Mülkü sahibine teslim et, safayı bul

altDÖRDÜNCÜ KELİME

“Lehü’l-mülkü”. Yani, mülk umumen O’nundur. Sen, hem O’nun mülküsün, hem memlûküsün, hem mülkünde çalışıyorsun.

Şu kelime şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor:

Ey insan! Sen kendini kendine malik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise, beyhude ıztırapa düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Malik, hem Kadîr’dir, hem Rahîm’dir. Kudretine istinad et; rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek; zahmeti at, safayı bul.

Hem der ki: Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat bir Kadîr-i Rahîm’in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et, Ona bırak; cefasını değil, safasını çek. O hem Hakîm’dir, hem Rahîm’dir; mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, / Neylerse güzel eyler” de, pencerelerden seyret, içlerine girme.

Mektubat, Yirminci Mektub, s. 266

LÛ­GAT­ÇE:
istinad: Dayanma.
levazımat: İhtiyaçlar.
malik: Sahip.
memlûk: Sahip olunan; kul, köle.
safa: Rahat, huzur, kedersizlik.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*