Müslümanların saadetinin anahtarı meşverettir

İzmir Yeni Asya hanım okuyucularının uhuvvet buluşmaları kapsamında düzenlediği programda, “Meşveret-i şer’iye Müslümanların hayat-ı içtimaÎye-i İslâmiyede saadetlerinin anahtarıdır.” mesaj verildi.

İzmir Yeni Asya Hanım Okuyucuları Uhuvvet Buluşmaları kapsamında Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 54.yıl dönümünde “Bediüzzaman Said Nursî’ye Göre Âlem-i İslâm’ın Hastalıkları ve Çözüm Yolları” isimli panel düzenledi. Panel Adana , Mersin,Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman illerinin katılımıyla gerçekleşti. Sunuculuğunu Nurseza Sağır’ın yaptığı program Zeyneb Yağcıların Kur’ân tilâveti ile başladı. Bediüzzaman Hazretlerinin 1911’de  Şam Emevi Camii’nde irad ettiği bütün âlem-i İslâm’ın bugün de şahit olduğu halin mükemmel bir tahlili ile bundan kurtuluşun hal çarelerini ortaya koyan eseri Hutbe-i Şamiye’nin çalışması mahiyetindeki panelin yöneticiliğini Nurbanu Şen gerçekleştirdi. Panel misafir iller ile Manisa, Tire, Turgutlu, Ödemiş, Aydın bölgelerinin Yeni Asya hanım okuyucularının katılımıyla beş masa olarak yapıldı. Panelde yapılmış olan masa çalışmalarının sonuç bildirileri yayımlandı.

1. Masa: Yeis (Adana-Tire)

Yeis masası adına sunumu gerçekleştiren Hilal Koçak, Yeisi; birçok ahlâkî çöküşün temeli, saadetin temelini yıkıp sefahati pekiştireci, ümitsizlik sürekli bir ölüm ve dalâlet kaynağı, şeytanın aldatmacası, zilleti kabul etmeye ve toplumsal ihmalin sebebi ve insandaki elem hissini arttırmasıyla depresyonun sebebi olarak tanımladı. Koçak, yeis hastalığının çaresi olarak şunları kaydetti:  Manevî kuvveti takviye etmek, geçmişten ibret almak, sevmek ve şefkat etmek, iman kuvvetini korumak, ecelin bilinmezliğinden istifade etmek, ibadetlerde istikrarlı ve istikametli olmak.

2. Masa: Sıdk ( Malatya-Manisa)

Sıdk masası adına sunumu gerçekleştiren Hatice Tikici sözlerine Bediüzzamanın sıdk tarifi ile başlayarak “Sıdk; Esası-İslâmiyet’in temeli, imanın hususiyeti, insanlığı kemalatına vesile, Peygamber Efendimizi (asm) beşerin en üst makamına çıkaran, Sahabeleri, insanlardan üstün kılan kopmaz ve koparılamaz bağdır. Tikici, “Kizb küfrün temeli, kudret-i İlâhiyeye iftira, İslâmiyeti zehirlendiren menfur bir halidir” dedi. Şahsî ve içtimaî, maddî ve manevî, dinî ve ahlâkî hayatın esası sıdk ve sadakat iken, ahlâk-ı içtimaiyeyi bozan gaddar siyaset ve zalim propagandalara karşı; sıdk ve hak silâhı kullanılmalıdır diyen Tikici, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Yol ikidir; ya doğru söyle ya da sükût et!” hakikatini hayatımıza bir düstur olarak yerleştirmemiz gerektiğini vurguladı.

3. Masa: Muhabbet (Kahramanmaraş- Ödemiş)

Muhabbet masası adına sunum yapan Fatma Şahin adaveti tanımlayarak  “Adavet: Bir seyyiedir. Sosyal hayatı parçalayan bir zehir hükmündedir, bireysel olarak vicdanî azapları netice veren, Müslümanların ittihadını bozan bir duygudur.” dedi. Şahin, Adavetin çaresi olarak da muhabbeti; kâinatın sebeb-i vücudu, kâinatı birbirine bağlayan bağ, kâinatı nurlandıran bir sır olarak ifade etti. Şahin; Muhabbet duygusuna en lâyık sıfat yine muhabbet; adavete en lâyık sıfat yine adavet duygusudur diyerek sözlerine son verdi.

4. Masa: Hamiyet-i İslâmiye (Mersin-Turgutlu)

Hamiyet-i İslâmiye masası adına sunum yapan Hümeyra Öndül, “Bediüzzaman Hazretleri menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek hastalığına karşı, Hamiyet-i diniye ve Hamiyet-i İslâmiye devasını sunuyor.” diyerek sözlerine başladı. “Müslümanların dertlerini dert edinmeyen Müslüman değildir” hadisi şerifinden hareketle Müslüman âleminin dertlerine dikkat çeken Öndül, “Bu zamanda ittihad-ı İslâmın farz bir vazife olduğunu, Müslümanlarla esma-i İlâhi adedince birlik bağlarımızın bulunduğunu, dil, ırk, renk ayrımı yapmaksızın farklılıklarımızı zenginliğe dönüştürerek hamiyet-i İslâmiyeyi takviye etmekle kardeşlik duygularımızı tekrardan uyandırmamız gerekir.” dedi.

5. Masa: Meşveret-i Şer’iye (Adıyaman- Aydın)

Meşveret-i Şer’iye masası adına sunum yapan Yıldız Aydın konuşmasına istibdatın çeşitlerinden bahsederek başladı. Aydın, “İstibdatın; istibdat-ı mutlak, ilmi istibdat, siyasî istbdat, askeri istibdat, dini istibdat, manevi istibdat, ferdi istibdat, tek parti istibdatı, nefsin istibdatı, hevanın istibdatı gibi çeşitleri bulunduğuna dikkat çekerek, “Her illet zıdd-ı tabiatıyla tedavi olunur sözünden hareketle kuvvet kanunda olmalıdır.” dedi. Meşveret-i Şer’iyye, Müslümanların hayat-ı içtimaîye-i İslâmiyede saadetlerinin anahtarıdır diyen Aydın, doğuya yapılan en büyük istibdatın cahil bırakılmak olduğunu söyledi. İnsan insanın kurdu değil, yurdu olmalıdır diyen Aydın, bizler bu dairedeki kardeşlik sayesinde o yurt olma ve güven duygusunu  tadıyoruz diyerek sözlerini tamamladı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*