Son zamanlarda, “Kızım tesettürlüydü, oğlum namaz kılardı.” gibi şikayetler çokça duyulmaya başlandı.
Maneviyatı koruyan iman zayıflayınca, ibadetlerin içi boşaldı, çok yönlü bozulmalar başladı. Bediüzzaman bu duruma, ‘Terbiye ve takviye edilmeyen imanî hükümlerin eserleri ve tesirleri zayıf kalır. Bu hale, âlem-i İslamın hâl-i hazırdaki vaziyeti şahittir.’ ifadesiyle dikkat çeker.
Takviye edilmeyen imanın, etkisizleşmesi; ibadete yönelemez, günaha karşı gelemez, nefse hakim olamaz, iradeye güç yetiremez hale gelmesi kaçınılmazdır. Yaratıcı ile bağı kesilenin bocalaması, okumayanın manevi korumasının kalkması, şüphelere güç yetiremez hale gelmesi beklenen sonuçtur.
İman göze, kulağa, akla, kalbe, hayale yön veren bir güçtür. İmanlı bakış tefekkürdür, zenginleştirir, derinleştirir insanı. İmanlı dinleme, ibadettir. İman kulağıyla sesler ilahi birer musıkî, âleme bakış ilim, iletişim tebliğ olur.
Yenilenmeyen tükenir, korunmayan çöker. İman enerjisi azalınca, küfür devreye girer. İbadetlerden uzaklaşma süreci başlar. Bediüzzaman’ın, iki dünya saadeti imanı, dünya savaşlarından daha önemli görmesi; İngiliz ve Alman kadar serveti olanı tereddütsüz imanı kazanmaya sevk etmesi bundandır.
Güçlü bir iman, derinlikli okumalara, şuurlu ibadetlere, ayağa kaldıran dualara, tertemiz hale getiren istiğfar ve tövbelere, aydınlatan ilim ve tefekküre, kalbe gıda zikirlere, topyekün bir yenilenmeye ihtiyaç duyar. Bu da ancak cemaat suretindeki güçlü bir şahs-ı manevi ile olur.
İkna edilmemiş itirazlar, cevap bulmamış sorular, taklidi imanla şekillenmiş tesettürler, ibadetler, hayat tarzları uzun ömürlü olmaz. Her insan sorularına cevap arar, ikna olmak ister. ‘Doğru nedir ve neden’iyle öğretilirken, zıddı olan ‘yanlış’ın da ‘ne ve neden’i öğretilmelidir. Tek yönlü yüklemeler şüpheleri arttırır. Risale-i Nur’lardaki iman ve küfür muvazeneleri tarzındaki imanı anlatım metodu orijinaldir. İki dünya hayatının temeli olacak iman, ciddi yatırım, emek ve zaman ister. Netice; emek ve yatırım kadardır. Cennet ucuz değildir, güçlü bir iman ve Allah’ın rızasına götüren ibadetlerle insan cennete liyakat kesp eder. Muhafazakar ailelerdeki şikayetler, ‘değer’ muhafazanın ihmalini hatırlatıyor. Durum, çarenin de bu noktada olduğuna işaret ediyor.
Benzer konuda makaleler:
- Baş örtü; son örtü mü, ilk örtü mü?
- Hayâ ile kuşanmak
- Tesettür, tesettür, tesettür!
- Amaç ittifak, vesilelerde ihtilâf
- Yıkım sanat gerektirmez
- Bediüzzaman nasıl gülerdi?
- Risâle-i Nur´da her soruya cevap var
- Bediüzzaman’ın fotoğrafik hafızası
- KKTC’de Nur’un bayramı
- Risale-i Nur içtimâî reçeteler de sunar
İlk yorum yapan olun