Muhafazakâr himmet nereye?

A Haber’de yıllardır “hizmet”in içinde bulunmuş bir akademisyen gözyaşlarıyla muhafazakâr bir televizyon kanalının kuruluşu sırasında yaptığı himmetleri anlattı.

Eşinin bilezik ve yüzüğünü nasıl “himmet”e adadığından ve şimdi içine düştüğü hayal kırıklıklarından dem vurarak bir anlamda dert yandı.

Bu sözler hiç yabancı gelmedi. Daha önce de muhafazakâr etiketli televizyonlar için de benzer sitemler dile getirilmiş ve şikâyetler peşi sıra gelmişti. (İsimlerini söylemeyeceğim, siz eminim hangi kanallardan söz ettiğimi anladınız.)

12 Eylül sonrası muhafazakâr kanallar dindarlara yapılan baskı sonucu radyo ve televizyon kurma ihtiyacı hissetmişlerdi. Para toplamak kolaydı… Asıl iş bundan sonra… Yani, sesli ve görüntülü medya için eleman sıkıntısını nasıl izale edecekleri yönündeydi.

Nihayetinde “göç yolda düzülür” mantığı ile ve ucuz işçi çalıştırmak suretiyle muhafazakâr kanallar belli bir dönem acemi yayınlarla götürdüler işi. Bir kuşak sonrası ise profesyonel televizyoncu olup çıktılar. Dizi film, ana haber, muhabir ve programcılardan oluşan yeni bir kuşak ortaya çıktı.

Ama sonrası tam bir hayal kırıklığı idi.

Paranın tadını alınca, ideal yayıncılık bir kenara bırakılınca ya siyasî argümanları kullandılar, yahut kendi çıkarları doğrultusunda yayın yapmaya başladılar.

Düşünün bir kere; Türkiye’de TRT ile başlayan televizyon sürecinde dindar camia televizyonu “gereksiz zaman ve enerji kaybı” olarak görürken, ani bir değişimle muhafazakâr kanal sektörü oluştu.

Üstelik bu muhafazakâr kanallara programcı desteği verenler de TRT’de yetişen kadrolardı. TRT’de o dönem yetişen kadro belliydi. Sürekli şikâyet edilen ve yerden yere vurulan yapımların yapımcıları bol para getiren özel sektör olan muhafazakâr kanallara balıklama atlayarak yeni bir kimlik kazandı.
***
Muhafazakâr kanallar gün geldi, şimdinin TRT’sinden çok daha fazla siyasî söyleme sahip oldu. Gün geldi, muhafazakâr söylemleri bir kenara bırakıp bankaların ve kozmetik ürünlerin reklâmlarına ekranlarını açtı.

Bir bakıyorsunuz, yer yer hassas duruş sergilerken bir bakıyorsunuz bunları bir kenara bırakıp faiz sarmalındaki bankaların dakikalarca reklâmlarına yer vererek çelişkili adımlara yöneldiler.

Bu kanallar dinî formatlı programlar ve diziler yapma adına başını sonunu hiç düşünmeden çok tuhaf ve tartışmalı formatların altına imza attılar. Gariptir bu kanalların en çok izlenen programları bu formatlar oldu.

Yetmedi, reklâm pastasından daha fazla pay alabilmek uğruna yandaş kanallar kurdular.

Televizyondaki reklâm pastasından pay alanlar şirket kurdular. Hatta şirketler, haber formatlı kanallar kurarak işi daha kolay ve basit yoldan hallettiler. Haber yapıp, gündemle ilgili düşüncelere ver vermek yetiyordu. Ama iktidardan yana da olsa, televizyon kanallarında çalışan elemanlar sıkıntıdan kıvranmış kime ne?

Biliyorum, bu hamur çok su götürür. Ama “himmet”lerin “hizmet”e gitmediğini görmek gerçekten insana acı veriyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*