Muharrem ayı ve Aşure Günü

Hasılât mevsimlerinin biri gidiyor, biri geliyor. Receb, Şaban, Ramazan derken, Şevval, Zilkade ve Zilhicce de gelip geçiverdi. Ve yeni bir hicrî yıla, Hz. Peygamber’in (asm) hicretini hatırlatan yıla, Muharrem ayı ile başlayıverdik elhamdülillah.

Peygamber Efendimizin (asm); mü’minleri, müşriklerin zulmünden kurtarmak için, Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret emrini vermeleri ve akabinde, Hz. Ebû Bekir (ra) ile beraber kendisinin de yaptığı hicret hadisesinin vuku bulduğu tarih, daha sonra Hz. Ömer’in (ra) hilâfeti zamanında, Müslümanların takvimlerinin başlangıcı olarak kabul edilen Hicrî takvimin ilk ayı olan Muharrem ile beraber kabul edilişinin sene-i devriyesidir.

Ve o mübarek ay, her Hicrî sene başlangıcında Müslümanlar tarafından yâd edile gelmiştir. Tabiî ayrıca, Üstad Said Nursî’nin “ciğersûz / ciğer yakan” bir hadise olarak ifade ettiği “Kerbelâ Hadisesi”, yani Hz. Hüseyin (ra) Efendimizin şehid edilmesi de Muharrem ayı içerisinde, 10. gün olan Aşure gününde vuku bulmuştur. (Aslında aşure, Arapça on sayısı demek olan “aşere”den gelen bir kelimedir. Hem Muharrem ayının 10. gününü ifade eder, hem de geçmiş Peygamberlerin yaşadığı on hadisesinin vuku bulduğu gün olması hasebiyle öyle ifade edilmiş.)

Şuurlu ve sevabını Allah’tan bekleyen Müslümanlar, bu gün ve geceleri, ellerinden geldiği kadar en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar. Geceleri; başta teheccüd namazı olmak üzere, çeşitli ibadetlerle geçirirken, gündüzleri de emr-i Peygamberî’ye (asm) iktidâ ederek, onun Sünnet-i Seniyyesine uyarak, oruçlu geçiriyorlar.

Ramazan ayındaki farz oruçtan sonra en faziletli oruçlardan biri de, işte içerisine girdiğimiz bu Muharrem ayında tutulan oruçlardır. Başka zamanlarda sadece Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak tenzihen mekruhken, Muharrem ayının da içinde olduğu dört haram ayda (Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce) Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç tutmanın faziletine dair hadis-i şerifte çok terviç ve rağbet vardır. Muharrem ayının en mühim ve çok Müslüman tarafından bilinen orucu ise, “Aşure Günü orucu”dur.

Ramazan orucu farz olmadan önce vacib olarak tutulan bu orucu, daha sonra Ramazan orucu farz kılınınca, Hz. Peygamber (asm) “İsteyen tutar, isteyen tutmaz” diye serbest bırakmış, Yahudilere benzememek için de Aşure Günü’nden bir gün önce veya sonrasıyla birlikte tutulmasını tavsiye etmiştir. Bu sene 10. gün Cumartesi gününe tekabül ettiğinden, Cuma-Cumartesi veya Cumartesi-Pazar günleri iki gün hâlinde tutulabilir. Ama haram aylarda tutulan günlerle tevafuk teşkil etmesi arzu edilirse de, Cuma-Cumartesi günleri tutulabilir.

Rabbim, tuttuğunuz ve tutacağınız oruçları ve yapılacak sâir ibadetlerinizi şimdiden kabul eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*