TAHA AKYOL: M. Kemal materyalizmden etkilendi

alt

Gazeteci-yazar Taha Akyol, Zaman’a verdiği mülâkatta, Mustafa Kemal’in hayatının her döneminde tek adam olma fikri ile hareket ettiğinin altını çizerek, “Hayatının her döneminde vulger materyalizm, biyolojik materyalizm görüşünden etkilenmiştir” ifadelerini kullandı.

24 ANAYASASI İKTİDARI SINIRLIYORDU

Taha Akyol, “Atatürk 21 anayasasını niye bu kadar yüceltiyor Kur’ân âyetleri gibi? 24 anayasasını niye bu kadar önemsemiyor?” sorusunun sorulması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: “Olay şu: 21 anayasası hem hukukî anlamda, hem karizma ve kültür anlamında egemenlik ve otoriteyi İstanbul’dan Ankara’ya aktarıyor. Bu, tek adam psikolojisine çok uygun. Onun için diyor ki, âyeti kerime. Bu anayasaya inandığınız zaman meşrûtiyet yanlısı olamazsınız. Bu anayasaya inandığınız zaman gözünüz İstanbul’a değil, Ankara’ya bakar. Ankara’da da Mustafa Kemal’e bakar. 24 anayasasında ise cumhurbaşkanının yetkileri sayılı. Halbuki Atatürk o yetkilerin fazlasını kullanıyor. O anayasada yargı bağımsızlığı var. Halbuki yargı bağımsızlığı istiklâl mahkemeleri tarafından çiğneniyor. O anayasada basın hürriyetinden bahsediliyor. O anayasada çok sınırlı da olsa insan hak ve hürriyetlerinden bahsediliyor. Yani 24 anayasası iktidarı sınırlayan bir anayasa.”

Mustafa Kemal materyalizmden etkilendi

Gazeteci-yazar Taha Akyol, Mustafa Kemal’in hayatının her döneminde tek adam olma fikri ile hareket ettiğini ve her döneminde pozitivizm yanlısı olduğunu, vulger materyalizm, biyolojik materyalizm görüşünden etkilendiğini söyledi.

Son kitabı “Atatürk’ün İhtilâl Hukuku” ile ilgili Zaman Gazetesi’nden Nuriye Akman’a konuşan Taha Akyol, Atatürk’ün bağımsız yargıdan yana olmadığını toplumun  yeterince bilmediğini söyledi. Fransız sağcı düşünürlerinden Raymond Aron’un, devrim geçiren ülkelerde liberal fikirlerin, yargı bağımsızlığının çok geciktiğini, bu yüzden de siyasî kavgaların çok sert geçtiğini anlattığını hatırlatan Akyol, “Fransa’yı izah ederken. Bu ister istemez bizde de söz konusu. 27 Mayıs’tan itibaren Türkiye’deki bir takım olağanüstü uygulamalara baktığımızda bunun hep inkılâpların ve Atatürk ilkelerinin korunması adına yapıldığını gördüm. Bir gün tesadüfen Yargıtay’ın internet sitesinde girdiğimde Yargıtay ilkelerinin birincisi Atatürk ilke ve inkılâplarına bağımlılık olduğu dikkatimi çekti. Adalette böyle bir şey olamaz. Çünkü bir sosyalisti de yargılayacak, bir muhafazakârı da, o ilkeleri eleştiren birini de yargılayacak” diye konuştu.

M. Kemal’in, “Yargı bağımsızlığı olmayan bir millet bağımsız olamaz” dediğini ifade eden Akyol, Atatürk’ün o sözü Lozan’da adlî kapütülasyonları kaldırmak için söylediğini dile getirdi. Akyol, “O dışa karşı bir sözdür. İçeride yargının hükümetten bağımsız olması, otoriteden bağımsız olması, inkılâpçı otoriteden bağımsız olması anlamında değildir. Dışa karşı Atatürk yargı bağımsızlığını övüyor, içeride söz konusu olduğunda ‘yargı inkılâba hizmet etmelidir’ diyor. Ama siz içeri mi, dışarı mı bakmazsanız, o orada öyle mi dedi, burada böyle mi dedi işinize hangisi gelirse onu öyle çıkarabilirsiniz” şeklinde konuştu.

Akyol, Atatürk’ün hayatının her döneminde tek adam olma fikri ile hareket ettiğini ve her döneminde pozitivizm yanlısı olduğunu söyledi. Akyol, “Hayatının her döneminde vulger materyalizm, biyolojik materyalizm görüşünden etkilenmiştir. Şükrü Hanioğlu’nun İngilizcesi yayınlanmış olan Atatürk’ün entelektüel biyografisi adlı kitabında çok ayrıntılı bilgiler var. Ancak bu pozitivizmin dozu değişmiştir. Sakarya savaşında zafer için annesinden duâ etmesini isteyen pozitivist bir Mustafa Kemal, 1937’de mecliste konuşurken “ilhamı biz gökten indiği zannedilen kitaptan almadık” diyen bir Mustafa Kemal var” dedi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*