EURONUR ÖZEL

Mü’min Neden Uzun Yaşamak İstiyor?

Özel Makale / Mü'min

Dünya ahiretin tarlası ve bir dar-ı imtihan olduğu için insanoğlu her an imtihandadır. Bazen evlâdı, malı, komşusu, iş arkadaşı, akrabası; bazen de hastalık veya başka musibetlerle karşılaşıyor. Bazen insan öyle bir hale gelebiliyor ki, dünya hayatından usanç duyar.

Peygamber Efendimiz (asm) “Dünya dar-ül meşakkattır.” buyurarak, dünyada huzur ve rahatın olmadığını söylemiş. Bazen oluyor ki, “İnsandaki nihayetsiz zayıflık ve âcizliği bazı şeylerle ihsas ettirip, hayat yükü ve yaşamak tekâlifi ne kadar ağır olduğunu anlattırıp, istirahate ciddî bir arzu ve bir diyar-ı âhara gitmeye samimî bir şevk veriyor.” (Sözler, 17. Söz, Üçüncüsü, s. 204). İhtiyarlık, hastalık ve musibetlerin verdiği zorlayıcı haller gibi…

İnsan hayatta tutunmaya ve yaşamayı arzu ediyorsa da her gün ölüme bir adım daha yaklaşıyor, ihtiyarlık ve hastalık gibi insanın iradesi dışında adeta bir zorlama ile karşı karşıya kalınıyor. Bu ilâhî kanun Cenab-ı Allah’ın Cebbar isminin bir tecellisi olarak cebren karşımızda tezahür ediyor…

Ölümün Hakikati

Demek ki, ölüm ehl-i dalâlet için Cehennem ve ehl-i hidayet için Cennette cebren dâvet ediyor. İnsan kendi iradesi ile hareket edemiyor. Şayet kendi iradesine bırakılsaydı ölüm istenmezdi. Nasıl bizim irademizle dünyaya gelmemişsek aynen öyle de irademizin dışında da öleceğiz. Ölümü bir “Şeb-i Ârûs” yani düğün gecesi olarak gören Hazret-i Mevlâna, Bediüzzaman Hazretleri de “Ölüm, bir terhis tezkeresi” olarak görmüş ve ölümün hakikatini şöyle beyan etmiştir: “İnsan-ı mü’mine nur-u imanla gösterir ki, mevt, idam değil, tebdil-i mekândır. Kabir ise, zulümatlı bir kuyu ağzı değil, nuraniyetli âlemlerin kapısıdır. Dünya ise, bütün şaşaasıyla, âhirete nisbeten bir zindan hükmündedir.” (Sözler, 17. Söz, Dördüncüsü, s. 204).

Demek ki dünya meşakkat, hüzün, musibet ve hastalıklar mahallidir. Çeşitli hastalıklar ve müsibetler insanı tâzip ediyor. Bundandır Said Nursî Hazretleri;

“Şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.” (Lem’alar, 17. Lem’a, 12. Nota, s. 155), buyurmuş.

Gençliğimizde dünyevi saikalar ahiretimizi iskât etmiş olabilir, bunun için yeni bir hayat tarzı ile ahiretimiz namına bir müddet yaşamayı Allah’tan niyaz edip sevap kazanmaya gayret etmeliyiz.

Vesselam.

Editörün Notu
Değerli yazarımız Rüstem Garzanlı uzun süredir rahatsızdır. Rabbimizden kendisine Şafi ismiyle şifa vermesini niyaz ediyor, okurlarımızdan ismen dua bekliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu