
DÖRDÜNCÜ KELİME
“Lehü’l-mülkü”. Yani, mülk umumen O’nundur. Sen, hem O’nun mülküsün, hem memlûküsün, hem mülkünde çalışıyorsun.
Şu kelime şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor:
Ey insan! Sen kendini kendine malik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise, beyhude ıztırapa düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Malik, hem Kadîr’dir, hem Rahîm’dir. Kudretine istinad et; rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek; zahmeti at, safayı bul.
Hem der ki: Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat bir Kadîr-i Rahîm’in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et, Ona bırak; cefasını değil, safasını çek. O hem Hakîm’dir, hem Rahîm’dir; mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, / Neylerse güzel eyler” de, pencerelerden seyret, içlerine girme.
Mektubat, Yirminci Mektub, s. 266
LÛGATÇE:
istinad: Dayanma.
levazımat: İhtiyaçlar.
malik: Sahip.
memlûk: Sahip olunan; kul, köle.
safa: Rahat, huzur, kedersizlik.
Benzer konuda makaleler:
- Tevekkül olmazsa, vicdan dâim azap içinde kalır
- Ey insan! Sen kendini kendine mâlik sayma
- Kendini, kendine mâlik sayma!
- Kendini, kendine mâlik sayma!
- Mülkün sahibi biz değiliz
- Pencerelerden seyret, içlerine girme
- Herşeyin anahtarı O’nun yanındadır
- Mülkün gerçek sahibi
- Mevla görelim neyler
- Zengin fakirin halinden “oruç”la anlar

Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun