüz’î mahiyetinden halk olunmasını istib’âd etme! Bir nevi âlem gibi olan muazzam çam ağacını, buğday tanesi kadar bir çekirdekten halk eden Kadîr-i Zülcelâl, şu kâinatı nur-u Muhammedî’den (Aleyhisselâtü Vesselâm) nasıl halk etmesin veya edemesin?

İşte şecere-i kâinat, şecere-i Tûba gibi, gövdesi ve kökü yukarıda, dalları aşağıda olduğu için, aşağıdaki meyve makamından, tâ çekirdek-i aslî makamına kadar, nurânî bir hayt-ı münâsebet var. İşte Mi’rac, o hayt-ı münâsebetin gılâfı ve sûretidir ki, zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o yolu açmış; velâyetiyle gitmiş, risâletiyle dönmüş ve kapıyı da açık bırakmış. Arkasındaki evliyâ-i ümmeti, ruh ve kalb ile o cadde-i nurânîde, Mi’rac-ı Nebevî’nin gölgesinde seyr ü sülûk edip istidadlarına göre makamât-ı âliyeye çıkıyorlar.” (sözler, s. 532)
İfadede geçen mühim tesbit hiç kuşkusuz, “Mi’rac yolunun açık olduğu ve bu yoldan Ümmet-i Muhammediye (asm) içinde bulunan evliyaların derecelerine göre bazı makamlara çıktığı” görüşüdür.
Evet, mühim sual bu: Mi’rac yolu açık mıdır?
Yani ifadede geçtiği gibi bazı evliyalar bu yoldan gidebilirler mi?
Bu yol sadece evliyaya mı açıktır?
Başka insanlar da bu yoldan gidebilirler mi?
Gidiyorlarsa, hangi makamlara çıkabiliyorlar?
Bu ve benzeri suallerin cevabı üzerinde fikir yürütmeden evvel daha önemli bir sualin cevaplandırılması gerekir. Çünkü o sual bir ölçüde yukarıdaki suallerin mukaddimesi hükmündedir.
Suâl şu:
“İnsanlar Peygamberlerin mu’cizelerinin benzerlerini yapabilirler mi?”
İşte bu suâlin cevabı netleşirse bir ölçüde Mi’racla ilgili mezkûr suâlin de cevabı netleşmiş olur. Zira Mi’rac da bir mu’cizedir.
Evet, insanlar peygamber mu’cizelerinin benzerlerini yapabilirler mi? Yaparlarsa nereye kadar yapabilirler?
Bu noktada sınırlar nedir?
Bu suale Nurlarda şöyle cevap verilir:
“İşte, Kur’ân-ı Hakîm, enbiyâları, insanın cemaatlerine terakkiyât-ı mâneviye cihetinde birer pîşdar ve imam gönderdiği gibi, yine insanların terakkiyât-ı maddiye sûretinde dahi, o enbiyânın herbirisinin eline bâzı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir. Onlara mutlak olarak ittibâa emrediyor. İşte, enbiyâların mânevî kemâlâtını bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşvik ettiği gibi, mu’cizâtlarından bahis dahi, onların nazîrelerine yetişmeye ve taklidlerini yapmaya bir teşviki işmâm ediyor.” (Sözler, s. 231)

Bu ifadeye göre insanlar mu’cizelerin bir benzerlerini yapabilirler. Hatta ifadeye göre, Kur’ân bu noktada teşvik ediyor, mu’cizelerin benzerlerinin yapılmasını istiyor. Öyle de olmuş. Nuh Aleyhisselâmın bir mu’cizesi olan gemi bugün çok rahat yapılabilmekte. Yusuf Aleyhisselâmın mu’cizesi olan saatin yüzlerce çeşit ve türü imal edilebilmekte. İnsanlar havanın kaldırma gücünden istifade ederek, uçak yolu ile, Süleyman Aleyhisselâm gibi havada uçabilmekte. Demirin eritilmesi, ateşte yanmayan elbise keşfi, yer altı zenginliklerden istifade edilmesi gibi günümüzdeki bir çok teknik ve teknolojik gelişme Peygamberlerin mu’cizeleri taklit edilerek bulunmuştur. Bundan sonra da yine mu’cizelerin işareti ile daha bir çok teknik gelişmelere ulaşılacaktır.

İşte Mi’rac mu’cizesi de bu noktada mühim sırları ve işaretleri içinde saklıyor. İnsanlar nasıl ki diğer mu’cizelerin benzerlerini yapmak için mühim bir gayret içindeler; öyle de Mi’rac mu’cizesinin bir benzerini yapmak için de çaba sarf edecekleri muhakkaktır. Fıtrî meyil budur.
Bu noktada yukarıdaki sualin cevabına dönersek:

Mi’rac yolu her insan için açıktır.

Bir mü’min için açıktır. Zira, her bir mü’min namazda tekbir alarak, hayalen bu dünya hadiselerinden sıyrılıp, huzur-u İlâhiye girer ve namaz yolu ile Rabbi ile konuşur. Bu sebeptendir ki “Namaz mü’minin mi’racıdır” denilmiştir.

Allah’a yakın bir evliya için kapı açıktır. Hisleri ile, duyguları ile, ruhu ile bazı âlî ve yüksek makamlara çıkabilir. Hatta İmam-ı Rabbani, İmam-ı Gazali gibi müceddid seviyesindeki bazı mühim zatlar, hisleriyle, akıllarıyla, ruhlarıyla, cisimleri ile bazı âlî makamlara çıkıyorlar ve Resulullah’ın (asm) mi’racı gölgesinde gayb âlemlerini temaşa ediyorlar.

Bu yol aynı zamanda fen ehli için de açıktır. Zira fen ehli yeni keşifler yaparak görünmeyen âlemlere seyahat edebilir. Bu dünyanın ve şehadet âlemlerinin sınırlarından ötelere gidebilir. Zamanda yolculuk yapabilir. Şu yakın günlerde yapılan bir keşif, tam da bu hususa işaret ediyor. Bilindiği üzere son deneylerde ışık hızının üstüne çıkılabileceği keşfedildi. Bu da ışık hızının üstünde hareket edebilen bazı vasıta ve araçların yapılabileceğine işaret eder. Demek ki ışık hızı altında hareket kabiliyeti olan şu dünyadan, ışık hızı üstünde hareket kabiliyeti olan diğer âlemlere geçiş mümkün olacaktır. Zaten Peygamberimizin (asm) Burak ile Mekke’den Kudüs’e yapmış olduğu seyahatin benzerlerini insanlık bugün yapmaktadır. Refref ile ışık hızı üstünde yapılan Mi’rac seyahatinin de bir benzeri yapılacak gibi gözüküyor. Bugün için bu durum en azından teorik olarak mümkün. Pratikte gerçekleşmesi ise yakın bir gelecekte olabilir. Teknolojik gelişmeler bu yönde olumlu işaretler veriyor.

Demek ki, çıkmasını bilen herkes için Mi’rac yolu açıktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*