Musîbetlerden kurtuluş için duâ zamanı

Üstad Bediüzzaman, “İnsan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir (..) İnsan bütün zîhayat âlemi içinde nâzik, nâzenin, nazdar bir çocuk hükmündedir. Rahmanür’rahimin dergâhında ya zaaf ve acziyle ağlamak veya fakr ve ihtiyacıyla duâ etmek gerekir. Ta ki maksadı ona musahhar olsun (..) Cenâb-ı Hak ‘Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.’ (Furkan, 77). ‘Bana duâ edin. Size cevap vereyim’ (Mü’min 60) ” buyurduğunu ifade eder. (Sözler, yeni tanzim, s. 504-505 )

Günümüzde duâ etmeye şiddetle ihtiyaç vardır. Gerek İslâm âlemi ve gerekse Türkiye olarak çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Genelde İslâm ülkeleri baskıcı ve otoriter rejimlerin zulmü altında inlerken, Irak, Suriye, Filistin ve Afganistan gibi Müslüman ülkeler, küresel zalimlerin ve onların kurup finanse ettiği radikal terör örgütlerinin savaş oyunlarının meydanı haline gelmiş durumdadır. Oralarda her gün onlarca, yüzlerce masum Müslüman, onların acımasız silâhlarıyla vefat etmektedir. Müslümanların şehirleri ve evleri bomba ve füzelerle yerle bir edilmektedir.

Cennet vatanımız Türkiye de, uygulanan yanlış politikalar sonucu kaos, gerginlik, kamplaşma, çatışma ve menfur terör saldırılarıyla çalkalanmaktadır. Özellikle 15 Temmuz menfur darbe teşebbüsü, daha beter sıkıntılı bir süreci tetiklemiştir. İdarecilerin OHAL ilân ederek daha şiddetli ve acımaz güvenlik tedbirleri almalarına ve bunun sonucu olarak kurunun yanında yaşlar yakılarak sorgusuz–sualsiz işinden atılan, asılsız ihbarlar sonucu hapse atılan yekûnu yüz binleri geçen geniş bir mağduriyet kitlesi ortaya çıkmış bulunmaktadır.

İnsanların çoğu tek yanlı yapılan güçlü medya propagandalarına kapılarak, vâki olan zulüm ve yanlışlara ya kavlen (sözlü), ya fiilen, ya da iltizamen (sessiz kalarak) destek vermektedirler.

Bilhassa Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur mesleğini tavizsiz devam ettiren Yeni Asya Camiasına ve gazetesine politize olmuş dindar çevrelerden, ondan kopup muhalif cepheye katılan, cemaati ve gazeteyi zor durumda bırakmak için şeytanî fitne dolapları çeviren ayrılıkçı guruplardan hasmane hücumlar yapıldığı müşahede edilmektedir.

Bizler, bu durum karşısında önce uhuvvet ve tesanütle birbirimize kenetlenmemiz, sonra sebat ve ihlâsla, meslek ve meşrep ölçülerine bağlı kalarak aktif bir şekilde hizmete müdavim olmamız, ardından münferiden ve müçtemian hâlisane duâ etmemize şiddetle ihtiyaç vardır.

Zulme maruz olan bütün insanlar ve Müslümanların kurtuluşu, ülkemizin içinde bulunduğu darboğazdan düzlüğe çıkması, Camiamızın sıkıntılardan ve art niyetli hücumlardan muhafaza edilmesi için duâ etmeliyiz.

Cenâb-ı Hakk’a hamd ve Efendimize (asm) salâttan sonra şöyle duâ edilebilir: “Allahım! Bizi ve diğer Müslüman kardeşlerimizi iman ve Kur’ân hizmetinde muvaffak eyle. Bizleri, maddî manevî hastalıklardan, nefsin, insî ve cinnî şeytanların, gafillerin şerrinden muhafaza eyle. Camiamızı ve gazetemizi zındıkanın, münâfıkların ve menfi siyasîlerin fitnesinden koru. İslâm ülkelerini küresel zalim güçlerin şerrinden, vatanımızı, milletimizi semavî ve arzî felâket ve musîbetlerden, terör belâsından halâs eyle. Bize ve diğer Müslüman kardeşlerimize hakikati görecek, yanlışlardan yüz çevirecek basiret, feraset, irade ve kuvvet nasip eyle. Zalimleri önce ıslâh eyle. Islâhları kabil değilse onlara müstahaklarını ver, mazlûmlardan yardım ve desteğini esirgeme. Amin…”

İbrahim Ersoylu

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*